Yeşilçayın Faydaları:
Yeşilçayın faydaları hakkında bilinenler son yıllarda yapılan araştırmalarla daha da artmıştır. Japonların uzun yıllar yaşamasının temel nedeni olarak yeşil çay tüketimi gösterilmektedir. Yeşil çayın bir tedavi yöntemi olmadığı destekleyici alternatif bir yöntem olduğu unutulmamalıdır.
Yeşil çay insan ömrünü uzatır ve insan sağlığına çok faydalıdır!
Diyet yapanlar muhakkak kullanmalıdır!
Anti hipertansif etkisi, anti bakteriyel etkisi, antiviral etkisi ve nöroprotektif etkisi vardır.
Uyarı:Şimdi yeşil çayın 30 dan fazla kanıtlanmış faydasını aşağıda okuyacaksınız fakat vakti olamayanlar için en önemlilerini belirteyim
Kalp rahtsızlığı olanlar, Obezite, Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklar bazı kanser türlerinde yeşil çay çok ama çok faydalıdır.
Japon bilim adamı Prof. Shinichi Kuriyama 4 yıl süren bir araştırmadan sonra yeşil çayın kalp hastalıklarına iyi geldiğini keşfetmiştir. Kuriyama nın Japonya daki Tohoku University in Sendai adlı üniversitesinde yaptığı yeşil çayla ilgili araştırmalara göre: (ilk 6 madde)
Günde 5 fincan ve daha fazla yeşil çay içenler günde 1 fincandan az Yeşil Çay içenlere göre tüm hastalıklardan ölme oranları % 16 daha düşüktür. Yani Günde 5 fincan çay içenlerin ölüm riskleri %16 daha azdır.
Günde 5 fincan çay içen kadınlar diğer kadınlara oranla %31 oranında kalp hastalıklarından korunmuş olurlar.
Bu da demektir ki kadınlar yeşil çayın sağladığı faydalar konusunda, erkeklerden daha avantajlıdırlar.
Yapılan bu araştırmaya göre Siyah çayın da çok az bir faydasının olduğundan bahsedilmiştir fakat yeşil çay kadar etkili antioksidanlar içermemektedir.
Yeşil çayın Kansere faydası olduğu tespit edilmiş fakat Kardiyovasküler rahatsızlıklar (kalp hastalıkları) konusunda çok daha etkili olduğu belirlenmiştir.
Yeşil çayın içindeki Polifenol adlı antioksidanlar Kalp hastalıkları için son derece faydalı eşsiz bileşenler içerir
Kalp hastalıklarını önlemede ve yavaşlatmada yeşil çay içenler içmeyenlere göre %26 daha az risk taşımaktadırlar.
Bakteriyel ve viral hastalıklara karşı direnç sağlar
Nörodejeneretif hastalıkların önlenmesinde etkilidir.
Alerjilere iyi gelir
Artrit e iyi gelir
Kemik- mineral yoğunluğunu arttırır
Bağışıklık geliştirmeye yardımcı olur.
Grip belirtilerini ve soğuk algınlığının yok etmede önemli bir yardımcıdır.
Meme, pankreas, yumurtalık, kolerektal, ağız, kolon ve prostat kanseri gibi çeşitli kanser türlerine karşı müdahalede yeşil çay faydalıdır.
İltihapları ve Şmleri engeller
Diyabetle mücadelede yeşil çay size faydalı olabilir.
İnmeleri engellemede etkilidir.
Zindelik verir.
Kan basıncını düzenler
Obezite ve damar hastalıklarında dengeli beslenme ve egzersizle birlikte uygulandığında çok faydalı sonuçlar vermektedir
Şeker hastalığını önlemede son derece faydalıdır.
Alzheimer hastalığına ve hafıza bozukluğuna faydası araştırılmaktadır.
Parkinson hastaları için muhakkak kullanılması gereken bir bitkidir.
Diş çürümesini engelleyicidir.
Serbest radikallerden vücudu korur.
Lösemi de gerileme sağlar
Böbrek taşlarının düşürülmesinde etkilidir.
Yorgunluğun önlenmesi etkilidir
Berberi hastalığının tedavisinde kullanılmıştır.
Migreni hafifletir
Ağız kokusunu giderir
Boğazımıza ferahlık hissi verir.
Yeşilçayın Kanıtlanamamış Faydaları:
1- Multipl skleroz tedavisinde faydalıdır
2- Alzheimer ve Parkinson hastalığını durdurmada faydalıdır
3- Hücre bozulmalarını engellemede faydalıdır
4- Yeşil çay içmek, total kolesterol düzeylerini düşürür, iyi (HDL) kolesterolü düzenler, kötü kolesterolün (LDL) düşürülmesini sağlar. (Bu maddeden emin değiliz bir çok ciddi site kolesterolü düşürdüğü yazmakta)
5- Ekstradan kalori yaktırdığı söylenmektedir. (Aslında mevcut vücut yağlarını metabolizmayı hızlandırarak yaktığını söyleyebiliriz ama bu bize fazladan bir dilim ekmek yeme hakkı vermez)
6- HIV virüsüne karşı etkisi tam bilinmemektedir
Yeşil Çayın zararları:
Sık idrara çıkma, Bulantı, kusma, uykusuzluk gibi zararlar söz konusu olabilir. Kafeine hassasiyeti olanlar içmemelidir.
alıntıdır...
26 Haziran 2012 Salı
biberiyenin faydaları
Kan dolaşımını hareketlendirir, ağrıları dindirir ve tatbiki olarak kan yapar. Yağın sindirimine yardımcı olur. Eklem ve romatizma ağrılarına iyi gelir. Gargara yapılarak kullanıldığında mikropları öldürücüdür.
SERİN HAVALARDA
Yorgunluk, depresyon ve güçsüzlük için idealdir. Serin havalarda, kan dolaşımını güçlendirir, sindirimi hareketlendirir, üşütme, nezle, soğuk algınlığı belirtileri ve romatizmaya karşın iyi bir tedavi edicidir. Buz torbası ya da ılık havlulara nazaran, baş ağrıları için çok daha fazla yararlıdır. Mahsul, yıl boyunca taze kalır. tentür ya da demlenerek alınır.
tansiyonu yükeseltir yüksek tansiyonu olanlara önerilmez..
SERİN HAVALARDA
Yorgunluk, depresyon ve güçsüzlük için idealdir. Serin havalarda, kan dolaşımını güçlendirir, sindirimi hareketlendirir, üşütme, nezle, soğuk algınlığı belirtileri ve romatizmaya karşın iyi bir tedavi edicidir. Buz torbası ya da ılık havlulara nazaran, baş ağrıları için çok daha fazla yararlıdır. Mahsul, yıl boyunca taze kalır. tentür ya da demlenerek alınır.
tansiyonu yükeseltir yüksek tansiyonu olanlara önerilmez..
kantoron
İltihap giderici, yara iyileştirici,yatıştırıcı, antidepressif, kramp çözücü,ağrı kesici, antiseptik
Kullanım alanları: Yakın geçmişte Avusturya da, insanüzerinde yapılan bir bilimsel deneyde, kullanılan bir sarıkantaron preparatı, deneklerin %67 sinin hafif ve orta derecelidepresyondan kurtulmalarını sağlamıştır.Bu sonuç, daha önceleri yapılmış olan benzer deneyleridoğrular niteliktedir. Sarı kantaron yağınakırmızı rengini veren, Hypericin adlı ana etkenmaddedir. Bu madde, antidepressif ve çok güçlü antiviral etkileresahiptir. Bu etki (virüslere karşı etki) öyle güçlüdür ki,geçtiğimiz yıllarda, AIDS e karşı etkili olupolamayacağı konusunda geniş kapsamlı laboratuar araştırmaları yapmak gereği duyulmuştur. Doğrudanbitki kullanımı yoluyla pek çok virütik hastalığın tedavi edilebileceği ise kanıtlanmış bir gerçektir.
Sarı kantaron, sinirsel rahatsızlıklarakarşıkullanılabilecek en değerli şifalı bitkilerden biridir.Bitki geleneksel olarak da zaten hep, korku, gerginlik, uykusuzluk vedepresyona karşı kullanılagelmiştir. Özellikle menopoz döneminde görülen bu tür rahatsızlıkların tedavisinde çok olumlu sonuçlar alınabilir. Uykuda idrar kaçırma da sarıkantaron çayı ile tedavi edilebiliyor, çünkü bu rahatsızlık genelde ruhsal nedenlerden kaynaklanır.
Hormon düzeyindeki değişikliklerin belirtilerini azaltan ve bedene yeni güçler kazandıran özellikleri nedeniyle, menopoz sıkıntılarına karşı sarı kantaronçayı mutlaka kullanılmalıdır.
Sarı kantaron ayrıca, karaciğerive safrakesesini güçlendiren önemli bir toniktir.
Dudak uçuğu(herpes), suçiçeği ve zona, nevralji,bel ve sırt ağrıları, kas ve eklemağrıları da bitki çayı, tentürü ve preparatları ile tedavi edilebilir.
Kırmızı renkli kantaron yağı da,hiçbir evde eksik olmaması gereken çok önemli bir ilaçtır.İyileştirme gücünü en az iki yıl korur ve yalnızca açık yaralarda, yeni yaralarda, hematomlarda (deride mavi-mor lekeler), beze şişkinliklerinde ve pürüzlü yüzlerde bakım ve tedavi ilacı olmakla kalmayıp, sırt ve bel ağrıları,siyatik ve romatizmada da etkili bir friksiyon ilacı olarak kullanılabilir. Yanıklarda, haşlanmalarda ve güneşyanığında da kantaron yağıbaşarıyla kullanılabilir.
Karnı ağrıyan bebeklerin karıncıklarına kantaronyağı sürüldüğünde ağlamaları sona erer. Tüm lenfbezi şişkinliklerinde kantaron yağı ile yapılan hafif friksiyonlar büyük rahatlık sağlayabilir.
Bu yağ içten de kullanılabilir. Örneğin, safra salgılarını arttırmak, sinirsel kökenli mide rahatsızlıklarını yatıştırmak ve mide ülserini tedavi etmek gibidurumlarda, günde iki kere yarım tatlı kaşığı kantaron yağı içilir.
Kullanım biçimleri: Bir tatlı kaşığı incekıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolususoğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine kadarısıtılır, üstü kapalı olarak 4-5 dakika demlendirilirve süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş kantaron çayı, açkarnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir. Bu çay, yaratedavisinde de dıştan yıkama veya kompres biçimindekullanılır.
Tentür yapımı: Çiçeklenme aşamasında toplanarak kurutulmuş ve incekıyılmış bitki, geniş ağızlı bir cam şişeye veya kavanoza 1:5 oranında koyulur, çalkalanabilecekkadar boşluk kalana kadar 35-40 derecelik etil alkol-su karışımı eklenir ve kapak sıkıca kapatılır. İki hafta boyunca arada bir çalkalanarak bekletilirve süre sonunda dört kat tülbentten geçirilerek süzülür. Tentür koyu renkli şişelerde, serin bir ortamda saklanmalıdır.
.
Kantaron yağ ıyapımı: Güneşli bir havada toplanangenç çiçekler hafifçe ezilerek saydam bir cam şişenin veya kavanozunboğazına yakın bölümüne kadar doldurulur, üstüne sızmazeytinyağı eklenir ve mayalanma süreci tamamlanana kadar(3-4 gün)kapağı açık olarak güneşte bekletilir. Sonra kapak kapatılır ve arada bir çalkalanarak 3-4 hafta güneşte bekletilir. Çok hoş bir kırmızı renk kazanan yağ iki kat tülbentten süzülür, çiçek posaları da sıkılır ve kantaron yağı koyu renkli şişelerde, çok sıcak olmayan bir ortamda saklanır. 2-3 yıl boyunca kullanılabilir.
Uyarı: Uzun süreli kantaron çayı kullanımı, güneşışığına veya solaryuma karşı duyarlılık oluşturabilir. Çay içimine son verildiğinde budurum sona erer. Bilinen başkaca bir yan etkisi yoktur.
Kullanım alanları: Yakın geçmişte Avusturya da, insanüzerinde yapılan bir bilimsel deneyde, kullanılan bir sarıkantaron preparatı, deneklerin %67 sinin hafif ve orta derecelidepresyondan kurtulmalarını sağlamıştır.Bu sonuç, daha önceleri yapılmış olan benzer deneyleridoğrular niteliktedir. Sarı kantaron yağınakırmızı rengini veren, Hypericin adlı ana etkenmaddedir. Bu madde, antidepressif ve çok güçlü antiviral etkileresahiptir. Bu etki (virüslere karşı etki) öyle güçlüdür ki,geçtiğimiz yıllarda, AIDS e karşı etkili olupolamayacağı konusunda geniş kapsamlı laboratuar araştırmaları yapmak gereği duyulmuştur. Doğrudanbitki kullanımı yoluyla pek çok virütik hastalığın tedavi edilebileceği ise kanıtlanmış bir gerçektir.
Sarı kantaron, sinirsel rahatsızlıklarakarşıkullanılabilecek en değerli şifalı bitkilerden biridir.Bitki geleneksel olarak da zaten hep, korku, gerginlik, uykusuzluk vedepresyona karşı kullanılagelmiştir. Özellikle menopoz döneminde görülen bu tür rahatsızlıkların tedavisinde çok olumlu sonuçlar alınabilir. Uykuda idrar kaçırma da sarıkantaron çayı ile tedavi edilebiliyor, çünkü bu rahatsızlık genelde ruhsal nedenlerden kaynaklanır.
Hormon düzeyindeki değişikliklerin belirtilerini azaltan ve bedene yeni güçler kazandıran özellikleri nedeniyle, menopoz sıkıntılarına karşı sarı kantaronçayı mutlaka kullanılmalıdır.
Sarı kantaron ayrıca, karaciğerive safrakesesini güçlendiren önemli bir toniktir.
Dudak uçuğu(herpes), suçiçeği ve zona, nevralji,bel ve sırt ağrıları, kas ve eklemağrıları da bitki çayı, tentürü ve preparatları ile tedavi edilebilir.
Kırmızı renkli kantaron yağı da,hiçbir evde eksik olmaması gereken çok önemli bir ilaçtır.İyileştirme gücünü en az iki yıl korur ve yalnızca açık yaralarda, yeni yaralarda, hematomlarda (deride mavi-mor lekeler), beze şişkinliklerinde ve pürüzlü yüzlerde bakım ve tedavi ilacı olmakla kalmayıp, sırt ve bel ağrıları,siyatik ve romatizmada da etkili bir friksiyon ilacı olarak kullanılabilir. Yanıklarda, haşlanmalarda ve güneşyanığında da kantaron yağıbaşarıyla kullanılabilir.
Karnı ağrıyan bebeklerin karıncıklarına kantaronyağı sürüldüğünde ağlamaları sona erer. Tüm lenfbezi şişkinliklerinde kantaron yağı ile yapılan hafif friksiyonlar büyük rahatlık sağlayabilir.
Bu yağ içten de kullanılabilir. Örneğin, safra salgılarını arttırmak, sinirsel kökenli mide rahatsızlıklarını yatıştırmak ve mide ülserini tedavi etmek gibidurumlarda, günde iki kere yarım tatlı kaşığı kantaron yağı içilir.
Kullanım biçimleri: Bir tatlı kaşığı incekıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolususoğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine kadarısıtılır, üstü kapalı olarak 4-5 dakika demlendirilirve süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş kantaron çayı, açkarnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir. Bu çay, yaratedavisinde de dıştan yıkama veya kompres biçimindekullanılır.
Tentür yapımı: Çiçeklenme aşamasında toplanarak kurutulmuş ve incekıyılmış bitki, geniş ağızlı bir cam şişeye veya kavanoza 1:5 oranında koyulur, çalkalanabilecekkadar boşluk kalana kadar 35-40 derecelik etil alkol-su karışımı eklenir ve kapak sıkıca kapatılır. İki hafta boyunca arada bir çalkalanarak bekletilirve süre sonunda dört kat tülbentten geçirilerek süzülür. Tentür koyu renkli şişelerde, serin bir ortamda saklanmalıdır.
.
Kantaron yağ ıyapımı: Güneşli bir havada toplanangenç çiçekler hafifçe ezilerek saydam bir cam şişenin veya kavanozunboğazına yakın bölümüne kadar doldurulur, üstüne sızmazeytinyağı eklenir ve mayalanma süreci tamamlanana kadar(3-4 gün)kapağı açık olarak güneşte bekletilir. Sonra kapak kapatılır ve arada bir çalkalanarak 3-4 hafta güneşte bekletilir. Çok hoş bir kırmızı renk kazanan yağ iki kat tülbentten süzülür, çiçek posaları da sıkılır ve kantaron yağı koyu renkli şişelerde, çok sıcak olmayan bir ortamda saklanır. 2-3 yıl boyunca kullanılabilir.
Uyarı: Uzun süreli kantaron çayı kullanımı, güneşışığına veya solaryuma karşı duyarlılık oluşturabilir. Çay içimine son verildiğinde budurum sona erer. Bilinen başkaca bir yan etkisi yoktur.
kekiğin faydaları
İştahı açar, sindirimi kolaylaştırır.
Sabah içilen çayı gün boyu zindelik verir.
Gaz söktürücüdür, idrar söktürücüdür.
Yatıştırıcıdır. Spazm çözücüdür.
Solucan (kurt) düşürücü etkisi vardır.
Terletici ve balgam söktürücüdür.
Soğuk algınlığı, nezle, boğaz ağrıları ve kuru öksürüğün atlatılmasında yararlı olur.
Bronşit, boğmaca ve astım tedavilerinde başarıyla kullanılır.
Kullanım Şekli : Çay - Bitkiden 2 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suya dökülür. 10 dakika süreyle demlendirilerek elde edilen çaydan, günde üç kez birer bardak içilir.
Özellikle iltihaplı yaraların temizliğinde ve iyileştirilmesinde etkili olur.
Akne tedavisinde de temizleyici ve iyileştirici etkileri görülür.
Kekik suyu gargarası ağız ve boğaz antiseptiği olarak faydalıdır.
Kullanım Şekli : 2-3 tatlı kaşığı bitki suda kaynatılarak elde edilen çay yaralara ve akneli yerlere dıştan uygulanır.
Yorgunluk ve halsizliklerde banyosu faydalıdır. Zindelik hissi verir.
Zatüre ve akciğer iltihaplanmalarında 15 dakikalık kekik banyosu çok iyi gelir.
Sabah içilen çayı gün boyu zindelik verir.
Gaz söktürücüdür, idrar söktürücüdür.
Yatıştırıcıdır. Spazm çözücüdür.
Solucan (kurt) düşürücü etkisi vardır.
Terletici ve balgam söktürücüdür.
Soğuk algınlığı, nezle, boğaz ağrıları ve kuru öksürüğün atlatılmasında yararlı olur.
Bronşit, boğmaca ve astım tedavilerinde başarıyla kullanılır.
Kullanım Şekli : Çay - Bitkiden 2 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suya dökülür. 10 dakika süreyle demlendirilerek elde edilen çaydan, günde üç kez birer bardak içilir.
Özellikle iltihaplı yaraların temizliğinde ve iyileştirilmesinde etkili olur.
Akne tedavisinde de temizleyici ve iyileştirici etkileri görülür.
Kekik suyu gargarası ağız ve boğaz antiseptiği olarak faydalıdır.
Kullanım Şekli : 2-3 tatlı kaşığı bitki suda kaynatılarak elde edilen çay yaralara ve akneli yerlere dıştan uygulanır.
Yorgunluk ve halsizliklerde banyosu faydalıdır. Zindelik hissi verir.
Zatüre ve akciğer iltihaplanmalarında 15 dakikalık kekik banyosu çok iyi gelir.
ibarahim saraçoğlun dan soğan kürü
bardak klorsuz suyu (yaklaşık 250-300 ml) kaynatınız.
Orta boy yemeklik kuru soğanın en dış açık kahverengi ince kabuğunu soyduktan sonra dörde veya altıya bölüp kaynamakta olan suyun içerisine atınız. Ağzı kapalı olarak beş dakika kaynattıktan sonra ocaktan indirip ılımaya bırakınız. Ilıyınca, süzülür ve ılık olarak bir su bardağı öğle yemeğinden on dakika önce içilir. Aynı şekilde akşam yemeğinden önce tekrar taze olarak hazırlanıp on dakika önce içilir.
Bu küre onbeş gün devam edilir ve kür sonlandırılır.
Dikkat: Kırmızı veya mor soğan amaca uygun değildir. Uygulanacak olan soğan kürünün taze hazırlanması ve ılık olarak içilmesi şarttır. Soğuk olarak veya beklemiş haşlama suyu içilmemelidir. İbrahim SARAÇOĞLU'nun
Orta boy yemeklik kuru soğanın en dış açık kahverengi ince kabuğunu soyduktan sonra dörde veya altıya bölüp kaynamakta olan suyun içerisine atınız. Ağzı kapalı olarak beş dakika kaynattıktan sonra ocaktan indirip ılımaya bırakınız. Ilıyınca, süzülür ve ılık olarak bir su bardağı öğle yemeğinden on dakika önce içilir. Aynı şekilde akşam yemeğinden önce tekrar taze olarak hazırlanıp on dakika önce içilir.
Bu küre onbeş gün devam edilir ve kür sonlandırılır.
Dikkat: Kırmızı veya mor soğan amaca uygun değildir. Uygulanacak olan soğan kürünün taze hazırlanması ve ılık olarak içilmesi şarttır. Soğuk olarak veya beklemiş haşlama suyu içilmemelidir. İbrahim SARAÇOĞLU'nun
elmanın faydaları
Elmanın Faydaları
Elma, insan vücudunda her türlü hastalıkta en fazla fayda sağlayan bir meyvedir. A ve C vitaminleri oldukça boldur Kabuğu ile çiğ yenmelidir. Bir elmanın taşıdığı C vitamini, bir insanın günlük C vitamini ihtiyacına denktir.
Sinir ve adaleleri kuvvetlendirir. Bedeni ve zihni yorgunluklarda yatıştırıcı tesire sahiptir. Yatmadan önce yenen elma ile rahat bir uyku sağlanabilir. Serinleticidir.
Elma kanı temizler. Toksinlerin atılmasında bedene yardımcı olur. Sindirim sistemini .uyarır. Terkibinde taşıdığı bikarbonat iyonları sayesinde sindirimi kolaylaştıran tek meyvedir. Hususiyetle romatizmalılara, karaciğer ve böbrek hastalarına, damar sertliği çekenlere, aşırı şişmanlara, hemoroide, egzamalara ve deri hastalıklarına iyi gelir.... Kandaki kolesterolü düşürerek damar sertliğini önler.
Elma idrar söktürücüdür, böbrekleri çalıştırır, bol idrarla birlikte vücutta birikmiş yorgunluk maddesi üre asidini de dışarı atar, böbrek taşını zamanla eritir.
Hazım yollarında da faydası çoktur. Ağız ve midedeki bezeleri çalıştıra- rak hazmı kolaylaştırır. Ağızdaki mikropları öldürür. Mide cidarını kolaylayarak ülser ve gastrite karşı korur, varsa bu rahatsızlıkları süratle giderir. Bağırsaklardaki zararlı bakterileri öldürür, kanser oluşumunu önleyici etkisi de vardır.
Pekliği giderir , bağırsaklardaki gazı önler , normal dışarı çıkmayı sağlar . Bilhassa yaşlılar için çok faydalıdır. Gece yatarken kabuğu ile birlikte bir elma yerlerse, iyi uyku verir ve mide rahatsızlıklarının geçmesini de sağlar.
Şiddetli öksürükte, bir litre suda ince dilinmiş bir elma haşlanıp çay gibi sıcak sıcak içilmelidir. Elma kompostosu hastaların ateşini düşürür, susuzluğu keser, serinletir.
Ağız kokuları için önce biraz maydanoz çiğnenmeli, sonra bir elma ağızda iyice çiğnenip yutulmalıdır.
Elma, insan vücudunda her türlü hastalıkta en fazla fayda sağlayan bir meyvedir. A ve C vitaminleri oldukça boldur Kabuğu ile çiğ yenmelidir. Bir elmanın taşıdığı C vitamini, bir insanın günlük C vitamini ihtiyacına denktir.
Sinir ve adaleleri kuvvetlendirir. Bedeni ve zihni yorgunluklarda yatıştırıcı tesire sahiptir. Yatmadan önce yenen elma ile rahat bir uyku sağlanabilir. Serinleticidir.
Elma kanı temizler. Toksinlerin atılmasında bedene yardımcı olur. Sindirim sistemini .uyarır. Terkibinde taşıdığı bikarbonat iyonları sayesinde sindirimi kolaylaştıran tek meyvedir. Hususiyetle romatizmalılara, karaciğer ve böbrek hastalarına, damar sertliği çekenlere, aşırı şişmanlara, hemoroide, egzamalara ve deri hastalıklarına iyi gelir.... Kandaki kolesterolü düşürerek damar sertliğini önler.
Elma idrar söktürücüdür, böbrekleri çalıştırır, bol idrarla birlikte vücutta birikmiş yorgunluk maddesi üre asidini de dışarı atar, böbrek taşını zamanla eritir.
Hazım yollarında da faydası çoktur. Ağız ve midedeki bezeleri çalıştıra- rak hazmı kolaylaştırır. Ağızdaki mikropları öldürür. Mide cidarını kolaylayarak ülser ve gastrite karşı korur, varsa bu rahatsızlıkları süratle giderir. Bağırsaklardaki zararlı bakterileri öldürür, kanser oluşumunu önleyici etkisi de vardır.
Pekliği giderir , bağırsaklardaki gazı önler , normal dışarı çıkmayı sağlar . Bilhassa yaşlılar için çok faydalıdır. Gece yatarken kabuğu ile birlikte bir elma yerlerse, iyi uyku verir ve mide rahatsızlıklarının geçmesini de sağlar.
Şiddetli öksürükte, bir litre suda ince dilinmiş bir elma haşlanıp çay gibi sıcak sıcak içilmelidir. Elma kompostosu hastaların ateşini düşürür, susuzluğu keser, serinletir.
Ağız kokuları için önce biraz maydanoz çiğnenmeli, sonra bir elma ağızda iyice çiğnenip yutulmalıdır.
kuru kayısı
Kuru Kayısının Faydaları Yararları
Kuru kayısı kalp kaslarını çalıştırıyor
Kuru kayısı hem besleyici hem de potasyum açısından çok zengin bir besin. Kayısı, sindirim sorunlarına iyi geliyor, stresi ve kansızlığı önlüyor. İçerdiği A vitamini cilt bozukluklarının tedavisinde etkili. Ayrıca kuru kayısı, büyümeye yardımcıdır. Görme fonksiyonlarını güçlendirir, şeker hastalığının gelişimini engeller, bağışıklık sistemini korur. İçerdiği potasyum sayesinde kalp kasları ve sinirlerin iyi çalışmasını sağlar. Kayısı lifli bir meyvedir kanserden korur. Her sabah aç karnına yenilen 5-6 adet kuru kayısı kabızlığı önler.
Kuru kayısı kalp kaslarını çalıştırıyor
Kuru kayısı hem besleyici hem de potasyum açısından çok zengin bir besin. Kayısı, sindirim sorunlarına iyi geliyor, stresi ve kansızlığı önlüyor. İçerdiği A vitamini cilt bozukluklarının tedavisinde etkili. Ayrıca kuru kayısı, büyümeye yardımcıdır. Görme fonksiyonlarını güçlendirir, şeker hastalığının gelişimini engeller, bağışıklık sistemini korur. İçerdiği potasyum sayesinde kalp kasları ve sinirlerin iyi çalışmasını sağlar. Kayısı lifli bir meyvedir kanserden korur. Her sabah aç karnına yenilen 5-6 adet kuru kayısı kabızlığı önler.
greyfurt
GREYFURT
Soğuk algınlığına iyi gelir,
Sindirimi uyarır,
Diş etlerinin kanamasını azaltır,
Kılcal damarlardaki kan dolaşımını hızlandırır,
Mide ve pankreas kanserlerine yakalanma riskini azaltır,
Tansiyonu dengeler,
İdrar sökücü özelliği vardır
Yağlı yemeklerin ardından içilen greyfurt suyu yediklerinizin ağırlığını giderir siz yinede dr danışınız kulanmadan önce.
Soğuk algınlığına iyi gelir,
Sindirimi uyarır,
Diş etlerinin kanamasını azaltır,
Kılcal damarlardaki kan dolaşımını hızlandırır,
Mide ve pankreas kanserlerine yakalanma riskini azaltır,
Tansiyonu dengeler,
İdrar sökücü özelliği vardır
Yağlı yemeklerin ardından içilen greyfurt suyu yediklerinizin ağırlığını giderir siz yinede dr danışınız kulanmadan önce.

bal.....
Bal, mikrop öldürücü özelliğe sahiptir. Bu özelliğinden dolayı bal, göz ağrılarını gidermek için kullanılır.
Bal, karın ağrılarını keser, mideye ferahlık verir. Mide ve bağırsaktaki yaraları tedavi eder. Ülserli hastalardan 4 kilo bal, yiyen ( 1 haftada ) ve buna 1 ay devam eden 100 hastadan 97 sinde ülserden kesin eser kalmadığı saptanmıştır.
Bal, bel ağrıları için havanda dövülen kuyruk yağı ile karıştırılıp sürülürse 3 gün içinde ağrı gittikçe azalır, ve sonunda yok olur.
Bal, soğuk su ile karıştırılıp içilirse ishali durdurur, sıcak su ile veya ılık su ile içilirse kuvvetli müshil olur.
Bal, boğaz ağrılarında ılık nemli bezle boğaza sürülüp sarılırsa ağrı kısa zamanda geçer yok olur.
Bal, bir miktar tuzla karıştırılıp, devamlı içilirse balgam söktürür.
Bal, sırt ağrılarında ağrıyan yere sürülür, üzerine dövülmüş karabiber ekilirse ağrı kesilir.
Bal, beynin çalışmasını kolaylaştırır. Düşünceye mükemmellik kazandırır.
Bal, kan yapar. Kanın temizlenmesine yardımcı olur. Kan dolaşımını hem düzenler, hem kolaylaştırır ve damar sertliğinde olumlu etki yapar.
Bal, yağın hazmını kolaylaştırır, anne ve inek sütünün demir eksikliğini tamamlar, iştah açar ve bağırsaklara özgü hareketleri artırarak rahatlık sağlar.
Bal, kalp çarpıntısından ve yüksek tansiyondan şikayetçi olanlar için son derece yararlı bir besindir.
Bal, yiyerek, sinir bozukluğundan yakınan uykusuz kişiler rahatlayabilirler.
Bal, altını ıslatan çocuklara 1-2 ay devamlı yedirilirse bu huylarından vazgeçtikleri saptanmıştır. Çünkü balın sinirler üzerinde olumlu etkisi vardır.
Bal,beslenmeden doğan bazı eksiklikler çocuklara ve hatta büyüklerde bile kemikle ilgili hastalıkların tedavisinde çok faydalıdır.
Bal, hem sabah hem akşam devamlı yedirilirse sarılığın çok kısa zamanda tedavi edilmesinde yardımcı olur.
Bal, kusma, öksürük, bronşit gibi hastalıklarda kaynatılmış arpa suyu ile içirilirse hastalık tedavi edilir.
Bal, bademciklerin doğal ilacıdır. Kaynatılmış ada çayına biraz sirke biraz bal karıştırılıp önce gargara yapılıp sonra yudum yudum içilirse boğaz içindeki ağrılar geçer, bademcik iltihaplarında iyileşme görülür.
Balın çabuk enerjiye dönüşen hazır gıda maddesi olması özelliği ile sporla meşgul olan kimselere enerji vermek için ve yorgunluklarını gidermek için sade veya portakal suyuna karıştırılarak kullanılmaktadır.
Bal, kozmetik sanayisinde çeşitli güzellik malzemelerinin yapımında da kullanılmaktadır. Bal, limon suyu ve bir bardak sıcak su ile içildiğinde boğaz ağrısını ve öksürüğünü giderir, gribe yakalanmış kişileri rahatlatır.
Bal, karın ağrılarını keser, mideye ferahlık verir. Mide ve bağırsaktaki yaraları tedavi eder. Ülserli hastalardan 4 kilo bal, yiyen ( 1 haftada ) ve buna 1 ay devam eden 100 hastadan 97 sinde ülserden kesin eser kalmadığı saptanmıştır.
Bal, bel ağrıları için havanda dövülen kuyruk yağı ile karıştırılıp sürülürse 3 gün içinde ağrı gittikçe azalır, ve sonunda yok olur.
Bal, soğuk su ile karıştırılıp içilirse ishali durdurur, sıcak su ile veya ılık su ile içilirse kuvvetli müshil olur.
Bal, boğaz ağrılarında ılık nemli bezle boğaza sürülüp sarılırsa ağrı kısa zamanda geçer yok olur.
Bal, bir miktar tuzla karıştırılıp, devamlı içilirse balgam söktürür.
Bal, sırt ağrılarında ağrıyan yere sürülür, üzerine dövülmüş karabiber ekilirse ağrı kesilir.
Bal, beynin çalışmasını kolaylaştırır. Düşünceye mükemmellik kazandırır.
Bal, kan yapar. Kanın temizlenmesine yardımcı olur. Kan dolaşımını hem düzenler, hem kolaylaştırır ve damar sertliğinde olumlu etki yapar.
Bal, yağın hazmını kolaylaştırır, anne ve inek sütünün demir eksikliğini tamamlar, iştah açar ve bağırsaklara özgü hareketleri artırarak rahatlık sağlar.
Bal, kalp çarpıntısından ve yüksek tansiyondan şikayetçi olanlar için son derece yararlı bir besindir.
Bal, yiyerek, sinir bozukluğundan yakınan uykusuz kişiler rahatlayabilirler.
Bal, altını ıslatan çocuklara 1-2 ay devamlı yedirilirse bu huylarından vazgeçtikleri saptanmıştır. Çünkü balın sinirler üzerinde olumlu etkisi vardır.
Bal,beslenmeden doğan bazı eksiklikler çocuklara ve hatta büyüklerde bile kemikle ilgili hastalıkların tedavisinde çok faydalıdır.
Bal, hem sabah hem akşam devamlı yedirilirse sarılığın çok kısa zamanda tedavi edilmesinde yardımcı olur.
Bal, kusma, öksürük, bronşit gibi hastalıklarda kaynatılmış arpa suyu ile içirilirse hastalık tedavi edilir.
Bal, bademciklerin doğal ilacıdır. Kaynatılmış ada çayına biraz sirke biraz bal karıştırılıp önce gargara yapılıp sonra yudum yudum içilirse boğaz içindeki ağrılar geçer, bademcik iltihaplarında iyileşme görülür.
Balın çabuk enerjiye dönüşen hazır gıda maddesi olması özelliği ile sporla meşgul olan kimselere enerji vermek için ve yorgunluklarını gidermek için sade veya portakal suyuna karıştırılarak kullanılmaktadır.
Bal, kozmetik sanayisinde çeşitli güzellik malzemelerinin yapımında da kullanılmaktadır. Bal, limon suyu ve bir bardak sıcak su ile içildiğinde boğaz ağrısını ve öksürüğünü giderir, gribe yakalanmış kişileri rahatlatır.
keten tohumu
Keten ve Keten tohumu
Genel olarak
Keten 30 ila 100 cm boyuna ulaşabilen bir yıllık bir bitkidir. Aslında yabani keten in kültüre alınmasıyla tarımı mümkün olmuştur. Özellikle Akdeniz havzasında yetişir ve yayılım gösterir. Tepeye doğru dallanan yeşil bir gövdeye sahip olan keten ucu sivri olan uzun yapraklara sahiptir. Çiçekleri gök mavisi renginde ve oldukça gösterişlidir. Meyveleri yaz sonlarında olgunlaşır. Meyveler içerisinde 2 adet tohum barındıran sivri yapılı kahve renklidir. Bu bitki özellikle ılıman karakterli iklimleri sevmektedir. Kireçli topraklarda yetişen keten bitkisi tohumları sayesinde üretilebilmektedir.
Keten tohumu neden değerlidir?
Keten tohumunun;
Kolesterolü düşürdüğü, felç ve kanser için iyi bir destek gıdası olduğu,
Sindirim sisteminde mide ve bağırsak iç duvarlarını temizlediği ve
Genelde kabızlığa iyi geldiği,
Özellikle de unutkanlık gibi rahatsızlıklara birebir olduğu bilinmektedir.
Yukarıdaki sayılanlardan farklı olarak keten tohumu;
Kan şekerini ayarlamada,
Bazı deri hastalıklarının iyileştirilmesinde
Bazı yaraların daha çabuk iyileşmesi için destekleyici gıda olarak
Kemik ve destek sistemin kuvvetlendirilmesinde
Bazı solunum yolu rahatsızlıklarında
Deri ve organların dış yüzeylerini örten dokuların yenilenmesine yardımcı olmasında uzun zamanlardan beri kullanılmaktadır.
Keten tohumunun kullanıldığı yerler nerelerdir?
1- Omegaendash 3 içerir hem de yüksek oranda.
Öncelikle ketentohumu yüksek oranda Omegaendash 3 içermektedir. Omegaendash 3 bilindiği üzere daha esnek bir yağ asidi içerir buda hücre zarının daha akışkan olmasını sağlar. Akışkanlığı artan hücre zarında proteinler birbirleriyle daha iyi etkileşime girer. Aslında keten tohumunun hücre zarıyla ilgili rahatsızlıklara iyi gelmesinin esprisi yapısında bulunan Omegaendash 3 yağda yatar. Yukarıda verilenlere dikkat edilirse deri ve iç organların üzerini örten zarlarla ilgili hastalıkların tamamına iyi gelmektedir keten tohumu.
f0
Özellikle balık sevmeyenlerde ve dahası vejetaryenlerde eksikliği önemli olan Omegaendash 3 lerin yerine konulması açısından keten tohumu çok değerlidir.
2. Zayıflatıcıdır.
Keten tohumu ve keten tohumu yağı iki önemli sebepten dolayı zayıflatıcı etkiye sahiptir. Bunlardan birincisi insana tokluk hissi veriri ve yeme dürtüsünü baskılar. İkincisi ise bağırsakların ve sindirim sisteminin daha düzenli ve iyi çalışmasını sağlar.
3- B12 vitamini içermektedir
Yine dışarıdan alınması gereken önemli temel maddelerden birisi de B12 vitaminidir. Bu vitamin açısından oldukça değerli olan keten tohumu yine vejetaryenler için önemli bir besin olmaktadır.
Keten tohumunu nasıl tüketmeliyiz?
Keten tohumunu; yağ şeklinde, taneler halinde veya infüzyon(demlenmiş) şekilde alabilirsiniz.
f0Öğütülmüş haldeki keten tohumu eğer bir kap içerisinde barındırılmaktaysa yaklaşık 1 ay kadar tazeliğini korumaktadır.
Yok, eğer tohum şeklinde keten tohumu aldıysanız bir bölümünü nemli pamuk arasına alınız ve çimlenmesini bekleyiniz. Eğer keten tohumları çimleniyorsa bilin ki almış olduğunuz keten tohumu tazedir ve rahatlıkla tüketilebilir. (uyarı: Çimlenen keten tohumlarını tüketmeyiniz. Onları atınız )
Diğer yandan yağ halinde tüketilecek olan ürün de güvenilir kanallardan alınmış olmalıdır.
Tane halinde keten tohumu
Bu şekilde alınan keten tohumunun özellikle sindirim sistemini düzenlediği bilinmektedir. Ancak sert tohumlar dişlerle tam öğütülemez ve sindirimi az olur. Genelde 1endash 1,5 çorba kaşığı sıcak suyla ıslatılarak yoğurt vb yiyecek maddeleriyle karıştırılıp tüketilebilir.
Yağ halinde
Eğer keten tohumu yağı alacaksanız; özellikle küçük şişelerde ve güvenilir yerlerden almalısınız. Aldığınız bu yağı Işık, ısı ve ağır kokulu ortamlardan korumalısınız. Keten tohumu yağı günde 1endash 1,5 tatlı kaşığı alınabilir. Bazı besinlerle birlikte de alabilirsiniz bu sizin damak zevkinize kalmıştır.
f0Öğütülmüş halde keten tohumu
Bu konuda dikkatli davranmalısınız. Çünkü almış olduğunuz tozun ne zaman öğütülmüş olduğunu bilemezsiniz. Eğer güvenilir bir yerden almıyorsanız size tavsiyem tohum olarak alın ve çimlendirme tekniğiyle tazeliğini kontrol edin.
Sıvı halinde
Bu şekil keten tohumunun demlenmesi(infüzyon) ile elde edilmektedir. Günlük tüketilebilecek miktarlarda kaynamış suya ketentohumu katılarak yapılır. Fazla beklemeden tüketilmesine özen gösterilmelidir.
Keten tohumu ekstratı kapsülleri(keten tohumu kapsülleri)
Keten tohumunun etken maddelerinin çıkartılmasıyla oluşturulan ticari kapsüllerdir bunlar şifalı bitkiler satan yerlerde ve eczanelerde bulunabilir.
Uyarılar!
Keten tohumunu küçük yaşındaki çocuklara vermeyiniz. Eğer kullanmak istiyorsanız miktarını az tutunuz.
Keten tohumunu emziren ve hamile olan bayanlar kullanmamalıdır. Bu konuda yeterli bilgi mevcut değildir.
Keten tohumunun çokça kullanılması bayanlarda selülite neden olmaktadır. Kullanımı abartmayınız.
En önemlisi: Bu bitkiler mucizelere neden olmazlar destekleyicidirler asla ilaç yerine geçemezler. Hastalık hallerinde mutlaka doktorunuza başvurunuz ALINTI
Genel olarak
Keten 30 ila 100 cm boyuna ulaşabilen bir yıllık bir bitkidir. Aslında yabani keten in kültüre alınmasıyla tarımı mümkün olmuştur. Özellikle Akdeniz havzasında yetişir ve yayılım gösterir. Tepeye doğru dallanan yeşil bir gövdeye sahip olan keten ucu sivri olan uzun yapraklara sahiptir. Çiçekleri gök mavisi renginde ve oldukça gösterişlidir. Meyveleri yaz sonlarında olgunlaşır. Meyveler içerisinde 2 adet tohum barındıran sivri yapılı kahve renklidir. Bu bitki özellikle ılıman karakterli iklimleri sevmektedir. Kireçli topraklarda yetişen keten bitkisi tohumları sayesinde üretilebilmektedir.
Keten tohumu neden değerlidir?
Keten tohumunun;
Kolesterolü düşürdüğü, felç ve kanser için iyi bir destek gıdası olduğu,
Sindirim sisteminde mide ve bağırsak iç duvarlarını temizlediği ve
Genelde kabızlığa iyi geldiği,
Özellikle de unutkanlık gibi rahatsızlıklara birebir olduğu bilinmektedir.
Yukarıdaki sayılanlardan farklı olarak keten tohumu;
Kan şekerini ayarlamada,
Bazı deri hastalıklarının iyileştirilmesinde
Bazı yaraların daha çabuk iyileşmesi için destekleyici gıda olarak
Kemik ve destek sistemin kuvvetlendirilmesinde
Bazı solunum yolu rahatsızlıklarında
Deri ve organların dış yüzeylerini örten dokuların yenilenmesine yardımcı olmasında uzun zamanlardan beri kullanılmaktadır.
Keten tohumunun kullanıldığı yerler nerelerdir?
1- Omegaendash 3 içerir hem de yüksek oranda.
Öncelikle ketentohumu yüksek oranda Omegaendash 3 içermektedir. Omegaendash 3 bilindiği üzere daha esnek bir yağ asidi içerir buda hücre zarının daha akışkan olmasını sağlar. Akışkanlığı artan hücre zarında proteinler birbirleriyle daha iyi etkileşime girer. Aslında keten tohumunun hücre zarıyla ilgili rahatsızlıklara iyi gelmesinin esprisi yapısında bulunan Omegaendash 3 yağda yatar. Yukarıda verilenlere dikkat edilirse deri ve iç organların üzerini örten zarlarla ilgili hastalıkların tamamına iyi gelmektedir keten tohumu.
f0
Özellikle balık sevmeyenlerde ve dahası vejetaryenlerde eksikliği önemli olan Omegaendash 3 lerin yerine konulması açısından keten tohumu çok değerlidir.
2. Zayıflatıcıdır.
Keten tohumu ve keten tohumu yağı iki önemli sebepten dolayı zayıflatıcı etkiye sahiptir. Bunlardan birincisi insana tokluk hissi veriri ve yeme dürtüsünü baskılar. İkincisi ise bağırsakların ve sindirim sisteminin daha düzenli ve iyi çalışmasını sağlar.
3- B12 vitamini içermektedir
Yine dışarıdan alınması gereken önemli temel maddelerden birisi de B12 vitaminidir. Bu vitamin açısından oldukça değerli olan keten tohumu yine vejetaryenler için önemli bir besin olmaktadır.
Keten tohumunu nasıl tüketmeliyiz?
Keten tohumunu; yağ şeklinde, taneler halinde veya infüzyon(demlenmiş) şekilde alabilirsiniz.
f0Öğütülmüş haldeki keten tohumu eğer bir kap içerisinde barındırılmaktaysa yaklaşık 1 ay kadar tazeliğini korumaktadır.
Yok, eğer tohum şeklinde keten tohumu aldıysanız bir bölümünü nemli pamuk arasına alınız ve çimlenmesini bekleyiniz. Eğer keten tohumları çimleniyorsa bilin ki almış olduğunuz keten tohumu tazedir ve rahatlıkla tüketilebilir. (uyarı: Çimlenen keten tohumlarını tüketmeyiniz. Onları atınız )
Diğer yandan yağ halinde tüketilecek olan ürün de güvenilir kanallardan alınmış olmalıdır.
Tane halinde keten tohumu
Bu şekilde alınan keten tohumunun özellikle sindirim sistemini düzenlediği bilinmektedir. Ancak sert tohumlar dişlerle tam öğütülemez ve sindirimi az olur. Genelde 1endash 1,5 çorba kaşığı sıcak suyla ıslatılarak yoğurt vb yiyecek maddeleriyle karıştırılıp tüketilebilir.
Yağ halinde
Eğer keten tohumu yağı alacaksanız; özellikle küçük şişelerde ve güvenilir yerlerden almalısınız. Aldığınız bu yağı Işık, ısı ve ağır kokulu ortamlardan korumalısınız. Keten tohumu yağı günde 1endash 1,5 tatlı kaşığı alınabilir. Bazı besinlerle birlikte de alabilirsiniz bu sizin damak zevkinize kalmıştır.
f0Öğütülmüş halde keten tohumu
Bu konuda dikkatli davranmalısınız. Çünkü almış olduğunuz tozun ne zaman öğütülmüş olduğunu bilemezsiniz. Eğer güvenilir bir yerden almıyorsanız size tavsiyem tohum olarak alın ve çimlendirme tekniğiyle tazeliğini kontrol edin.
Sıvı halinde
Bu şekil keten tohumunun demlenmesi(infüzyon) ile elde edilmektedir. Günlük tüketilebilecek miktarlarda kaynamış suya ketentohumu katılarak yapılır. Fazla beklemeden tüketilmesine özen gösterilmelidir.
Keten tohumu ekstratı kapsülleri(keten tohumu kapsülleri)
Keten tohumunun etken maddelerinin çıkartılmasıyla oluşturulan ticari kapsüllerdir bunlar şifalı bitkiler satan yerlerde ve eczanelerde bulunabilir.
Uyarılar!
Keten tohumunu küçük yaşındaki çocuklara vermeyiniz. Eğer kullanmak istiyorsanız miktarını az tutunuz.
Keten tohumunu emziren ve hamile olan bayanlar kullanmamalıdır. Bu konuda yeterli bilgi mevcut değildir.
Keten tohumunun çokça kullanılması bayanlarda selülite neden olmaktadır. Kullanımı abartmayınız.
En önemlisi: Bu bitkiler mucizelere neden olmazlar destekleyicidirler asla ilaç yerine geçemezler. Hastalık hallerinde mutlaka doktorunuza başvurunuz ALINTI
kara üzüm çekirdeği faydaları
Mucizevi çekirdek Şmden, nezleye kadar bir çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Üzümün çok faydalı olduğu bilinir. Özelliklede zihin acıcı yönü ile sınavlardan önce kuru üzüm tavsiye edilir. Ama birçoğumuz üzümü yerken çekirdeğinden muzdarip oluruz. Onu tüketmez, atarız. Hatta marketlerde en çok çekirdeksiz üzümler rağbet görür. Halbuki uzumun çekirdeği buğun birçok Avrupa ülkesinde ilaç niyetine, tabletler halinde satılıyor. Yavaş yavaş Türkiye'de de yaygınlaşmaya başlayan uzum çekirdeği, yakında bütün eczanelerdeki yerini alacak gibi.
Bu çekirdeğin en önemli faydası kan damarı onarıcısı olması. Kan damarları insan için hayati önem taşıyor. Başınızdan ayak uçlarınıza kadar her doku kanla beslenir. İncecik kılcal damarlardan, geniş atardamarlara kadar, karmaşık kan damarları ağı sizin yaşam hattımızdır. Eğer kan damarları yaslanır, hastalanır, zayıflar, incelir ve kan sızdırırsa, sağlığınız tehlikede demektir. Eğer oksijeni taşıyan kan düzgün bir biçimde akmıyorsa kalp kasınız hasar görebilir. İste üzüm çekirdeği, zayıflamış kan damarlarını güçlendirip normal sağlıklarına döndürebilen, dolaşım bozukluklarının düzeltebilen ve önleyebilen bir yapıya sahip. Özelliği ise tamamen doğal olması... Çekirdek, damar hastalıklarını tedavi ediyor. Zayıflamış kan damarlarının yapısını güçlendiriyor. Ayrıca üzüm çekirdeği bilinen en güçlü antioksidan...
Yapılan bazı testlerde, E vitamininden 50 kat daha güçlü olduğu ortaya çıkmış. İlk Fransa'da keşfedildi Üzüm çekirdeği 40 yıldır Avrupa'da, özellikle üzum bağlarının çokluğu ile bilinen Fransa'da etkili bir biçimde kullanılıyor.
Üzüm çekirdeği 1947 yılında Bordeaux Universitesi'nden emekli tıp profesörü, Fransız Kimyacı Jack Masquelier tarafından keşfedilmiş. Çekirdek ilk olarak hamileliğinden dolayı aşırı Şmi olan fakültenin dekanının esine, dekan tarafından verilmiş.Masquelier o günü söyle anlatıyor; "Kadın, şişmiş bacakları ile o kadar yorgun görünüyordu ki, güçlükle yürüyebiliyordu. Yüzünden, çektiği acıları okumak mümkündü.
Ne yapabilirim de bu kadının acılarını dindirebilirim diye duşundum. Sonra dekanın eşine çekirdek verdiğini gördüm. Dekanın esi 48 saat içinde iyileşti O halde, ben üzüm çekirdeğinde özel bir şeyler olabileceğini duşundum.
"1950'de üzüm çekirdeği Resivit olarak bilinen ve Fransa'da satılan ilk damar koruyucu ilaç olmuş. Doktor Masquelier ve meslektaşları, üzüm çekirdeğinin varis üzerindeki etkisini doğrulayan dokuz deney yapmışlar. Bununla birlikte çekirdek, göz kamaşması, gece korluğu, makuler dejenerasyon gibi göz sorunlarının, arterit, saman nezlesi, alerji ve burun kanamalarını tedavisinde de kullanılmış. "Eğer düzenli olarak üzüm çekirdeği alırsanız, damar duvarlarınız güçlenecektir." diyor Dr. Masquelier. Diş eti kanayanlar kullanmalı.
Peki uzum çekirdeğine ihtiyacınız olup olmadığını nasıl öğreneceksiniz? Doktor Masquelier'in konu ile ilgili görüşleri şu şekilde: ";Sabahleyin dişlerinizi fırçalarsınız ve diş etlerinizin kanadığını görürsünüz. Ya da göz korneasında bir kan lekesi fark edersiniz. Veya geceleri kendinizi yorgun hissedersiniz, baldırlarınız şişer,
Şm olduğunu fark edersiniz. Bu durumda damar zayıflığından muzdarip-sinizdir ve uzum çekirdeği tüm bu patolojik mekanizmalarla mücadele eder.
"1995 yılında İtalya'da yapılan bir araştırmada 150 miligramlık üzüm çekirdeğinin ağrıyı, yanma karıncalanma hissini ve atardamarların şişme derecesini azaltmada, yaygın olarak kullanılan bir eczacılık ilacından daha hızlı ve uzun sureli etkili olduğu bulunmuş. 1985 yılında da Fransa'da 92 hasta üzerinde yapılan kur kontrollü deney, 28 gün boyunca 300 miligram uzum çekirdeği almanın, ağrıyı, karıncalanma geceleyin giren bacak kramplarını ve şişkinliği yüzde 50den daha fazla azalttığını göstermiş. Üzüm çekirdeğini diğer bir faydası ise
gözlere... Gece görüsünde önemli olan parlak ışıkların neden olduğu göz kamaşmasını geçirmeye Yardimci oluyor.
Yine Fransa'da 100 denek üzerinde yapılan iki ayrı araştırmada 5 hafta boyunca günde 200 miligram uzum çekirdeği almanın parlak ışıklara maruz kaldıktan sonra görme keskinliğine yeniden kavuşma durumunu artırdığı ortaya çıkmış. Ayrıca testlerde üzüm çekirdeği urunun bir bilgisayar ekranı karsısında çalışmanın neden olduğu göz gerilimini geçirdiği ve miyop kişilerde retinanın işlevini ve duyarlılığını düzelttiği görülmüş. Uzum çekirdeğinin tansiyonu ve onun sonuçlarını düzenlemeye Yardimci olabileceği de belirtiliyor.
Araştırmaların gösterdiğine göre, yüksek tansiyonlu insanlar genellikle çok geçirgen olan, zayıf kılcal damarlara sahipler. Bu da onların kılcal damar kanaması geçirme ve göz retinasındaki kan damarlarının yırtılma olasılıklarını artırıyor. Dr.Miklos Gabor'un yaptığı araştırmada üzüm çekirdeği yüksek tansiyonlu
deneklerde kılcal damarları güçlendirmiş.
Anti-Aging etkisi Üzüm çekirdeği damarları yenilediği için ayrıca anti-aging etkisine sahip. Yenilenen damarlar yaslılığı geciktiriyor. Böylelikle cildinizdeki yaslanma belirtileri azalıyor. Uluslararası sertifikalı Organik Üzüm Çekirdeği Ekstraktinin içerdiği Proantosiyanidin, bilinen en güçlü etkisi antioksidan. Üzüm çekirdeğinin antioksidant etkisi vitamin E'den 50, vitamin C'den 20 kat daha fazla.
Antioksidantlar, vücudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol, kirli hava v.s. ile alınan zararlı maddeleri etsiz hale getiriyor. Uzmanlara göre vücudun antioksidana üretimi 25 yasından sonra yavaşlamaktadır. Bu yavaşlamanın yol açtığı deformasyonları yok etmek için bilinen en kuvvetli antioksidan ise organik üzüm çekirdeği ekstraktidi olduğu belirtiliyor.
Çekirdek, bağ dokularını güçlendirerek cilt sarkmasına engel oluyor.
Cildin elastik, yumuşak ve düzgün olmasını sağlıyor. Üzüm çekirdeğinde tavsiye edilen miktar günde 150 ile 300 miligram. Damar sağlığını korumak için gerekli doz ise günde 5-10 gram. Uzum çekirdeğinin insanlar üzerinde her hangi bir yan etkisi görülmemiş. Prof. Peter Rohdewald tarafından laboratuar fareleri, Hint domuzları ve köpekler üzerinde yapılan araştırmada doğal çekirdeğin, toksik, mutajenik, karsinojenik olmadığı tespit edilmiş.
Kimler kullanmalı?
* Kan damarlarının yardıma ihtiyaç duyduğunu düşünenler.
* Cildindeki kırışıklıklar günden güne fazlalaşanlar
* Cildi cansız ve solgun görünenler
* Kalple ilgili sorunları olanlar
* Ani kalp krizi riski olanlar
* Görme gücünde yaslanmaya bağlı bozulma olanlar
* Şişlikler ve Şm alerjilerinde
* Yüksek tansiyonda
* Kolayca kanama ve morarma eğilimi olanlar
* Daha önce kanamaya bağlı felç geçirenler
* Şeker hastalığı olanlar
* Varis ve hemoroit gibi soruları olanlar
Şunu belirtmek gerekiyor ki; yukarıda bahsettiğimiz faydaların birçoğu çekirdeğin damarları onarıcı özelliğinden kaynaklanıyor. Çünkü damarlar, insan bedenini ayakta tutan ana mekanizmalar. Onların bozukluğu insan bünyesinde birçok hastalığa neden oluyor. Damarları onaran çekirdek, böylelikle diğer hastalıkların iyileşmesinde de önemli bir etkiye sahip oluyor. ALINTI.
Bu çekirdeğin en önemli faydası kan damarı onarıcısı olması. Kan damarları insan için hayati önem taşıyor. Başınızdan ayak uçlarınıza kadar her doku kanla beslenir. İncecik kılcal damarlardan, geniş atardamarlara kadar, karmaşık kan damarları ağı sizin yaşam hattımızdır. Eğer kan damarları yaslanır, hastalanır, zayıflar, incelir ve kan sızdırırsa, sağlığınız tehlikede demektir. Eğer oksijeni taşıyan kan düzgün bir biçimde akmıyorsa kalp kasınız hasar görebilir. İste üzüm çekirdeği, zayıflamış kan damarlarını güçlendirip normal sağlıklarına döndürebilen, dolaşım bozukluklarının düzeltebilen ve önleyebilen bir yapıya sahip. Özelliği ise tamamen doğal olması... Çekirdek, damar hastalıklarını tedavi ediyor. Zayıflamış kan damarlarının yapısını güçlendiriyor. Ayrıca üzüm çekirdeği bilinen en güçlü antioksidan...
Yapılan bazı testlerde, E vitamininden 50 kat daha güçlü olduğu ortaya çıkmış. İlk Fransa'da keşfedildi Üzüm çekirdeği 40 yıldır Avrupa'da, özellikle üzum bağlarının çokluğu ile bilinen Fransa'da etkili bir biçimde kullanılıyor.
Üzüm çekirdeği 1947 yılında Bordeaux Universitesi'nden emekli tıp profesörü, Fransız Kimyacı Jack Masquelier tarafından keşfedilmiş. Çekirdek ilk olarak hamileliğinden dolayı aşırı Şmi olan fakültenin dekanının esine, dekan tarafından verilmiş.Masquelier o günü söyle anlatıyor; "Kadın, şişmiş bacakları ile o kadar yorgun görünüyordu ki, güçlükle yürüyebiliyordu. Yüzünden, çektiği acıları okumak mümkündü.
Ne yapabilirim de bu kadının acılarını dindirebilirim diye duşundum. Sonra dekanın eşine çekirdek verdiğini gördüm. Dekanın esi 48 saat içinde iyileşti O halde, ben üzüm çekirdeğinde özel bir şeyler olabileceğini duşundum.
"1950'de üzüm çekirdeği Resivit olarak bilinen ve Fransa'da satılan ilk damar koruyucu ilaç olmuş. Doktor Masquelier ve meslektaşları, üzüm çekirdeğinin varis üzerindeki etkisini doğrulayan dokuz deney yapmışlar. Bununla birlikte çekirdek, göz kamaşması, gece korluğu, makuler dejenerasyon gibi göz sorunlarının, arterit, saman nezlesi, alerji ve burun kanamalarını tedavisinde de kullanılmış. "Eğer düzenli olarak üzüm çekirdeği alırsanız, damar duvarlarınız güçlenecektir." diyor Dr. Masquelier. Diş eti kanayanlar kullanmalı.
Peki uzum çekirdeğine ihtiyacınız olup olmadığını nasıl öğreneceksiniz? Doktor Masquelier'in konu ile ilgili görüşleri şu şekilde: ";Sabahleyin dişlerinizi fırçalarsınız ve diş etlerinizin kanadığını görürsünüz. Ya da göz korneasında bir kan lekesi fark edersiniz. Veya geceleri kendinizi yorgun hissedersiniz, baldırlarınız şişer,
Şm olduğunu fark edersiniz. Bu durumda damar zayıflığından muzdarip-sinizdir ve uzum çekirdeği tüm bu patolojik mekanizmalarla mücadele eder.
"1995 yılında İtalya'da yapılan bir araştırmada 150 miligramlık üzüm çekirdeğinin ağrıyı, yanma karıncalanma hissini ve atardamarların şişme derecesini azaltmada, yaygın olarak kullanılan bir eczacılık ilacından daha hızlı ve uzun sureli etkili olduğu bulunmuş. 1985 yılında da Fransa'da 92 hasta üzerinde yapılan kur kontrollü deney, 28 gün boyunca 300 miligram uzum çekirdeği almanın, ağrıyı, karıncalanma geceleyin giren bacak kramplarını ve şişkinliği yüzde 50den daha fazla azalttığını göstermiş. Üzüm çekirdeğini diğer bir faydası ise
gözlere... Gece görüsünde önemli olan parlak ışıkların neden olduğu göz kamaşmasını geçirmeye Yardimci oluyor.
Yine Fransa'da 100 denek üzerinde yapılan iki ayrı araştırmada 5 hafta boyunca günde 200 miligram uzum çekirdeği almanın parlak ışıklara maruz kaldıktan sonra görme keskinliğine yeniden kavuşma durumunu artırdığı ortaya çıkmış. Ayrıca testlerde üzüm çekirdeği urunun bir bilgisayar ekranı karsısında çalışmanın neden olduğu göz gerilimini geçirdiği ve miyop kişilerde retinanın işlevini ve duyarlılığını düzelttiği görülmüş. Uzum çekirdeğinin tansiyonu ve onun sonuçlarını düzenlemeye Yardimci olabileceği de belirtiliyor.
Araştırmaların gösterdiğine göre, yüksek tansiyonlu insanlar genellikle çok geçirgen olan, zayıf kılcal damarlara sahipler. Bu da onların kılcal damar kanaması geçirme ve göz retinasındaki kan damarlarının yırtılma olasılıklarını artırıyor. Dr.Miklos Gabor'un yaptığı araştırmada üzüm çekirdeği yüksek tansiyonlu
deneklerde kılcal damarları güçlendirmiş.
Anti-Aging etkisi Üzüm çekirdeği damarları yenilediği için ayrıca anti-aging etkisine sahip. Yenilenen damarlar yaslılığı geciktiriyor. Böylelikle cildinizdeki yaslanma belirtileri azalıyor. Uluslararası sertifikalı Organik Üzüm Çekirdeği Ekstraktinin içerdiği Proantosiyanidin, bilinen en güçlü etkisi antioksidan. Üzüm çekirdeğinin antioksidant etkisi vitamin E'den 50, vitamin C'den 20 kat daha fazla.
Antioksidantlar, vücudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol, kirli hava v.s. ile alınan zararlı maddeleri etsiz hale getiriyor. Uzmanlara göre vücudun antioksidana üretimi 25 yasından sonra yavaşlamaktadır. Bu yavaşlamanın yol açtığı deformasyonları yok etmek için bilinen en kuvvetli antioksidan ise organik üzüm çekirdeği ekstraktidi olduğu belirtiliyor.
Çekirdek, bağ dokularını güçlendirerek cilt sarkmasına engel oluyor.
Cildin elastik, yumuşak ve düzgün olmasını sağlıyor. Üzüm çekirdeğinde tavsiye edilen miktar günde 150 ile 300 miligram. Damar sağlığını korumak için gerekli doz ise günde 5-10 gram. Uzum çekirdeğinin insanlar üzerinde her hangi bir yan etkisi görülmemiş. Prof. Peter Rohdewald tarafından laboratuar fareleri, Hint domuzları ve köpekler üzerinde yapılan araştırmada doğal çekirdeğin, toksik, mutajenik, karsinojenik olmadığı tespit edilmiş.
Kimler kullanmalı?
* Kan damarlarının yardıma ihtiyaç duyduğunu düşünenler.
* Cildindeki kırışıklıklar günden güne fazlalaşanlar
* Cildi cansız ve solgun görünenler
* Kalple ilgili sorunları olanlar
* Ani kalp krizi riski olanlar
* Görme gücünde yaslanmaya bağlı bozulma olanlar
* Şişlikler ve Şm alerjilerinde
* Yüksek tansiyonda
* Kolayca kanama ve morarma eğilimi olanlar
* Daha önce kanamaya bağlı felç geçirenler
* Şeker hastalığı olanlar
* Varis ve hemoroit gibi soruları olanlar
Şunu belirtmek gerekiyor ki; yukarıda bahsettiğimiz faydaların birçoğu çekirdeğin damarları onarıcı özelliğinden kaynaklanıyor. Çünkü damarlar, insan bedenini ayakta tutan ana mekanizmalar. Onların bozukluğu insan bünyesinde birçok hastalığa neden oluyor. Damarları onaran çekirdek, böylelikle diğer hastalıkların iyileşmesinde de önemli bir etkiye sahip oluyor. ALINTI.
ZEYTİN YAĞININ FAYDALARI
Zeytinyağının faydaları saymakla bitmez
*Çocukların beyin gelişimini ve kemiklerinin güçlenmesini hızlandırır. Başta E vitamini olmak üzere A, D, K vitaminleri içerir. Bu vitaminlerin sayesinde hücrelerin yenilenmesinde doku ve organların yaşlanmasını geciktirmede etkilidir.
*Cildi besler, saçları korur. İçerdiği linoleik asit sayesinde anne sütünden kesilmiş bebeklere (4 -5 aydan sonra bir kaç damla) yağsız inek sütünekarıştırılarak verilir. Bebekler için doğal besin işlevi görür.
*Zeytinyağının en önemli özelliklerinden biride kalp ve damar hastalıkları üzerindeki olumlu etkisidir. Kalp krizi riskini azalttığı gözlenmiştir. Bir çorba kaşığı zeytinyağı 14 gr, 120 kalori içerir. Akdeniz ülkelerinde yaşayanların kalp krizi riskinin diğer ülkelere göre daha az olduğu görülmüştür
*Zayıflama diyetlerinde zeytinyağını öğünlerden çıkartmak son derece sakıncalıdır.
*Yine zeytinyağının bağırsak, idrar yolları, safra kesesi gastritin giderilmesinde de etkin olarak kullanılabilir.
Bunları Biliyor muydunuz ?
*Gençlik ve ergenlikte vücudun en çok kaliteli gıdaya ihtiyacı olduğu dönemdir ve zeytinyağ burada iyi bir tercihtir.
*Yaşlılıkta kalsiyum kaybını önlüyor, kemik erimesine engel oluyor.
*Hamilelikte, içinde bulunan yağ asitleri hücre ve sinir sisteminin oluşturulmasında çok önemli etkendir.Günde iki çorba kaşığı zeytinyağı tüketilmelidir..
*Sporcular için zeytinyağı çok önemlidir. Zeytinyağın içerisinde bulunan oleik asit kaslar tarafından en kolay yakılan ve en kolay hazmedilen yağdır.
*Ağızda çalkalandığında dişlerin beyaz kalmasını sağlar.
*Kanseri önlemedeki rolü:
The Archives of Internal Medicine dergisinde yayınlanan bir çalışma, yüksek oranda zeytinyağı tüketen kadınların göğüs kanserine yakalanma riskinin daha az olduğunu göstermiştir. New York'ta Buffalo Üniversitesi araştırmacılarının yürüttüğü ayrı bir çalışmada ise, zeytinyağı gibi bitkisel yağlarda bulunan bir madde olan ödf-sitosterol'ün prostat kanser hücrelerinin oluşumunu engellemede yardımcı olabildiğini kanıtlamıştır. Araştırmacılar ödf-sitosterol'ün hücrelerin bölünmemesi emrini veren hücre içi haberleşme sistemini güçlendirdiği, böylece hücre büyümesi kontrolsüz hale gelmeden kanserin engellenebileceği sonucuna varmışlardır. Oxford Üniversitesi'ndeki doktorlar tarafından yürütülen son araştırmada da,
*Zeytinyağının bağırsak kanserine karşı koruyucu özelliğe sahip olduğu belirlenmiştir. Doktorlar zeytinyağının bağırsak kanserinin başlamasını engellemek için midedeki asitle tepkimeye girdiğini keşfetmişlerdir..
*Tansiyon düşürücü: Archives of Internal Medicine dergisinin 27 Mart 2000 tarihli sayısında yayınlanan bir çalışma, zeytinyağının yüksek tansiyona olumlu etkisini bir kez daha vurgulamaktadır. Ayrıca zeytin ağacının yaprağı ile tansiyon düşürücü ilaçlar yapılmaktadır.
* İç organlara faydaları: Zeytinyağı mide asidini azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı korur. Bunun yanı sıra safra salgısını harekete geçirerek, sindirimin en mükemmel hale gelmesini sağlar. Safra kesesinin boşalma işlemini düzenler ve safra taşı riskini azaltır. Ayrıca içindeki klor sayesinde de böbreğin çalışmasına yardımcı olur ve böylece vücudun atıklardan arınmasını kolaylaştırır. Bunların yanı sıra beyin damarlarının sağlığına da olumlu etkisi vardır.
*Yaşlanmayı önlemesi: Zeytinyağının içerdiği vitaminler, hücre yenileyici özelliklere sahip oldukları için, yaşlılık tedavisinde de kullanılır, cildi besler ve korurlar. Besinlerle beraber bedenimize "serbest radikal" denilen bazı maddeleri de alırız. Zeytinyağı, başta E vitamini olmak üzere, içerdiği çok sayıdaki antioksidan maddeyle bu zararlı maddelerin vücudumuzda neden olduğu tahribatı önler, hücrelerimizi yeniler, doku ve organlarımızın yaşlanmasını geciktirir.
*İşte zeytinyağını dıştan sürmekle elde edilen faydalardan bazıları:
Cilde ve saça inanılmaz güzellik katar. Kuru cildi canlandırır, kırışıklıkları azaltır. Zeytinyağı cildi yumuşatır ve esnek, pürüzsüz bir görünüm verir.
Zeytinyağı yorgun ayakları dinlendirir ve canlandırır. Zeytinyağının mükemmel yumuşatma ve nemlendirme kapasitesi vardır. Çatlak ve kuru ayakları tedavide birebirdir.
Zeytinyağı traş edilecek bölgeyi yumuşatma ve rahatlatmada birebirdir.
Kurumuş ve çatlamış dudak için merhem olarak kullanılabilir.
Saçtaki kepeği ve dökülmeyi engeller. Saçı parlatır.
Tırnakları güzelleştirir ve güçlendirir.
Zeytinyağı ile doğum çatlakları azaltılabilir. ALINTI.
*Çocukların beyin gelişimini ve kemiklerinin güçlenmesini hızlandırır. Başta E vitamini olmak üzere A, D, K vitaminleri içerir. Bu vitaminlerin sayesinde hücrelerin yenilenmesinde doku ve organların yaşlanmasını geciktirmede etkilidir.
*Cildi besler, saçları korur. İçerdiği linoleik asit sayesinde anne sütünden kesilmiş bebeklere (4 -5 aydan sonra bir kaç damla) yağsız inek sütünekarıştırılarak verilir. Bebekler için doğal besin işlevi görür.
*Zeytinyağının en önemli özelliklerinden biride kalp ve damar hastalıkları üzerindeki olumlu etkisidir. Kalp krizi riskini azalttığı gözlenmiştir. Bir çorba kaşığı zeytinyağı 14 gr, 120 kalori içerir. Akdeniz ülkelerinde yaşayanların kalp krizi riskinin diğer ülkelere göre daha az olduğu görülmüştür
*Zayıflama diyetlerinde zeytinyağını öğünlerden çıkartmak son derece sakıncalıdır.
*Yine zeytinyağının bağırsak, idrar yolları, safra kesesi gastritin giderilmesinde de etkin olarak kullanılabilir.
Bunları Biliyor muydunuz ?
*Gençlik ve ergenlikte vücudun en çok kaliteli gıdaya ihtiyacı olduğu dönemdir ve zeytinyağ burada iyi bir tercihtir.
*Yaşlılıkta kalsiyum kaybını önlüyor, kemik erimesine engel oluyor.
*Hamilelikte, içinde bulunan yağ asitleri hücre ve sinir sisteminin oluşturulmasında çok önemli etkendir.Günde iki çorba kaşığı zeytinyağı tüketilmelidir..
*Sporcular için zeytinyağı çok önemlidir. Zeytinyağın içerisinde bulunan oleik asit kaslar tarafından en kolay yakılan ve en kolay hazmedilen yağdır.
*Ağızda çalkalandığında dişlerin beyaz kalmasını sağlar.
*Kanseri önlemedeki rolü:
The Archives of Internal Medicine dergisinde yayınlanan bir çalışma, yüksek oranda zeytinyağı tüketen kadınların göğüs kanserine yakalanma riskinin daha az olduğunu göstermiştir. New York'ta Buffalo Üniversitesi araştırmacılarının yürüttüğü ayrı bir çalışmada ise, zeytinyağı gibi bitkisel yağlarda bulunan bir madde olan ödf-sitosterol'ün prostat kanser hücrelerinin oluşumunu engellemede yardımcı olabildiğini kanıtlamıştır. Araştırmacılar ödf-sitosterol'ün hücrelerin bölünmemesi emrini veren hücre içi haberleşme sistemini güçlendirdiği, böylece hücre büyümesi kontrolsüz hale gelmeden kanserin engellenebileceği sonucuna varmışlardır. Oxford Üniversitesi'ndeki doktorlar tarafından yürütülen son araştırmada da,
*Zeytinyağının bağırsak kanserine karşı koruyucu özelliğe sahip olduğu belirlenmiştir. Doktorlar zeytinyağının bağırsak kanserinin başlamasını engellemek için midedeki asitle tepkimeye girdiğini keşfetmişlerdir..
*Tansiyon düşürücü: Archives of Internal Medicine dergisinin 27 Mart 2000 tarihli sayısında yayınlanan bir çalışma, zeytinyağının yüksek tansiyona olumlu etkisini bir kez daha vurgulamaktadır. Ayrıca zeytin ağacının yaprağı ile tansiyon düşürücü ilaçlar yapılmaktadır.
* İç organlara faydaları: Zeytinyağı mide asidini azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı korur. Bunun yanı sıra safra salgısını harekete geçirerek, sindirimin en mükemmel hale gelmesini sağlar. Safra kesesinin boşalma işlemini düzenler ve safra taşı riskini azaltır. Ayrıca içindeki klor sayesinde de böbreğin çalışmasına yardımcı olur ve böylece vücudun atıklardan arınmasını kolaylaştırır. Bunların yanı sıra beyin damarlarının sağlığına da olumlu etkisi vardır.
*Yaşlanmayı önlemesi: Zeytinyağının içerdiği vitaminler, hücre yenileyici özelliklere sahip oldukları için, yaşlılık tedavisinde de kullanılır, cildi besler ve korurlar. Besinlerle beraber bedenimize "serbest radikal" denilen bazı maddeleri de alırız. Zeytinyağı, başta E vitamini olmak üzere, içerdiği çok sayıdaki antioksidan maddeyle bu zararlı maddelerin vücudumuzda neden olduğu tahribatı önler, hücrelerimizi yeniler, doku ve organlarımızın yaşlanmasını geciktirir.
*İşte zeytinyağını dıştan sürmekle elde edilen faydalardan bazıları:
Cilde ve saça inanılmaz güzellik katar. Kuru cildi canlandırır, kırışıklıkları azaltır. Zeytinyağı cildi yumuşatır ve esnek, pürüzsüz bir görünüm verir.
Zeytinyağı yorgun ayakları dinlendirir ve canlandırır. Zeytinyağının mükemmel yumuşatma ve nemlendirme kapasitesi vardır. Çatlak ve kuru ayakları tedavide birebirdir.
Zeytinyağı traş edilecek bölgeyi yumuşatma ve rahatlatmada birebirdir.
Kurumuş ve çatlamış dudak için merhem olarak kullanılabilir.
Saçtaki kepeği ve dökülmeyi engeller. Saçı parlatır.
Tırnakları güzelleştirir ve güçlendirir.
Zeytinyağı ile doğum çatlakları azaltılabilir. ALINTI.
Şifalı bitkiler nerede, nasıl kullanılmalı?
Şifalı bitkiler nerede, nasıl kullanılmalı
Şifalı bitkiler nerede, nasıl kullanılmalı?
Sadece şifalı bitkilere ulaşabilmek yeterli değil Her an elimizin altında olanların bile ne amaçla ve nasıl kullanılacağını bilmek önemli
İşte, kolayca erişilebilir ve kolayca kullanılabilir şifalı bitkiler ve iyi gelecekleri rahatsızlıklardan bazıları
Morarmalar İçin:
Maydanoz - Bir tarafınızı bir yere çarptığınızda, derinin hemen altındaki kılcal damarlar çatlar ve deri altına kan yayılarak o bölgenin mor bir görüntü almasına neden olur Maydanozun, morarma ve çürük izlerini geçirmede geleneksel bir şöhreti vardır Buz ise şişlikleri indirmek için kullanılır Bu ikisini birleştirdiniz mi, buzluğunuzda berelenme ve çürüklerin ilacı hazır demektir
Bir avuç maydanoz ve dörtte bir bardak suyu, yarı erimiş kar görüntüsü alana kadar blendırda karıştırın Sonra, buz kalıplarını yarısına kadar doldurun ve dondurun İnce bir beze veya tülbente sardığınız maydanozlu buzu, berenin üzerinde gezdirin Maydanozlu buz, küçük yanıklarda da işe yarar
Nefes Kokusu İçin:
Nane Çayı - Naneye kendine özgü tadı ve kokuyu veren aromatik yağ, aslında nefes kokusuna neden olan mikropları öldüren güçlü bir antiseptiktir İhtiyaç duyduğunuz her an, bir bardak nane çayı için
Peklik İçin :
Akdiken Kabuğu (Cascara Sagrada) - Akdiken kabuğu, onlarca peklik tedavisi reçetesinde kullanılan, etkisi uzun yıllardır bilinen tanınmış bir muhsildir Yatmadan önce yarım çay kaşığı alın Ama düzenli olarak kullanmayın; bağırsağınız tembelliğe alışabilir
Kepek İçin :
Kekik - Kekik suyunu kepeğe çare olarak kullanabilirsiniz Tepeleme dolu 4 çorba kaşığı kuru kekiği, alüminyum olmayan bir demlik kullanarak 2 bardak suda 10 dakika boyunca kaynatın Süzgeçten geçirin ve soğutun Elde ettiğiniz kekik suyunu, yeni şampuanlayıp duruladığınız saçınıza yavaşça dökerken, yumuşak hareketlerle iyice ovalayıp kafa derinize ulaşmasını sağlayın Saçınızda bir tabaka bırakmayacağı için durulamanıza gerek yok Ama isterseniz durulayabilirsiniz de
Biberiye - Bir fincan kaynar suya en az 2 çorba kaşığı kuru biberiye yaprağı atarak, kuvvetli bir biberiye çayı yapın En az 20 dakika demledikten sonra, süzün ve soğutun İsterseniz çaya birkaç damla biberiye yağı da damlatabilirsiniz Bu çayı, saçınızı şampuanladıktan sonra durulama suyu olarak kullanın Saçınızda bir tabaka bırakmayacağı için durulamanıza gerek yok Ama isterseniz birkaç dakika sonra durulayabilirsiniz de
İshal İçin:
Tarçın - Eğer ishal şiddetliyse, vücudunuz susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya demektir Tarçın, diyareyi kısa sürede kesen, doğal bir ilaçtır Kurutulup toz haline getirilmiş tarçın kabuğundan bir çorba kaşığı dolusunu bir bardak sıcak suya karıştırın 10-15 dakika demlenmeye bırakın Tarçını bu şekilde sadece kısa süreli olarak kullanın
Ateş Düşürmek İçin:
Civanperçemi - Gözeneklerinizi açıp bol miktarda terleterek, ateşinizin düşmesine yardımcı olan uçucu yağlar içerir Fincan başına 1 çorba kaşığı kullanarak civanperçemi çayı yapın ve 10 dakika boyunca kapalı bir kapta demlenmeye bırakın Bu çaydan bir ya da iki fincan içince terlemeye başlarsınız Terlemeye başlayınca yeteri kadar içmişsiniz demektir
Mürver Çiçeği - Bu bitki, gözenekleri açıp terlemeye yol açması nedeniyle, yüksek ateş için birebirdir Ayrıca mürver çiçeği özü, genellikle üşütme ve nezle nedenli yüksek ateşle birlikle görülen burun tıkanıklığını açmaya yardımcı olan bileşenler içerir Kurutulmuş mürver çiçeğinden çay yapmak için, bir fincana koyduğunuz 2 çay kaşığı bitkinin üzerini kaynar suyla doldurun Üstünü bir bezle kapatarak 15-20 dakika demlenmeye bırakın İhtiyaca göre, günde üç fincan için
Gaz İçin:
Rezene - Karın ağrısına yol açan fazla gazlardan kurtulmak için, yarım çay kaşığı rezene tohumu çiğneyin Rezene, vücutta biriken gazın çözülmesine yardımcı olan bir gaz sökücüdür Ayrıca, kas spazmlarını gevşeterek sindirim rahatsızlıklarını gidermekte de yardımcı olur
Baş Ağrısı İçin:
Zencefil - Zencefil çayı, başınızda zonklayan damarları yatıştırır Ayrıca, vücudun ağrı-algılayıcı kimyasallarının üretimini yavaşlatır ve dolaşımı kolaylaştırır Çayı hazırlamak için, 1/3 çay kaşığı toz zencefili veya kıyılmış taze zencefili bir fincan sıcak suya karıştırın Soğumaya bırakın, süzün ve ilk baş ağrısı belirtisinde için
Akırkarha (feverfew) - Koyungözü de denilen bir çeşit kasımpatı olan bu bitki, yüksek ateş nedenli ağrıyı dindirmekte o kadar etkilidir ki, baş ağrısı bitkisi diye anıldığı bile olmuştur Ağrıyı geçirmek veya gelecek bir ağrının önüne geçmek için, iki adet taze akırkarha yaprağı çiğneyin Veya, 2 ila 3 çorba kaşığı kuru akırkarhayı bir fincan sıcak suya karıştırıp çayını da yapabilirsiniz En az 10 dakika demlenmeye bıraktıktan sonra süzün ve damak zevkinize göre tatlandırın En iyi etki için, günde iki fincan taze demlenmiş akırkarha çayı için
Yüksek Tansiyon İçin:
Sarımsak - İşte, dünyanın belki de en popüler şifalı bitkisi Tabi, bu şöhreti boşuna değil Sağlığa sayısız faydasının yanı sıra, sarımsak kandaki kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürmek için de kullanılır Bolca taze sarımsak yiyin veya günde bir ya da iki kez 320 miligram sarımsak özsuyu için
Mide Ekşimesi İçin:
Zencefil Çayı - Zencefil bir spazm önleyicidir Mide kaslarını rahatlatarak, mide asidinin yukarı çıkmasını önler Ama önceden uyaralım, mideniz hassassa tadını çok keskin bulabilirsiniz Mide ekşimenizi önlemek için, yemeklerden 20 dakika önce bir bardak zencefil çayı için Zencefili hem kök hem toz halinde kullanabilirsiniz
Papatya Çayı - Bu bitki, diyafram salgısını yatıştıran hafif bir sakinleştiricidir Papatya çayı yapmak için, bir yemek kaşığı kurutulmuş papatya çiçeğini bir bardak suya koyup karıştırın 15 dakika demlendirin, süzün ve her gün için Bazı bitki uzmanları, demliğinizi ve bardağınızı buhar kaçmayacak şekilde kapatmanızı tavsiye eder Buharda bulunan uçucu yağlar, papatyanın aktif bileşenlerindendir
Adet Sancıları İçin:
Kara Alıç - Bu şifalı bitkinin, ağrıyı azaltan, aspirine benzer bir bileşimi vardır Fincan başına 2 çay kaşığı kurutulmuş kara alıç ekleyerek bir çay yapın 10 dakika kaynadıktan sonra soğutun, süzün ve günde en fazla üç çay fincanı için Eğer şiddetli ağrılar çekiyorsanız, adet döneminizin birkaç gün öncesinden bu çayı içmeye başlamanız önerilir
İdrar Yolları Enfeksiyonları İçin:
Maydanoz - Bu bitki mükemmel bir idrar söktürücüdür Çay yapmak için, birkaç dal ezilmiş taze maydanozun veya bir çay kaşığı kuru maydanozun üzerine, bir bardak kaynar su dökün 5-10 dakika demlenmesini bekleyin Daha sonra süzün ve için Enfeksiyon geçene kadar günde iki ya da üç kez bir bardak tüketin
Boğaz Ağrısı İçin:
Kuşburnu - Bu bitki C Vitamini yüklüdür ve çay olarak içildiğinde hızla kana karışır Alüminyum olmayan bir kaba iki çorba kaşığı kuşburnu koyun ve bir bardak su ekleyerek üzerini kapatın 20-30 dakika kaynatın Bir kahve filtresinden geçirip süzdürerek, taze sıkılmış limon suyu ekleyin ve balla tatlandırın
Adaçayı ve okaliptüs - Bu bitkiler karıştırılarak çayı yapıldığında, yanmayı engelleyici ve antibakteriyel özellikleri sayesinde, boğaz ağrısını hem yatıştırıcı hem de tedavi edici etki sağlarlar Yaklaşık 250 ml kaynar suya iki çay kaşığı adaçayı ve okaliptüs yaprağı atıp 20-30 dakika demlendirin Soğuduktan sonra, gün içinde ihtiyaç duyduğunuzda gargara yapın
Hafıza İçin:
Biberiye - Hafif konsantrasyon problemleri ve unutkanlık için biberiye yağı koklayabilirsiniz Bir mendile birkaç damla biberiye yağı damlatıp koklayın Cebinizde veya çantanızda taşıyıp, ara sıra koklayın Bu bitkinin hafızayı ve konsantrasyonu iyileştirici ve geliştirici özelliği yüzyıllar öncesinden biliniyor
Soğuk Algınlığı İçin:
Zencefil - Zencefil çayının içindeki virüs öldürücü maddeler enfeksiyonu önler, ağrıyı ve ateşi düşürür, öksürüğü bastırır Hafif sakinleştirici özelliğiyle dinlenmenizi sağlar Zencefil çayı yapmak için, 25 cm uzunluğundaki taze zencefil kökünü dilimleyin Alüminyum olmayan bir kaba koyup iki bardak su ekleyin Kabın ağzını sıkıca kapatıp 20 dakika kaynatın İçine yarım limon suyu sıkıp, balla tatlandırın
Yanıklar İçin :
Aynısafa Çiçeği ve Eşekkulağı - Küçük yanıklar iyileşmeye başladıklarında, aynısafa çiçeği ve eşekkulağı ile yapılmış bir merhem deride daha az iz kalmasını sağlayacaktır Her iki şifalı bitki de derinin onarılmasında geleneksel olarak kullanılır
Bunun, sadece küçük yanık ve haşlanmalar için bir tedavi olduğunu, kızarıklık, şişkinlik, sızıntı gibi belirtileri olan enfeksiyonlu yanıklarda kullanılmaması gerektiğini unutmayın Eşekkulağı deri hücre yenilenmesini o kadar hızlandırır ki, yanık yüzeyini iyileştirerek enfeksiyonlu bölgenin altta kalmasına neden olabilir
Pamukçuk İçin :
Greyfurt - Eğer ağzınızda pamukçuk varsa, greyfurt yemek bir işkence olabilir Buna karşılık, greyfurt özütü harikalar yaratır Bir aktarda bulabileceğiniz özütü, günde birkaç kez doğrudan pamukçuğun üzerine damlatın Veya, bir bardak suya 5 damla damlatıp, günde üç kez ağzınızı bu karışımla çalkalayın
Diş Ağrısı İçin :
Karanfil Yağı - Eğer dişiniz ağrıyorsa, yapmanız gereken şey bir dişçiye görünmektir Ama bu arada çektiğiniz rahatsızlığı en aza indirmek için, ağrıyan dişinizi bir damla karanfil yağı ile ovalayın
Kulak Ağrısı İçin:
Sarımsak - İyi bir bakteri savaşçısı olan sarımsak, aynı zamanda bağışıklık sistemine de yardımcı olur Ağrıyan kulağınızı doğrudan 3 damla sarımsak yağı damlatın Bunu günde üç veya dört kere, ağrı geçene kadar tekrarlayabilirsiniz Ancak, aklınızda bulunsun, eğer kulak zarınızın yırtık olduğunu biliyor veya şüpheleniyorsanız, kulağınız için şifalı bitkilerle hazırlanmış hiçbir şey kullanmamalısınız
Alerji İçin:
Göz Otu - Eğer alerjileriniz gözünüzün devamlı sulanmasına neden oluyorsa, göz otunu deneyin Bitki uzmanlarına göre, bu şifalı bitki gözün arkasındaki oküler zarları kuvvetlendirerek, göz sulanmasını önlüyor İhtiyacınız olduğunda, günde üç kere 1 ila 4 miligram göz otunu suda eritip için
Romatizma Ağrısı İçin:
Aksöğüt Kabuğu - Aksöğüt, aspirinin orijinal kaynağı olmakla birlikte, mideyi o kadar rahatsız etmez Bir fincan aksöğüt kabuğu çayı, ağrılı bir eklemi rahatlatmakta mucizeler yaratabilir Çayı yapmak için, bir çay kaşığı aksöğüt kabuğunu kaynayan suya karıştırıp, üstü kapalı olarak 15 dakika bekletin Kabuklarını süzüp, günde üç kere, bir fincan için
Dulavratotu ve Karahindiba - Bitki uzmanları, karaciğer fonksiyonları uyarılıp safra akışı geliştirildiğinde, romatizma ağrılarının azaldığı görüşündeler Dulavratotu ve karahindiba, işte tam da bu işleri yapıyorlar Romatizma ağrısı yatıştırıcı bir çay yapmak için, birer çay kaşığı kurutulmuş dulavratotu kökü ve kurutulmuş karahindiba kökünü, 3 bardak suda 5 dakika boyunca kaynatın Bu çayı gün boyunca, bir gelişme fark edinceye kadar her gün için Ancak, tadı biraz acı gelebilir İçine biraz bal katabilirsiniz
Kasıkotu, romatizma ağrısına iyi gelen geleneksel bir ilaç olarak bilinir Ağrıyı ve yanma hissini azaltmada etkili olan harika bir bitkidir Ağrıyı dindirmek için ihtiyaç duyuldukça, günde üç kereye kadar, bir bardak suya 1-3 damla kasıkotu ruhu damlatılması tavsiye edilir
Astım İçin:
Meyan Kökü - Meyan içeriğinde, astım krizini hafifletebilen çeşitli bileşenler vardır Öksürük kesici bir meyan kökü çayı yapmak için, dilimlenmiş veya toz halde tepeleme bir çorba kaşığı dolusu meyan kökünü 10 dakika boyunca kaynatın Süzüp, sıcak olarak için Zaman kazanmak için 3 fincanlık kaynatıp daha sonra ısıtarak içebilirsiniz
Uyarı: Meyan kökünü, özellikle yüksek tansiyonu olanların uzun süreli kullanması önerilmez Uzun süreli kullanımlarda tansiyonu yükselttiği bilinmektedir
Sırt Ağrısı İçin:
Öküzgözü - Dağ papatyası olarak da bilinen öküzgözünün, ağrı dindirici, antiseptik ve yanma giderici özellikleri vardır Aktarda bulabileceğiniz öküzgözü yağını, ağrıyı gidermesi için sırtınıza sürebilirsiniz
Kesik ve Çizikler İçin:
Aynısafa Çiçeği - Kadife Çiçeği olarak da bilinen bu sarı-turuncu çiçekli güzel bitki, iyileşmeyi kolaylaştıran doğal bir antiseptiktir Çok derin olmayan, yüzeysel kesik ve çiziklerin tedavisinde, yarayı su ve sabunla temizledikden sonra, alkol-tabanlı olmayan aynısafa çiçeği özünden birkaç damlayı günde iki veya üç kez yaranın üzerine damlatın
Bitkinlik İçin:
Cinseng (ginseng) - Enerji veren bitkilerin yıldızı cinsengdir Bu Uzakdoğu bitkisinin Kore kökenli olanını da, Sibirya da yetişenini de denemeye değer Çayını yapmak için, bir fincan kaynar suya 1 çay kaşığı cinseng karıştırın Yaklaşık 5 dakika demlenmeye bırakıp, süzgeçten geçirin ve için Günde bir fincandan fazla içmeyin Olumlu etkilerini gözlemlemek için bir ay veya daha fazla cinseng çayı içmeniz gerekebilir
Düzensiz Regl İçin:
Tarçın - Tarçın kabuğu, aylık döngüyü düzenlemeye yardımcı olur Çayını yapıp içebilir, ya da bir parça kabuk çiğneyebilirsiniz Basit bir şekilde yemeklerinizin üzerine toz tarçın serpmek bile faydalı olur
Siğil İçin:
Kayın kabuğu - Dünyanın her yerinde, yüzyıllardır siğil tedavisinde kullanılan bir şifalı bitki Eğer taze kayın kabuğu bulabiliyorsanız, yaş olan iç kısmı aşağıya gelecek şekilde doğrudan siğilin üstüne yerleştirin Taze kabuk bulamazsanız, bir-iki çay kaşığı toz haline getirilmiş kayın kabuğunu bir fincan kaynar suda 10 dakika demlendirip için ya da siğilin üzerine sürün
Fesleğen - Bu bitki, siğillerin iyileşmesine yardımcı olan birçok anti-virüs bileşeni ihtiva eder Tek yapacağınız, ezilmiş yaprakları siğilin üzerine koyup bir bandajla sarmak Taze fesleğeni 5 ila 7 gün kullanabilirsiniz
Sedef Hastalığı İçin:
Keten tohumu yağı - Keten tohumu yağı, sedef hastalığı da dahil bazı deri rahatsızlıklarının tedavisinde yardımcı olarak kullanılır Yiyeceklere veya içeceklere günde bir çorba kaşığı ekleyin
Böcek Isırığı Ve Sokması İçin:
Nane - Hızlı bir şekilde rahatlamak için, böcek tarafından ısırılan yerin tam merkezine bir damla nane ruhu damlatın Nane ruhu, lokal anestezik ve antiseptik özellikleri nedeniyle yıllardır geleneksel olarak kullanılmaktadır Kaşınmayı ve ağrıyı azaltır, ısırılan bölgeyi ferahlatır Uygulamadan sonra, gözünüze bulaşmaması için ellerinizi yıkayın
Şifalı bitkiler nerede, nasıl kullanılmalı?
Sadece şifalı bitkilere ulaşabilmek yeterli değil Her an elimizin altında olanların bile ne amaçla ve nasıl kullanılacağını bilmek önemli
İşte, kolayca erişilebilir ve kolayca kullanılabilir şifalı bitkiler ve iyi gelecekleri rahatsızlıklardan bazıları
Morarmalar İçin:
Maydanoz - Bir tarafınızı bir yere çarptığınızda, derinin hemen altındaki kılcal damarlar çatlar ve deri altına kan yayılarak o bölgenin mor bir görüntü almasına neden olur Maydanozun, morarma ve çürük izlerini geçirmede geleneksel bir şöhreti vardır Buz ise şişlikleri indirmek için kullanılır Bu ikisini birleştirdiniz mi, buzluğunuzda berelenme ve çürüklerin ilacı hazır demektir
Bir avuç maydanoz ve dörtte bir bardak suyu, yarı erimiş kar görüntüsü alana kadar blendırda karıştırın Sonra, buz kalıplarını yarısına kadar doldurun ve dondurun İnce bir beze veya tülbente sardığınız maydanozlu buzu, berenin üzerinde gezdirin Maydanozlu buz, küçük yanıklarda da işe yarar
Nefes Kokusu İçin:
Nane Çayı - Naneye kendine özgü tadı ve kokuyu veren aromatik yağ, aslında nefes kokusuna neden olan mikropları öldüren güçlü bir antiseptiktir İhtiyaç duyduğunuz her an, bir bardak nane çayı için
Peklik İçin :
Akdiken Kabuğu (Cascara Sagrada) - Akdiken kabuğu, onlarca peklik tedavisi reçetesinde kullanılan, etkisi uzun yıllardır bilinen tanınmış bir muhsildir Yatmadan önce yarım çay kaşığı alın Ama düzenli olarak kullanmayın; bağırsağınız tembelliğe alışabilir
Kepek İçin :
Kekik - Kekik suyunu kepeğe çare olarak kullanabilirsiniz Tepeleme dolu 4 çorba kaşığı kuru kekiği, alüminyum olmayan bir demlik kullanarak 2 bardak suda 10 dakika boyunca kaynatın Süzgeçten geçirin ve soğutun Elde ettiğiniz kekik suyunu, yeni şampuanlayıp duruladığınız saçınıza yavaşça dökerken, yumuşak hareketlerle iyice ovalayıp kafa derinize ulaşmasını sağlayın Saçınızda bir tabaka bırakmayacağı için durulamanıza gerek yok Ama isterseniz durulayabilirsiniz de
Biberiye - Bir fincan kaynar suya en az 2 çorba kaşığı kuru biberiye yaprağı atarak, kuvvetli bir biberiye çayı yapın En az 20 dakika demledikten sonra, süzün ve soğutun İsterseniz çaya birkaç damla biberiye yağı da damlatabilirsiniz Bu çayı, saçınızı şampuanladıktan sonra durulama suyu olarak kullanın Saçınızda bir tabaka bırakmayacağı için durulamanıza gerek yok Ama isterseniz birkaç dakika sonra durulayabilirsiniz de
İshal İçin:
Tarçın - Eğer ishal şiddetliyse, vücudunuz susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya demektir Tarçın, diyareyi kısa sürede kesen, doğal bir ilaçtır Kurutulup toz haline getirilmiş tarçın kabuğundan bir çorba kaşığı dolusunu bir bardak sıcak suya karıştırın 10-15 dakika demlenmeye bırakın Tarçını bu şekilde sadece kısa süreli olarak kullanın
Ateş Düşürmek İçin:
Civanperçemi - Gözeneklerinizi açıp bol miktarda terleterek, ateşinizin düşmesine yardımcı olan uçucu yağlar içerir Fincan başına 1 çorba kaşığı kullanarak civanperçemi çayı yapın ve 10 dakika boyunca kapalı bir kapta demlenmeye bırakın Bu çaydan bir ya da iki fincan içince terlemeye başlarsınız Terlemeye başlayınca yeteri kadar içmişsiniz demektir
Mürver Çiçeği - Bu bitki, gözenekleri açıp terlemeye yol açması nedeniyle, yüksek ateş için birebirdir Ayrıca mürver çiçeği özü, genellikle üşütme ve nezle nedenli yüksek ateşle birlikle görülen burun tıkanıklığını açmaya yardımcı olan bileşenler içerir Kurutulmuş mürver çiçeğinden çay yapmak için, bir fincana koyduğunuz 2 çay kaşığı bitkinin üzerini kaynar suyla doldurun Üstünü bir bezle kapatarak 15-20 dakika demlenmeye bırakın İhtiyaca göre, günde üç fincan için
Gaz İçin:
Rezene - Karın ağrısına yol açan fazla gazlardan kurtulmak için, yarım çay kaşığı rezene tohumu çiğneyin Rezene, vücutta biriken gazın çözülmesine yardımcı olan bir gaz sökücüdür Ayrıca, kas spazmlarını gevşeterek sindirim rahatsızlıklarını gidermekte de yardımcı olur
Baş Ağrısı İçin:
Zencefil - Zencefil çayı, başınızda zonklayan damarları yatıştırır Ayrıca, vücudun ağrı-algılayıcı kimyasallarının üretimini yavaşlatır ve dolaşımı kolaylaştırır Çayı hazırlamak için, 1/3 çay kaşığı toz zencefili veya kıyılmış taze zencefili bir fincan sıcak suya karıştırın Soğumaya bırakın, süzün ve ilk baş ağrısı belirtisinde için
Akırkarha (feverfew) - Koyungözü de denilen bir çeşit kasımpatı olan bu bitki, yüksek ateş nedenli ağrıyı dindirmekte o kadar etkilidir ki, baş ağrısı bitkisi diye anıldığı bile olmuştur Ağrıyı geçirmek veya gelecek bir ağrının önüne geçmek için, iki adet taze akırkarha yaprağı çiğneyin Veya, 2 ila 3 çorba kaşığı kuru akırkarhayı bir fincan sıcak suya karıştırıp çayını da yapabilirsiniz En az 10 dakika demlenmeye bıraktıktan sonra süzün ve damak zevkinize göre tatlandırın En iyi etki için, günde iki fincan taze demlenmiş akırkarha çayı için
Yüksek Tansiyon İçin:
Sarımsak - İşte, dünyanın belki de en popüler şifalı bitkisi Tabi, bu şöhreti boşuna değil Sağlığa sayısız faydasının yanı sıra, sarımsak kandaki kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürmek için de kullanılır Bolca taze sarımsak yiyin veya günde bir ya da iki kez 320 miligram sarımsak özsuyu için
Mide Ekşimesi İçin:
Zencefil Çayı - Zencefil bir spazm önleyicidir Mide kaslarını rahatlatarak, mide asidinin yukarı çıkmasını önler Ama önceden uyaralım, mideniz hassassa tadını çok keskin bulabilirsiniz Mide ekşimenizi önlemek için, yemeklerden 20 dakika önce bir bardak zencefil çayı için Zencefili hem kök hem toz halinde kullanabilirsiniz
Papatya Çayı - Bu bitki, diyafram salgısını yatıştıran hafif bir sakinleştiricidir Papatya çayı yapmak için, bir yemek kaşığı kurutulmuş papatya çiçeğini bir bardak suya koyup karıştırın 15 dakika demlendirin, süzün ve her gün için Bazı bitki uzmanları, demliğinizi ve bardağınızı buhar kaçmayacak şekilde kapatmanızı tavsiye eder Buharda bulunan uçucu yağlar, papatyanın aktif bileşenlerindendir
Adet Sancıları İçin:
Kara Alıç - Bu şifalı bitkinin, ağrıyı azaltan, aspirine benzer bir bileşimi vardır Fincan başına 2 çay kaşığı kurutulmuş kara alıç ekleyerek bir çay yapın 10 dakika kaynadıktan sonra soğutun, süzün ve günde en fazla üç çay fincanı için Eğer şiddetli ağrılar çekiyorsanız, adet döneminizin birkaç gün öncesinden bu çayı içmeye başlamanız önerilir
İdrar Yolları Enfeksiyonları İçin:
Maydanoz - Bu bitki mükemmel bir idrar söktürücüdür Çay yapmak için, birkaç dal ezilmiş taze maydanozun veya bir çay kaşığı kuru maydanozun üzerine, bir bardak kaynar su dökün 5-10 dakika demlenmesini bekleyin Daha sonra süzün ve için Enfeksiyon geçene kadar günde iki ya da üç kez bir bardak tüketin
Boğaz Ağrısı İçin:
Kuşburnu - Bu bitki C Vitamini yüklüdür ve çay olarak içildiğinde hızla kana karışır Alüminyum olmayan bir kaba iki çorba kaşığı kuşburnu koyun ve bir bardak su ekleyerek üzerini kapatın 20-30 dakika kaynatın Bir kahve filtresinden geçirip süzdürerek, taze sıkılmış limon suyu ekleyin ve balla tatlandırın
Adaçayı ve okaliptüs - Bu bitkiler karıştırılarak çayı yapıldığında, yanmayı engelleyici ve antibakteriyel özellikleri sayesinde, boğaz ağrısını hem yatıştırıcı hem de tedavi edici etki sağlarlar Yaklaşık 250 ml kaynar suya iki çay kaşığı adaçayı ve okaliptüs yaprağı atıp 20-30 dakika demlendirin Soğuduktan sonra, gün içinde ihtiyaç duyduğunuzda gargara yapın
Hafıza İçin:
Biberiye - Hafif konsantrasyon problemleri ve unutkanlık için biberiye yağı koklayabilirsiniz Bir mendile birkaç damla biberiye yağı damlatıp koklayın Cebinizde veya çantanızda taşıyıp, ara sıra koklayın Bu bitkinin hafızayı ve konsantrasyonu iyileştirici ve geliştirici özelliği yüzyıllar öncesinden biliniyor
Soğuk Algınlığı İçin:
Zencefil - Zencefil çayının içindeki virüs öldürücü maddeler enfeksiyonu önler, ağrıyı ve ateşi düşürür, öksürüğü bastırır Hafif sakinleştirici özelliğiyle dinlenmenizi sağlar Zencefil çayı yapmak için, 25 cm uzunluğundaki taze zencefil kökünü dilimleyin Alüminyum olmayan bir kaba koyup iki bardak su ekleyin Kabın ağzını sıkıca kapatıp 20 dakika kaynatın İçine yarım limon suyu sıkıp, balla tatlandırın
Yanıklar İçin :
Aynısafa Çiçeği ve Eşekkulağı - Küçük yanıklar iyileşmeye başladıklarında, aynısafa çiçeği ve eşekkulağı ile yapılmış bir merhem deride daha az iz kalmasını sağlayacaktır Her iki şifalı bitki de derinin onarılmasında geleneksel olarak kullanılır
Bunun, sadece küçük yanık ve haşlanmalar için bir tedavi olduğunu, kızarıklık, şişkinlik, sızıntı gibi belirtileri olan enfeksiyonlu yanıklarda kullanılmaması gerektiğini unutmayın Eşekkulağı deri hücre yenilenmesini o kadar hızlandırır ki, yanık yüzeyini iyileştirerek enfeksiyonlu bölgenin altta kalmasına neden olabilir
Pamukçuk İçin :
Greyfurt - Eğer ağzınızda pamukçuk varsa, greyfurt yemek bir işkence olabilir Buna karşılık, greyfurt özütü harikalar yaratır Bir aktarda bulabileceğiniz özütü, günde birkaç kez doğrudan pamukçuğun üzerine damlatın Veya, bir bardak suya 5 damla damlatıp, günde üç kez ağzınızı bu karışımla çalkalayın
Diş Ağrısı İçin :
Karanfil Yağı - Eğer dişiniz ağrıyorsa, yapmanız gereken şey bir dişçiye görünmektir Ama bu arada çektiğiniz rahatsızlığı en aza indirmek için, ağrıyan dişinizi bir damla karanfil yağı ile ovalayın
Kulak Ağrısı İçin:
Sarımsak - İyi bir bakteri savaşçısı olan sarımsak, aynı zamanda bağışıklık sistemine de yardımcı olur Ağrıyan kulağınızı doğrudan 3 damla sarımsak yağı damlatın Bunu günde üç veya dört kere, ağrı geçene kadar tekrarlayabilirsiniz Ancak, aklınızda bulunsun, eğer kulak zarınızın yırtık olduğunu biliyor veya şüpheleniyorsanız, kulağınız için şifalı bitkilerle hazırlanmış hiçbir şey kullanmamalısınız
Alerji İçin:
Göz Otu - Eğer alerjileriniz gözünüzün devamlı sulanmasına neden oluyorsa, göz otunu deneyin Bitki uzmanlarına göre, bu şifalı bitki gözün arkasındaki oküler zarları kuvvetlendirerek, göz sulanmasını önlüyor İhtiyacınız olduğunda, günde üç kere 1 ila 4 miligram göz otunu suda eritip için
Romatizma Ağrısı İçin:
Aksöğüt Kabuğu - Aksöğüt, aspirinin orijinal kaynağı olmakla birlikte, mideyi o kadar rahatsız etmez Bir fincan aksöğüt kabuğu çayı, ağrılı bir eklemi rahatlatmakta mucizeler yaratabilir Çayı yapmak için, bir çay kaşığı aksöğüt kabuğunu kaynayan suya karıştırıp, üstü kapalı olarak 15 dakika bekletin Kabuklarını süzüp, günde üç kere, bir fincan için
Dulavratotu ve Karahindiba - Bitki uzmanları, karaciğer fonksiyonları uyarılıp safra akışı geliştirildiğinde, romatizma ağrılarının azaldığı görüşündeler Dulavratotu ve karahindiba, işte tam da bu işleri yapıyorlar Romatizma ağrısı yatıştırıcı bir çay yapmak için, birer çay kaşığı kurutulmuş dulavratotu kökü ve kurutulmuş karahindiba kökünü, 3 bardak suda 5 dakika boyunca kaynatın Bu çayı gün boyunca, bir gelişme fark edinceye kadar her gün için Ancak, tadı biraz acı gelebilir İçine biraz bal katabilirsiniz
Kasıkotu, romatizma ağrısına iyi gelen geleneksel bir ilaç olarak bilinir Ağrıyı ve yanma hissini azaltmada etkili olan harika bir bitkidir Ağrıyı dindirmek için ihtiyaç duyuldukça, günde üç kereye kadar, bir bardak suya 1-3 damla kasıkotu ruhu damlatılması tavsiye edilir
Astım İçin:
Meyan Kökü - Meyan içeriğinde, astım krizini hafifletebilen çeşitli bileşenler vardır Öksürük kesici bir meyan kökü çayı yapmak için, dilimlenmiş veya toz halde tepeleme bir çorba kaşığı dolusu meyan kökünü 10 dakika boyunca kaynatın Süzüp, sıcak olarak için Zaman kazanmak için 3 fincanlık kaynatıp daha sonra ısıtarak içebilirsiniz
Uyarı: Meyan kökünü, özellikle yüksek tansiyonu olanların uzun süreli kullanması önerilmez Uzun süreli kullanımlarda tansiyonu yükselttiği bilinmektedir
Sırt Ağrısı İçin:
Öküzgözü - Dağ papatyası olarak da bilinen öküzgözünün, ağrı dindirici, antiseptik ve yanma giderici özellikleri vardır Aktarda bulabileceğiniz öküzgözü yağını, ağrıyı gidermesi için sırtınıza sürebilirsiniz
Kesik ve Çizikler İçin:
Aynısafa Çiçeği - Kadife Çiçeği olarak da bilinen bu sarı-turuncu çiçekli güzel bitki, iyileşmeyi kolaylaştıran doğal bir antiseptiktir Çok derin olmayan, yüzeysel kesik ve çiziklerin tedavisinde, yarayı su ve sabunla temizledikden sonra, alkol-tabanlı olmayan aynısafa çiçeği özünden birkaç damlayı günde iki veya üç kez yaranın üzerine damlatın
Bitkinlik İçin:
Cinseng (ginseng) - Enerji veren bitkilerin yıldızı cinsengdir Bu Uzakdoğu bitkisinin Kore kökenli olanını da, Sibirya da yetişenini de denemeye değer Çayını yapmak için, bir fincan kaynar suya 1 çay kaşığı cinseng karıştırın Yaklaşık 5 dakika demlenmeye bırakıp, süzgeçten geçirin ve için Günde bir fincandan fazla içmeyin Olumlu etkilerini gözlemlemek için bir ay veya daha fazla cinseng çayı içmeniz gerekebilir
Düzensiz Regl İçin:
Tarçın - Tarçın kabuğu, aylık döngüyü düzenlemeye yardımcı olur Çayını yapıp içebilir, ya da bir parça kabuk çiğneyebilirsiniz Basit bir şekilde yemeklerinizin üzerine toz tarçın serpmek bile faydalı olur
Siğil İçin:
Kayın kabuğu - Dünyanın her yerinde, yüzyıllardır siğil tedavisinde kullanılan bir şifalı bitki Eğer taze kayın kabuğu bulabiliyorsanız, yaş olan iç kısmı aşağıya gelecek şekilde doğrudan siğilin üstüne yerleştirin Taze kabuk bulamazsanız, bir-iki çay kaşığı toz haline getirilmiş kayın kabuğunu bir fincan kaynar suda 10 dakika demlendirip için ya da siğilin üzerine sürün
Fesleğen - Bu bitki, siğillerin iyileşmesine yardımcı olan birçok anti-virüs bileşeni ihtiva eder Tek yapacağınız, ezilmiş yaprakları siğilin üzerine koyup bir bandajla sarmak Taze fesleğeni 5 ila 7 gün kullanabilirsiniz
Sedef Hastalığı İçin:
Keten tohumu yağı - Keten tohumu yağı, sedef hastalığı da dahil bazı deri rahatsızlıklarının tedavisinde yardımcı olarak kullanılır Yiyeceklere veya içeceklere günde bir çorba kaşığı ekleyin
Böcek Isırığı Ve Sokması İçin:
Nane - Hızlı bir şekilde rahatlamak için, böcek tarafından ısırılan yerin tam merkezine bir damla nane ruhu damlatın Nane ruhu, lokal anestezik ve antiseptik özellikleri nedeniyle yıllardır geleneksel olarak kullanılmaktadır Kaşınmayı ve ağrıyı azaltır, ısırılan bölgeyi ferahlatır Uygulamadan sonra, gözünüze bulaşmaması için ellerinizi yıkayın
Meyan kökü şifa kaynağı
Türkiye'de dere ve nehir kenarlarında bulunan meyan kökünün, mide ülseri, hepatit veprostat kanseri başta olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde şifa kaynağı olduğu bildirildi
Meyan kökü şifa kaynağı
Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi ve Klinik Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı Prof Dr Ramazan Yiğitoğlu, meyan kökünün kaynatılarak ve suyu içilerek elde edilen ekstresinin çeşitli hastalıklara faydalı olduğunu söyledi Meyan kökünde, 'saponin, glisirizin, flamorait, kumarin, izoflavan' gibi günümüz tıbbında ilaç olarak kullanılan birçok yararlı madde bulunduğunu belirten Yiğitoğlu, "Bronşit, mide ülseri, soğuk algınlığı, öksürük, egzama, prostat kanseri, hepatit, artrit gibi iltihabi hastalıklar ve karın ağrılarında spazm çözücü gibi çok amaçlı kullanılmaktadır" dedi
Yiğitoğlu, bronşit hastalığında faydalı olduğu bilinen saponinlerin, bakteri öldürücü ve virüs enfeksiyonlarına karşı ilaç olarak kullanıldığını ifade ederek, "Kumarin, antitirombosit etkiyle pıhtılaşmayı önleyici olarak damar sertliğinde yararlı olmaktadır
2000 yılında ASCO Dergisi'nde yayımlanan birkaç makalede PC-SPES prostat kanserinde umut adıyla lanse edilen 8 bitkinin özünden oluşan ilaçtaki bileşenin biri de meyan köküdür Meyan kökü kullananlarda potasyum kaybı olacağından, günde en az 1 adet muz yada 5-10 adet kayısı gibi potasyumdan zengin olan gıdalar yenilmeli" dedi
"Beyin-damar, böbrek, karaciğer hastaları tüketmemeli"
Beyin-damar hastalığı, böbrek ve karaciğer rahatsızlıkları olan kişilerin, çeşitli yan etkiler görülebileceği için meyan kökünü tüketmemeleri gerektiğini kaydeden Yiğitoğlu, meyan kökü kapsülünün, iltihap önleyici etkisi olduğu için hepatit hastalığında ise günde düşük dozda (200 mg) kullanılmasının yararlı olduğunu söyledi
Yiğitoğlu, yüksek dozda ve 6 haftadan fazla meyan kökünün kullanılması durumunda toksik etkiler görülebileceği uyarısında bulunarak, 2-3 hafta kullanıma ara verilmesi gerektiğini belirtti
Meyan kökünün, yüksek tansiyon, kalp atım düzensizliği, sodyum tutulması, potasyum kaybı, erkeklerde cinsel istek kaybına yol açabileceğine dikkat çeken Yiğitoğlu, "Kalp ilacı Digoxin kullananlarda bu yan etkiler daha fazla görülebilir Tansiyon ve idrar söktürücü ilaçlarla da birlikte kullanılmamalıdır Kanın pıhtılaşmasını önleyen ilacını kullananlarda da meyan kökünün, pıhtılaşmayı önleyici etkiyi artırabileceği göz önünde bulundurulmalı" dedi
Yiğitoğlu, "Mide ve on iki parmak bağırsağı ülseri olan hastalar, günde 200-600 mgağızdan içilen kapsülleri 4-6 haftayı geçmemek şartı ile kullanmalı Kabızlık nedeniyle ilaç kullananlar, meyan kökünü kullanırken potasyum kaybına karşı muz ve kayısı gibi meyveleri tüketmeli" diye konuştu
Yiğitoğlu, meyan kökünün baş ve karın ağrısı, vücutta sıvı birikmesi (Şm) gibi yan etkiler de yapabileceğini dile getirdi Meyan kökünün, 100-520 miligramlık kapsül şeklinde ya da sıvı şeklinde özünün tüketilebileceğini belirten Yiğitoğlu, "Meyan kökü, çay ya dasakız şeklinde de kullanılabilir" dedi
Prof Dr Ramazan Yiğitoğlu, meyan kökü çayının yarım bardak kaynatılmış suya 2-4 gram meyan kökü atılarak, 5 dakika dinlendirildikten sonra içilebileceğini sözlerine ekledi
Kaynak: AA
Dünya Bülteni
Meyan kökü şifa kaynağı
Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi ve Klinik Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı Prof Dr Ramazan Yiğitoğlu, meyan kökünün kaynatılarak ve suyu içilerek elde edilen ekstresinin çeşitli hastalıklara faydalı olduğunu söyledi Meyan kökünde, 'saponin, glisirizin, flamorait, kumarin, izoflavan' gibi günümüz tıbbında ilaç olarak kullanılan birçok yararlı madde bulunduğunu belirten Yiğitoğlu, "Bronşit, mide ülseri, soğuk algınlığı, öksürük, egzama, prostat kanseri, hepatit, artrit gibi iltihabi hastalıklar ve karın ağrılarında spazm çözücü gibi çok amaçlı kullanılmaktadır" dedi
Yiğitoğlu, bronşit hastalığında faydalı olduğu bilinen saponinlerin, bakteri öldürücü ve virüs enfeksiyonlarına karşı ilaç olarak kullanıldığını ifade ederek, "Kumarin, antitirombosit etkiyle pıhtılaşmayı önleyici olarak damar sertliğinde yararlı olmaktadır
2000 yılında ASCO Dergisi'nde yayımlanan birkaç makalede PC-SPES prostat kanserinde umut adıyla lanse edilen 8 bitkinin özünden oluşan ilaçtaki bileşenin biri de meyan köküdür Meyan kökü kullananlarda potasyum kaybı olacağından, günde en az 1 adet muz yada 5-10 adet kayısı gibi potasyumdan zengin olan gıdalar yenilmeli" dedi
"Beyin-damar, böbrek, karaciğer hastaları tüketmemeli"
Beyin-damar hastalığı, böbrek ve karaciğer rahatsızlıkları olan kişilerin, çeşitli yan etkiler görülebileceği için meyan kökünü tüketmemeleri gerektiğini kaydeden Yiğitoğlu, meyan kökü kapsülünün, iltihap önleyici etkisi olduğu için hepatit hastalığında ise günde düşük dozda (200 mg) kullanılmasının yararlı olduğunu söyledi
Yiğitoğlu, yüksek dozda ve 6 haftadan fazla meyan kökünün kullanılması durumunda toksik etkiler görülebileceği uyarısında bulunarak, 2-3 hafta kullanıma ara verilmesi gerektiğini belirtti
Meyan kökünün, yüksek tansiyon, kalp atım düzensizliği, sodyum tutulması, potasyum kaybı, erkeklerde cinsel istek kaybına yol açabileceğine dikkat çeken Yiğitoğlu, "Kalp ilacı Digoxin kullananlarda bu yan etkiler daha fazla görülebilir Tansiyon ve idrar söktürücü ilaçlarla da birlikte kullanılmamalıdır Kanın pıhtılaşmasını önleyen ilacını kullananlarda da meyan kökünün, pıhtılaşmayı önleyici etkiyi artırabileceği göz önünde bulundurulmalı" dedi
Yiğitoğlu, "Mide ve on iki parmak bağırsağı ülseri olan hastalar, günde 200-600 mgağızdan içilen kapsülleri 4-6 haftayı geçmemek şartı ile kullanmalı Kabızlık nedeniyle ilaç kullananlar, meyan kökünü kullanırken potasyum kaybına karşı muz ve kayısı gibi meyveleri tüketmeli" diye konuştu
Yiğitoğlu, meyan kökünün baş ve karın ağrısı, vücutta sıvı birikmesi (Şm) gibi yan etkiler de yapabileceğini dile getirdi Meyan kökünün, 100-520 miligramlık kapsül şeklinde ya da sıvı şeklinde özünün tüketilebileceğini belirten Yiğitoğlu, "Meyan kökü, çay ya dasakız şeklinde de kullanılabilir" dedi
Prof Dr Ramazan Yiğitoğlu, meyan kökü çayının yarım bardak kaynatılmış suya 2-4 gram meyan kökü atılarak, 5 dakika dinlendirildikten sonra içilebileceğini sözlerine ekledi
Kaynak: AA
Dünya Bülteni
Elma
Yaratılış amaçları insanların ihtiyaçlarını karşılamak olan diğer bitkiler gibi, elma da, birçok hastalığımıza derman olmaktadır Özellikle de kış hastalıklarına karşı bir ilaç deposu konumundadır İçerisinde A ve C vitaminleri, uçan yağlar, organik asitler ve şeker bulunan elmanın, latince ismi pyrus malus tur Unutkanlık ve ateş yapması sebebiyle ekşi elmayı fazla yememekle beraber, normal tüketildiği zaman dertlerimizin ilacı oluyor Elmanın çürümesini önlemek için, zedelemeden, teker teker toplamak gerekiyor Elmayı uzun süre saklamayı düşünüyorsanız, arpa samanı içinde
saklayabilirsiniz Elma zihni açar, kanı temizler, vücudun direncini artırır, susuzluğu giderir, zayıflamaya yardımcı olur Komposto, reçel, marmelat ve şurup olarak da istifade edebiliriz
Kan yapıcıdır: Elma kürüne (günde bir öğün sadece tatlı elma yemek) devam etmek, güzel kan yaElma bolca yemeye devam edilir
Hamile gıdası: Tatlı elma yemek, hamilelerin mide bulantısını giderir Güzel kan yapar, doğumun kolay geçmesini temin eder, Anne karnındaki bebeği iyi derecede besler
Güzel uyku verici: Gece yatmadan evvel elma yemek tatlı uyku verir Elmayı yedikten sonra dişleri mutlaka misvaklamak gerekir
Zayıflama kürü: Günlük bir öğün elma yemek, hazmı kolaylaştırır, şişmanlıktan kurtarır
Beyni açar: Elmayı bol miktarda yemek, beyni açar
Zararlı ifrazatları (toksinleri) atar: Elma kürüne devam etmek, vücuttaki zararlı tuzları atar
Cildi güzelleştirir: Gece yatarken iki elma yenirse, sabahleyin yüzünüzün daha canlı olduğunu görürsünüz Ayrıca elma suyu ile cilt sık aralıklarla temizlenmelidir
Sivilce ve egzama: Elma kürüne devam edilir
Serinletici, susuzluk giderici: Susadıkça, başta elma olmak üzere, hıyar, karpuz ve benzeri sulu gıdaları yemek faydalıdır
Hazmı kolaylaştırıcı: Kabuğunu soymadan yemek, hazmı kolaylaştırır
Böbrek çalıştırıcıdır: Elma yemek, böbreklerin düzenli çalışmasını temin eder
Bronşit, nezle ve anjin tedavisinde: Elmanın çekirdekleri biriktirilir, elma çekirdekleri ayva çekirdekleriyle beraber ezilip kaynatılır Süzülerek elde edilen suyu, sabahları balla tatlandırılarak gargara yapılır Bu sudan da içmeye devam edilir
Kalp ve damar açıcı: Elmanın yeni çıkan filizleri, oğul otuyla beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak soğuk içilmeye devam edilir
Bağırsak kurtlarına: Elma çekirdeği, kabak çekirdeğiyle beraber ezilip kaynatılır Elde edilen su süzülerek sabahları bir su bardağı içilir Arkasından 12 saat birşey yenmez Bu uygulamaya bir hafta devam edilir
Uçuk ve ağız içi iltihapları: Aç karnına elma yenmeye devam edilir
Mide ülseri: Elma yenmeye devam edilir
Zehirlenmelerde: Elmanın yaprakları kaynatılarak balla tatlandırılır ve içilmeye devam edilir
Sarılık: Elma kürüne devam edilir
Karaciğeri güçlendirici: Elma kürüne devam edilir
Halsizlik: Elma şurubu hazırlanır ve içmeye devam edilir
Kansızlık: Elma şurubuna devam edilir
Çıbanlar: Elma pişirilip, elde edilen lapası çıban üzerine sarılır
Göz kuvvetlendirici: İçinde A vitamini bulunduğndan bolca yenmesi, gözleri kuvvetlendirir
saklayabilirsiniz Elma zihni açar, kanı temizler, vücudun direncini artırır, susuzluğu giderir, zayıflamaya yardımcı olur Komposto, reçel, marmelat ve şurup olarak da istifade edebiliriz
Kan yapıcıdır: Elma kürüne (günde bir öğün sadece tatlı elma yemek) devam etmek, güzel kan yaElma bolca yemeye devam edilir
Hamile gıdası: Tatlı elma yemek, hamilelerin mide bulantısını giderir Güzel kan yapar, doğumun kolay geçmesini temin eder, Anne karnındaki bebeği iyi derecede besler
Güzel uyku verici: Gece yatmadan evvel elma yemek tatlı uyku verir Elmayı yedikten sonra dişleri mutlaka misvaklamak gerekir
Zayıflama kürü: Günlük bir öğün elma yemek, hazmı kolaylaştırır, şişmanlıktan kurtarır
Beyni açar: Elmayı bol miktarda yemek, beyni açar
Zararlı ifrazatları (toksinleri) atar: Elma kürüne devam etmek, vücuttaki zararlı tuzları atar
Cildi güzelleştirir: Gece yatarken iki elma yenirse, sabahleyin yüzünüzün daha canlı olduğunu görürsünüz Ayrıca elma suyu ile cilt sık aralıklarla temizlenmelidir
Sivilce ve egzama: Elma kürüne devam edilir
Serinletici, susuzluk giderici: Susadıkça, başta elma olmak üzere, hıyar, karpuz ve benzeri sulu gıdaları yemek faydalıdır
Hazmı kolaylaştırıcı: Kabuğunu soymadan yemek, hazmı kolaylaştırır
Böbrek çalıştırıcıdır: Elma yemek, böbreklerin düzenli çalışmasını temin eder
Bronşit, nezle ve anjin tedavisinde: Elmanın çekirdekleri biriktirilir, elma çekirdekleri ayva çekirdekleriyle beraber ezilip kaynatılır Süzülerek elde edilen suyu, sabahları balla tatlandırılarak gargara yapılır Bu sudan da içmeye devam edilir
Kalp ve damar açıcı: Elmanın yeni çıkan filizleri, oğul otuyla beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak soğuk içilmeye devam edilir
Bağırsak kurtlarına: Elma çekirdeği, kabak çekirdeğiyle beraber ezilip kaynatılır Elde edilen su süzülerek sabahları bir su bardağı içilir Arkasından 12 saat birşey yenmez Bu uygulamaya bir hafta devam edilir
Uçuk ve ağız içi iltihapları: Aç karnına elma yenmeye devam edilir
Mide ülseri: Elma yenmeye devam edilir
Zehirlenmelerde: Elmanın yaprakları kaynatılarak balla tatlandırılır ve içilmeye devam edilir
Sarılık: Elma kürüne devam edilir
Karaciğeri güçlendirici: Elma kürüne devam edilir
Halsizlik: Elma şurubu hazırlanır ve içmeye devam edilir
Kansızlık: Elma şurubuna devam edilir
Çıbanlar: Elma pişirilip, elde edilen lapası çıban üzerine sarılır
Göz kuvvetlendirici: İçinde A vitamini bulunduğndan bolca yenmesi, gözleri kuvvetlendirir
Salatalığın yararları
Salatalığın kanı temizlediğini, karaciğeri ve böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktürdüğünü ifade eden uzmanlar, idrarla birlikte vücuttaki üre asidi ve ürat tuzlarını eritip dışarı attığını bildiriyor
Salatalığın yararları
Salatalığın, içeriğindeki bol kükürdü ile kanı temizlediğini,
Ciltteki ter bezlerini çalıştırdığını belirten uzmanlar, bol vitamin ve madeni madde verdiğini, böylece cildin taze ve pürüzsüz olmasına yardım ettiğini vurguluyor
Salatalığın kendisi veya suyunun, cildi bir tonik kadar temizlediğini söyleyen uzmanlar, et yemeklerinin verdiği susuzluğu kestiğini kaydediyor
Salatalığın, sıcak bir havada iç ısısının dış ısıdan 20 derece daha düşük olduğu ve bu sebeple serinletici olarak yendiği bildiriliyor
Salatalığın yararları
Salatalığın, içeriğindeki bol kükürdü ile kanı temizlediğini,
Ciltteki ter bezlerini çalıştırdığını belirten uzmanlar, bol vitamin ve madeni madde verdiğini, böylece cildin taze ve pürüzsüz olmasına yardım ettiğini vurguluyor
Salatalığın kendisi veya suyunun, cildi bir tonik kadar temizlediğini söyleyen uzmanlar, et yemeklerinin verdiği susuzluğu kestiğini kaydediyor
Salatalığın, sıcak bir havada iç ısısının dış ısıdan 20 derece daha düşük olduğu ve bu sebeple serinletici olarak yendiği bildiriliyor
Yeşil çay kalbi koruyor
VKV Amerikan Hastanesi'nden Diyetisyen Tuğçe Aytulu Ersin, kalp sağlığı için doymuş yağ tüketimi ile kolesterol içeren besinleri azaltmak gerektiğini belirterek, "Kalbinizi yeşil çay içerek koruyun" dedi
Yeşil çay kalbi koruyor
Doymuş yağ ve kolesterol oranı yüksek besin tüketimi, kan kolesterol düzeyinin yükselmesi için önemli bir nedendir Bu gerçek göz önünde bulundurularak tüketilen besinleri, doymuş yağ ve kolesterol oranı düşük besinlerle değiştirmek gerekiyor
Bu durumda, yüksek miktarda katı yağ içeren besinler yerine az yağlı et, balık ve süt ürünleri tercih edilmelidir Günlük yağ tüketimi; zeytinyağı (veya fındık yağı) ile mısır özü yağlarının (veya soya yağı) karışımı ya da zeytinyağı ile birlikte kanola yağının tüketimi şeklinde kullanılabilir
Ayrıca günlük beslenmede posa miktarını artırmak gerekmektedir Bunun için beyaz ekmek yerine kepekli veya tam buğday ekmek yemek; haftada 2-3 kez kuru baklagil tüketmek; meyve, sebze ve salata tüketimini artırmak yeterli olacaktır Ayrıca kabuklu yenilebilen meyveler, kabuklu olarak tüketilmelidir
Ayrıca vücut ağırlığının normal sınırlar içinde olmasının da kalp sağlığı açısından önemli bir faktör olduğunu, obezitenin kalp hastalıklarına yakalanmada önemli bir risk oluşturduğunu belirtmek gerekir
Bu nedenle beslenme alışkanlıkları gözden geçirilirken, besin tüketim miktarları ile alınan günlük enerjinin de dikkatlice düşünülmesi gerekiyor
Beyin, böbrek, dil gibi sakatatlar; kaymak, mayonez, krema, soslar, çikolata gibi yağlı besinler; et, sucuk, pastırma, sosis, tavuk ve hindi derisi gibi tam yağlı gıdalar; kızartma ve kavurmalar; alkollü içkiler; hazır meyve suyu, kola, gazoz gibi asitli içecekler; tereyağı, kuyrukyağı gibi hayvansal yağlar; margarin, tam yağlı süt, yoğurt ve peynirler ile içeriği bilinmeyen hazır gıdalar tüketilmekten kaçınılmalıdır Bu tip gıdalar tüketilmek isteniyorsa; hangi miktarda ve ne sıklıkta yenebileceği bir beslenme uzmanına danışılmalıdır
Ceviz kolesterolü düşürmez
Ceviz içerdiği yağ asitleri nedeniyle değerli bir besindir ancak yağ içeriğinin yüksek olması nedeniyle bol miktarda ceviz tüketmek, kan kolesterol değerini düşürmez Günlük ihtiyacın çok üzerinde yağ tüketilmiyorsa, günde 2-3 tam ceviz yenilebilir
Haftada 1 kez haşlanmış veya yağsız omlet tüketilebilir Dikkat edilmesi gereken, o hafta içinde başka besinlerin içerisinde yumurta olmamasıdır Tavuk ve balık da kırmızı et gibi hayvansal gıdalardandır Bu gruba dahil olan tüm gıdalar, belirli miktarda kolesterol içerir
Önemli olan bu besinlerin ne sıklıkta ve ne miktarda tüketildiğidir Bu besinlerin içerdiği farklı yağ asitlerinden yararlanabilmek için haftada 1 veya 2 kez diğer besinlerle çeşitlendirilerek yağsız olmak üzere kırmızı et yenilebilir
Kalp hastalıklarından korunmada anahtar gıdalar şunlar:
Fındık ve Ceviz: Akdeniz tipi beslenmenin önemli bileşenlerinden olan tekli doymamış yağ asitleri ile çinko, lif ve magnezyumun yanı sıra damarları koruyan E vitamini içerir Ceviz ayrıca kalbi koruyucu Omega-3 adlı yağ asitlerini de ihtiva eder
Domates: İçerdiği likopen etkisiyle güçlü bir antioksidan olup, kan damarlarını koruyucu etkiye sahiptir Domates suyu ve salçası da aynı bileşenleri içerir
Balık: Haftada 2 kez balık tüketilmesi, kalp hastalıklarından korunmada önemli bir silah olan Omega-3'ün alınması için yeterlidir Balıkta bulunan Omega-3, kan hücrelerinin birbirine yapışması ile pıhtılaşmayı engeller
Yeşil Çay: Kalp sağlığı için koruyucu bir içecektir İçerdiği antioksidan maddeler sayesinde, kolesterolün damarlarda birikmesini ve damarların tıkanmasını önler
Üzüm: Özellikle çekirdeğiyle birlikte tüketilen siyah üzüm, içerdiği kuvvetli antioksidanlar sayesinde, kalp hastalıklarından korunmada etkilidir Üzümü çekirdeği ile yiyemeyenler için konsantre edilmiş üzüm ekstreleri de bulunmaktadır
Soğan ve Sarımsak: Kan sulandırıcı etkisi vardır, kolesterolün damarlara zarar vermesini engelleyen bazı bileşenleri içerir
(İHA)
Yeşil çay kalbi koruyor
Doymuş yağ ve kolesterol oranı yüksek besin tüketimi, kan kolesterol düzeyinin yükselmesi için önemli bir nedendir Bu gerçek göz önünde bulundurularak tüketilen besinleri, doymuş yağ ve kolesterol oranı düşük besinlerle değiştirmek gerekiyor
Bu durumda, yüksek miktarda katı yağ içeren besinler yerine az yağlı et, balık ve süt ürünleri tercih edilmelidir Günlük yağ tüketimi; zeytinyağı (veya fındık yağı) ile mısır özü yağlarının (veya soya yağı) karışımı ya da zeytinyağı ile birlikte kanola yağının tüketimi şeklinde kullanılabilir
Ayrıca günlük beslenmede posa miktarını artırmak gerekmektedir Bunun için beyaz ekmek yerine kepekli veya tam buğday ekmek yemek; haftada 2-3 kez kuru baklagil tüketmek; meyve, sebze ve salata tüketimini artırmak yeterli olacaktır Ayrıca kabuklu yenilebilen meyveler, kabuklu olarak tüketilmelidir
Ayrıca vücut ağırlığının normal sınırlar içinde olmasının da kalp sağlığı açısından önemli bir faktör olduğunu, obezitenin kalp hastalıklarına yakalanmada önemli bir risk oluşturduğunu belirtmek gerekir
Bu nedenle beslenme alışkanlıkları gözden geçirilirken, besin tüketim miktarları ile alınan günlük enerjinin de dikkatlice düşünülmesi gerekiyor
Beyin, böbrek, dil gibi sakatatlar; kaymak, mayonez, krema, soslar, çikolata gibi yağlı besinler; et, sucuk, pastırma, sosis, tavuk ve hindi derisi gibi tam yağlı gıdalar; kızartma ve kavurmalar; alkollü içkiler; hazır meyve suyu, kola, gazoz gibi asitli içecekler; tereyağı, kuyrukyağı gibi hayvansal yağlar; margarin, tam yağlı süt, yoğurt ve peynirler ile içeriği bilinmeyen hazır gıdalar tüketilmekten kaçınılmalıdır Bu tip gıdalar tüketilmek isteniyorsa; hangi miktarda ve ne sıklıkta yenebileceği bir beslenme uzmanına danışılmalıdır
Ceviz kolesterolü düşürmez
Ceviz içerdiği yağ asitleri nedeniyle değerli bir besindir ancak yağ içeriğinin yüksek olması nedeniyle bol miktarda ceviz tüketmek, kan kolesterol değerini düşürmez Günlük ihtiyacın çok üzerinde yağ tüketilmiyorsa, günde 2-3 tam ceviz yenilebilir
Haftada 1 kez haşlanmış veya yağsız omlet tüketilebilir Dikkat edilmesi gereken, o hafta içinde başka besinlerin içerisinde yumurta olmamasıdır Tavuk ve balık da kırmızı et gibi hayvansal gıdalardandır Bu gruba dahil olan tüm gıdalar, belirli miktarda kolesterol içerir
Önemli olan bu besinlerin ne sıklıkta ve ne miktarda tüketildiğidir Bu besinlerin içerdiği farklı yağ asitlerinden yararlanabilmek için haftada 1 veya 2 kez diğer besinlerle çeşitlendirilerek yağsız olmak üzere kırmızı et yenilebilir
Kalp hastalıklarından korunmada anahtar gıdalar şunlar:
Fındık ve Ceviz: Akdeniz tipi beslenmenin önemli bileşenlerinden olan tekli doymamış yağ asitleri ile çinko, lif ve magnezyumun yanı sıra damarları koruyan E vitamini içerir Ceviz ayrıca kalbi koruyucu Omega-3 adlı yağ asitlerini de ihtiva eder
Domates: İçerdiği likopen etkisiyle güçlü bir antioksidan olup, kan damarlarını koruyucu etkiye sahiptir Domates suyu ve salçası da aynı bileşenleri içerir
Balık: Haftada 2 kez balık tüketilmesi, kalp hastalıklarından korunmada önemli bir silah olan Omega-3'ün alınması için yeterlidir Balıkta bulunan Omega-3, kan hücrelerinin birbirine yapışması ile pıhtılaşmayı engeller
Yeşil Çay: Kalp sağlığı için koruyucu bir içecektir İçerdiği antioksidan maddeler sayesinde, kolesterolün damarlarda birikmesini ve damarların tıkanmasını önler
Üzüm: Özellikle çekirdeğiyle birlikte tüketilen siyah üzüm, içerdiği kuvvetli antioksidanlar sayesinde, kalp hastalıklarından korunmada etkilidir Üzümü çekirdeği ile yiyemeyenler için konsantre edilmiş üzüm ekstreleri de bulunmaktadır
Soğan ve Sarımsak: Kan sulandırıcı etkisi vardır, kolesterolün damarlara zarar vermesini engelleyen bazı bileşenleri içerir
(İHA)
Ayva'yı yermisiniz??????
Ayva manavlardaki yerini alırken, uzmanlar şu 7 rahatsızlık için öneriyor; Kalp, akciğer, boğaz, mida, göz, bağırsak ve ağız rahatsızlıkları
Ama sadece bunlar degil
ağız yaraları ve kokusunu önlemede birebir, ishale derman, cildi gençleştiriyor ve dudak çatlamalarına çare oluyor
Ayva, protein, şeker, organik asit, A, B2 ve C vitamini ve demir, bakır, potasyum gibi mineraller açısından çok zengin Tohumları ise yağ ve protein içermekte
İŞTE AYVANIN FAYDALARI
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof Dr Faruk Yorulmaz ayvanın faydalarını şöyle sıraladı;
Ayva, çocuklarda sağlığı korur, büyüme ve gelişmeyi hızlandırır
Birçok hastalığa şifa olan ayva, kalp, akciğer, boğaz, mide, göz, bağırsak ve ağız rahatsızlıklarının tedavisinde faydalı
Her yaşta sinir sistemini güçlendirir
Mide ve bağırsakları zararlı mikroplardan koruyarak hazımsızlık gibi sorunları önler
Cildi ve tırnakları zinde, parlak ve daha sağlıklı hale getirir
Grip ve nezle de iyileşmeyi hızlandırır
Ayva ya da ayva suyu ishalin geçmesi için de çok faydalı Meyvesi veya meyvesinden hazırlanan şurup ve komposto ishale iyi gelmekte
Vücudun gücünü artırarak, zinde tutmaya yardımcı olarak yorgunluk ve bitkinlikten korur
Ağız kokusunu önler
İçerdiği vitamin ve minarelerle kalp ve damar hastalıklarından koruduğu, varisi önlediği ve varis tedavisine yardımcı olur
Kandaki kötü kolesterolü düşürerek damar sertliğinden korur
Ayva hoşafı ağızdaki yaraların iyileşmesini hızlandırır
Tereyağında pişirilen ayva, balgamı söker, kronik öksürüğe, solunum sistemi hastalıklarına ve bronşite iyi gelir'
Ayva çiçeği kaynatılıp içildiğinde annelerin sütünü artırır, kalbi güçlendirir ve baş ağrısına iyi gelir
Ayva kabuklarının kaynatılıp içilmesi, idrar yolu iltihaplarında iyileşmeyi hızlandırır
Ağızdaki yaralar, boğazdaki şişlik ve ağrı için ayvanın kendisi ya da yapraklarının kaynatılıp suyu ile gargara yapılması mucize etkiler yapıyor
Dudak çatlamalarını önlemek ya da iyileştirmek içinde ayva çekirdeklerinin kaynatılıp dudakların bu suyla yıkanması öneriliyor
Ayva yaprakları çay gibi demlenip içildiğinde sakinleştiriyor ve uykusuzluğa iyi geliyor
Şeker içeriğinin düşük olması nedeniyle şeker hastaları tarafından da rahatlıkla tüketilebiliyor
bronsit ve sifali bitkiler
Bronşit ve Şifalı Bitkiler
bronsit ve sifali bitkiler Belirtiler: Bakteri ve virüs veya tahriş edici buhar, gaz veya tozlar nedeniyle, bronş mukozalarında görülen iltihaplanma Önce göğüste yanma, kuru ve ağrılı öksürük başlar Bu aşamada başlanılan tedavide kısa sürede başarılı olunabilir Eğer tedaviye başlanmamışsa, öksürük şiddetlenir ve vücut ısısında iniş çıkışlar görülür Birkaç gün sonra, öksürüğün şiddeti azalır ve bronşlarda biriken balgam sökülmeye başlar
Bedensel nedenler: Bronşit, genelde, bedenin savunma refkeksi sonucu oluşan hastalıklar grubuna girer Savunma sistemi, enfeksiyonu önlemek amacıyla, bronşların kan dolaşımını güçlendirince, bronş duvarı şişer ve soluk almak zorlaşır Bu durumda, ayrıca, bronş duvarında kirpiksi epitel hücreler de görev yapamadıkları için, hava ile solunan zararlılar doğruca akciğere ulaşabilir Böylece, normalde steril olan bronşlarda birden, iltihaplanmaya uygun bir ortam oluşur Bu ortam da balgam oluşmasına yol açar Bronşit genellikle grip ve soğuk algınlığı ile birlikte görülür
Ayrıca, ruhsal nedenlerden veya yanlış beslenmeden ötürü görevini tam yapamayan bağırsakların günahını da solunum yolları çeker Çünkü, bedeni zehirli maddelerden tam olarak arındıramayan bağırsakların görevinin bir bölümünü bronş mukozası üstlenir Böylece, bu önemli organın dayanıklılığı azalmış olur
Önlemler: Sigara içilmemeli, içilen ortamda bulunulmamalıdır Açık havada spor yapmak, solunun yollarının dayanıklılığını arttırır Akşamları, tuz katkılı sıcak ayak banyoları rahatlatır Bronşit, sıvı ihtiyacını arttırır Günde 2-3 litre, oda sıcaklığında bitki çayı ve 4:1 oranında meyve suyu katılmış su içilmelidir
Pratik çözümler: Öksürükotu, ıhlamur, atkuyruğu ve sinirliot eşit karışımı çayı, bal ile tatlandırılarak, günde 2-3 bardak içilir (bu bitkiler ayrı ayrı da kullanılabilir)Ayrıca, saatte 1 tatlı kaşığı pelinotu çayı, tatlandırılmadan alınabilir
Öncelikle çocuklar ve de yetişkinler, bal ile tatlandırılmış ıhlamur çayı ve aspirin alarak, yatakta terlemelidirler Ihlamur ve aspirin birlikte alındığında, hafif antibiyotik etki yaTerleme, bedendeki zehirli maddelerin dışlanmasında yardımcı olacaktır
Papatya, kekik ve adaçayı buharı ile yapılan buğu solunumu, ağrıyı azaltır ve hastalık başlangıcındaki öksürüğü dindirir 1 litre kadar su kaynama derecesine kadar ısıtılır, 2-3 yemek kaşığı bitki eklenir ve 10 dakika kadar demlendirilir Süre sonunda yeniden kaynama derecesine kadar ısıtılır Çay kabı ve baş büyük bir havluyla örtülür, gözler kapatılır, buhar ağızdan ve burundan yavaş yavaş, 10 dakika süreyle solunur Açık havaya çıkmak için en az bir saat kadar beklemek gerekir Aksi halde, soğuk hava bronşlara şok etkisi yapabilir Aynı reçete, 3-4 yemek kaşığı hafifçe ezilmiş rezene ile de uygulanabilir
bronsit ve sifali bitkiler Belirtiler: Bakteri ve virüs veya tahriş edici buhar, gaz veya tozlar nedeniyle, bronş mukozalarında görülen iltihaplanma Önce göğüste yanma, kuru ve ağrılı öksürük başlar Bu aşamada başlanılan tedavide kısa sürede başarılı olunabilir Eğer tedaviye başlanmamışsa, öksürük şiddetlenir ve vücut ısısında iniş çıkışlar görülür Birkaç gün sonra, öksürüğün şiddeti azalır ve bronşlarda biriken balgam sökülmeye başlar
Bedensel nedenler: Bronşit, genelde, bedenin savunma refkeksi sonucu oluşan hastalıklar grubuna girer Savunma sistemi, enfeksiyonu önlemek amacıyla, bronşların kan dolaşımını güçlendirince, bronş duvarı şişer ve soluk almak zorlaşır Bu durumda, ayrıca, bronş duvarında kirpiksi epitel hücreler de görev yapamadıkları için, hava ile solunan zararlılar doğruca akciğere ulaşabilir Böylece, normalde steril olan bronşlarda birden, iltihaplanmaya uygun bir ortam oluşur Bu ortam da balgam oluşmasına yol açar Bronşit genellikle grip ve soğuk algınlığı ile birlikte görülür
Ayrıca, ruhsal nedenlerden veya yanlış beslenmeden ötürü görevini tam yapamayan bağırsakların günahını da solunum yolları çeker Çünkü, bedeni zehirli maddelerden tam olarak arındıramayan bağırsakların görevinin bir bölümünü bronş mukozası üstlenir Böylece, bu önemli organın dayanıklılığı azalmış olur
Önlemler: Sigara içilmemeli, içilen ortamda bulunulmamalıdır Açık havada spor yapmak, solunun yollarının dayanıklılığını arttırır Akşamları, tuz katkılı sıcak ayak banyoları rahatlatır Bronşit, sıvı ihtiyacını arttırır Günde 2-3 litre, oda sıcaklığında bitki çayı ve 4:1 oranında meyve suyu katılmış su içilmelidir
Pratik çözümler: Öksürükotu, ıhlamur, atkuyruğu ve sinirliot eşit karışımı çayı, bal ile tatlandırılarak, günde 2-3 bardak içilir (bu bitkiler ayrı ayrı da kullanılabilir)Ayrıca, saatte 1 tatlı kaşığı pelinotu çayı, tatlandırılmadan alınabilir
Öncelikle çocuklar ve de yetişkinler, bal ile tatlandırılmış ıhlamur çayı ve aspirin alarak, yatakta terlemelidirler Ihlamur ve aspirin birlikte alındığında, hafif antibiyotik etki yaTerleme, bedendeki zehirli maddelerin dışlanmasında yardımcı olacaktır
Papatya, kekik ve adaçayı buharı ile yapılan buğu solunumu, ağrıyı azaltır ve hastalık başlangıcındaki öksürüğü dindirir 1 litre kadar su kaynama derecesine kadar ısıtılır, 2-3 yemek kaşığı bitki eklenir ve 10 dakika kadar demlendirilir Süre sonunda yeniden kaynama derecesine kadar ısıtılır Çay kabı ve baş büyük bir havluyla örtülür, gözler kapatılır, buhar ağızdan ve burundan yavaş yavaş, 10 dakika süreyle solunur Açık havaya çıkmak için en az bir saat kadar beklemek gerekir Aksi halde, soğuk hava bronşlara şok etkisi yapabilir Aynı reçete, 3-4 yemek kaşığı hafifçe ezilmiş rezene ile de uygulanabilir
Alıç Yaprağı Ve Çiçeği
Alıç yaprağı ve çiçeği Alman resmi gazetesinde 19.07.1994 tarihinde (Heftnummer:133, ATC-code:c01EF) yayınlanarak modern bitkisel ilaç olarak kabul edilmiştir. Günümüzde modern tıbbi tedavinin vazgeçilemez bir parçası olarak kullanılmaya devam edilmektedir, Avrupa da hazır ilaç olarak da ( Craegium, Crataegutt, Crataegysat, Faros, Orthangin) bulunmaktadır. Alıç yaprağı ve çiçeği ESCOP ve WHO monografilerinde de yer almaktadır.
Diğer isimleri: Beyazdiken, Ekşi Muşmula, Edran, Geviş, Yemişen,
Geyikdikeni, Kuşyemişi.
Bitki: Anadolu ve Avrupa da yaygın bir ağaççıktır. Türlerine göre boyu 3-10
metre arasındadır. Meyveleri 1-2 cm çapında, türüne göre portakal,
kırmızı, kırmızı-siyah veya koyu kırmızı renklerdedir. Meyvelerinde 1-5
adet çekirdek bulunur. Çiçekleri beyaz veya pembe renklidir.
İlaç etkili(Ecza, drog) kısmı: Alıç ağacının (Crataegus laevigata DC, C.
Monogyna JE, C. Oxyacantha ve ilaç rehberinde yer alan diğer türler)
çiçeklenme dönemi başlangıcında 7 cm.ye kadar dal uçları yaprak ve
çiçekleriyle birlikte toplanıp gölgede kurutularak kullanılır (Tek başına
çiçeği veya yaprağı etkisizdir, yaprağı ve çiçeği birlikte kullanılırsa
etkilidir.).
Bileşiminde: Flavanoid (Flavonlar ve flavanoller) grubundan hyperosid,
vitexinrhamnosid, rutin, vitexin ile procyanid oligomerleri(n=z, n=8
kateşin ve epikateşin birimleri) bulunur.
Etkisi: Kalp ve damar sistemini koruyucu ve destekleyicidir. Kalbin daha iyi
beslenmesini sağlayarak kalp kaslarını güçlendirir. Kanın damarlarda daha
kolay akmasını sağlar. (Positiv inotrop, positiv dromotrop, negativ
bathmotrop etki gösterir.)
Kullanıldığı yerler: Ağır bedensel kalp yetmezliği (NYHA II. Devre), yaşlılık,
kalp zayıflığı ( Daralma-sıkışma hissi ve sıcak yaz aylarında sıkıntı vb.).
Kullanılmaması gereken haller: Yok.
İstenmeyen (Yan, zararlı) etkileri: Yok.
İlaçlarla uyumsuzluğu: Yok.
Kullanım miktarı: Destek ve koruyucu olarak öğütülmüş yaprak ve çiçek
karışımı günlük kullanım miktarı 2-5 gr. Hazır ilaç hekim kontrolünde
kullanılır.
Kullanım şekli: Çayı şöyle hazırlanır: 1 çay kaşığı öğütülmüş yaprak ve çiçek
karışımı 1 fincan (150 ml) kaynar suya konur, fincanın ağzı kapatılır,
arada bir karıştırılarak 20 dakika demlenir, süzülür ve içilir. Günde 3-5
defa 1 er fincan çayı taze hazırlanarak içilir.
Kullanım süresi: En az 6 hafta süreyle kullanılır, uzun süre kullanılmasında
sakınca yoktur.
Uyarı: 6 haftadan uzun süre kullanıldığı halde kalple ilgili şikayetler devam
ediyorsa veya bacaklarda su toplanmasıyla şişme oluyorsa hekime
başvurulmalıdır. Kalp civarından kollara, karnın üst kısmına ve boyuna
yayılan ağrı varsa veya nefes yetmezliği ve solunum zorluğunda hekim
tarafından nedeni acilen belirlenmelidir.
Kaynak: Dr. Ahmet Toptaş, Alman kanunlarına göre düzenlenip izin verilen
BİTKİLERLE MODER TEDAVİ, İstanbul 2009, ISBN: 978-9944-790-
31-4, Gonca Yayınevi (0212)5285076
Diğer isimleri: Beyazdiken, Ekşi Muşmula, Edran, Geviş, Yemişen,
Geyikdikeni, Kuşyemişi.
Bitki: Anadolu ve Avrupa da yaygın bir ağaççıktır. Türlerine göre boyu 3-10
metre arasındadır. Meyveleri 1-2 cm çapında, türüne göre portakal,
kırmızı, kırmızı-siyah veya koyu kırmızı renklerdedir. Meyvelerinde 1-5
adet çekirdek bulunur. Çiçekleri beyaz veya pembe renklidir.
İlaç etkili(Ecza, drog) kısmı: Alıç ağacının (Crataegus laevigata DC, C.
Monogyna JE, C. Oxyacantha ve ilaç rehberinde yer alan diğer türler)
çiçeklenme dönemi başlangıcında 7 cm.ye kadar dal uçları yaprak ve
çiçekleriyle birlikte toplanıp gölgede kurutularak kullanılır (Tek başına
çiçeği veya yaprağı etkisizdir, yaprağı ve çiçeği birlikte kullanılırsa
etkilidir.).
Bileşiminde: Flavanoid (Flavonlar ve flavanoller) grubundan hyperosid,
vitexinrhamnosid, rutin, vitexin ile procyanid oligomerleri(n=z, n=8
kateşin ve epikateşin birimleri) bulunur.
Etkisi: Kalp ve damar sistemini koruyucu ve destekleyicidir. Kalbin daha iyi
beslenmesini sağlayarak kalp kaslarını güçlendirir. Kanın damarlarda daha
kolay akmasını sağlar. (Positiv inotrop, positiv dromotrop, negativ
bathmotrop etki gösterir.)
Kullanıldığı yerler: Ağır bedensel kalp yetmezliği (NYHA II. Devre), yaşlılık,
kalp zayıflığı ( Daralma-sıkışma hissi ve sıcak yaz aylarında sıkıntı vb.).
Kullanılmaması gereken haller: Yok.
İstenmeyen (Yan, zararlı) etkileri: Yok.
İlaçlarla uyumsuzluğu: Yok.
Kullanım miktarı: Destek ve koruyucu olarak öğütülmüş yaprak ve çiçek
karışımı günlük kullanım miktarı 2-5 gr. Hazır ilaç hekim kontrolünde
kullanılır.
Kullanım şekli: Çayı şöyle hazırlanır: 1 çay kaşığı öğütülmüş yaprak ve çiçek
karışımı 1 fincan (150 ml) kaynar suya konur, fincanın ağzı kapatılır,
arada bir karıştırılarak 20 dakika demlenir, süzülür ve içilir. Günde 3-5
defa 1 er fincan çayı taze hazırlanarak içilir.
Kullanım süresi: En az 6 hafta süreyle kullanılır, uzun süre kullanılmasında
sakınca yoktur.
Uyarı: 6 haftadan uzun süre kullanıldığı halde kalple ilgili şikayetler devam
ediyorsa veya bacaklarda su toplanmasıyla şişme oluyorsa hekime
başvurulmalıdır. Kalp civarından kollara, karnın üst kısmına ve boyuna
yayılan ağrı varsa veya nefes yetmezliği ve solunum zorluğunda hekim
tarafından nedeni acilen belirlenmelidir.
Kaynak: Dr. Ahmet Toptaş, Alman kanunlarına göre düzenlenip izin verilen
BİTKİLERLE MODER TEDAVİ, İstanbul 2009, ISBN: 978-9944-790-
31-4, Gonca Yayınevi (0212)5285076
elma sirkesinin faydaları
Elma ve elma sirkesinin doğal güzellik ve sağlık kaynağı olduğunu biliyormuydunuz? Cilt bakımı, saç bakımı, sivilce, ciltteki lekeler, şişmanlık, varis tedavisi. Bütün bunlar için ihtiyacınız olan şey yalnızca elma. Özellikle elma sirkesi sağlıkla parlayan saçlar, lekesiz bir cilt ve ince, güzel bir vücuda kavuşmanı için önemli rol oynar.
Kepekli Saçlar İçin Elma SirkesiSaç bakımı ve saçınızdaki kepekler için saçlarınızı yıkadıktan sonra son durulama suyuna yani 1 litre suya 1 çay bardağı elma sirkesi koyun ve saçlarınızı bu su ile durulayın. Bu işlemi bir süre her saçınızı yıkadığınızda uygulayın. Saçlarınız kepekten arınacak ve parlaklaşacaktır.
Sivilceler İçin Elma Sirkesi1 çay bardağı elma sirkesine yarım çay bardağı su ekleyin ve bir parça pamuğu bu karışıma batırıp sivilce üzerine bir süre kompres yapın. Faydısı olduğunu göreceksiniz.
Cilt Lekeleri İçin Elma SirkesiBir kaba yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi koyup kaynatın. Daha sonra bu su ile yüzünüze buhar banyosu yapın. Ayrıca yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi ile yüzünüzü 3-4 günde bir silebilirsiniz. Cilt lekeleri için oldukça faydalı.
Kilolar İçin Elma SirkesiBir bardak suyun içine 1-2 tatlı kaşığı elma sirkesi koyun. İçine 1 tatlı kaşığı bal ekleyip sabahları düzenli olarak aç karnına için. Fazla kilolarınıza faydası olduğunu göreceksiniz.
Varisler İçin Elma SirkesiYumuşak bir havluyu elma sirkesinin içine batırıp sıkın ve havluyu bacaklarınızın varısli olan bölgesine sarın. Bacaklarınızı yüksek bir yere kaldırarak yaklaşık 45 dakika kadar dinlendirin. Bu işlemi mümkünse sabah akşam tekrarlayın.
Kepekli Saçlar İçin Elma SirkesiSaç bakımı ve saçınızdaki kepekler için saçlarınızı yıkadıktan sonra son durulama suyuna yani 1 litre suya 1 çay bardağı elma sirkesi koyun ve saçlarınızı bu su ile durulayın. Bu işlemi bir süre her saçınızı yıkadığınızda uygulayın. Saçlarınız kepekten arınacak ve parlaklaşacaktır.
Sivilceler İçin Elma Sirkesi1 çay bardağı elma sirkesine yarım çay bardağı su ekleyin ve bir parça pamuğu bu karışıma batırıp sivilce üzerine bir süre kompres yapın. Faydısı olduğunu göreceksiniz.
Cilt Lekeleri İçin Elma SirkesiBir kaba yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi koyup kaynatın. Daha sonra bu su ile yüzünüze buhar banyosu yapın. Ayrıca yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi ile yüzünüzü 3-4 günde bir silebilirsiniz. Cilt lekeleri için oldukça faydalı.
Kilolar İçin Elma SirkesiBir bardak suyun içine 1-2 tatlı kaşığı elma sirkesi koyun. İçine 1 tatlı kaşığı bal ekleyip sabahları düzenli olarak aç karnına için. Fazla kilolarınıza faydası olduğunu göreceksiniz.
Varisler İçin Elma SirkesiYumuşak bir havluyu elma sirkesinin içine batırıp sıkın ve havluyu bacaklarınızın varısli olan bölgesine sarın. Bacaklarınızı yüksek bir yere kaldırarak yaklaşık 45 dakika kadar dinlendirin. Bu işlemi mümkünse sabah akşam tekrarlayın.
Kronik hastalıklarda öncelik bitkilere
KRONİK HASTALIKLARDA ÖNCELİK BİTKİLERE
Avrupa da, Amerika da olduğu gibi ülkemizde de kronik hastalıklar hızla artmaktadır.
Kronik hastalıkların tedavisi uzun zaman almaktadır. Tedavide kimyasal-sentetik ilaçlar kullanıldığında, bu ilaçların zararlı yan etkilerinin çokluğu nedeniyle ilave olarak yeni hastalıklar oluşmakta, organ hasarları meydana gelebilmektedir. Bu açılardan tedavi anlamını yitirmekte, neredeyse modern işkenceye dönmektedir.
Bitkilerin tedavi alanının geniş olması, yan etkilerinin pratik olarak yok denebilecek kadar az olması, diğer ilaçlarla uyuşmazlığının nadiren ortaya çıkması ve kolay tahammül edilebilmesi nedenleriyle kronik hastalıkların tedavisinde bitkiler öncelik almaktadır. Burada bahsedilen bitkiler Kommission E monografileri ve ESCOP monografilerinde yer alan modern tıbbi tedavide kullanılan, bilimsel-klinik çalışmaları yapılmış, güvenilirliği kanıtlanmış olan bitkilerdir ve bu blogda yer almaktadırlar.
Bu uygulama 34 sene önce Almanya da başlamış, Avrupa Birliği kurulduktan sonra yaygınlaşmıştır. Ülkemizde modern tıbbi tedavide bitkilerin kullanılmasını düzenleyen kanun olmadığı için insanlarımız bu imkandan yoksun kalmaktadırlar ve gereksiz yere büyük sıkıntılar çekmektedirler.
Ülkemizde bitkilerin modern tıbbi tedavide kullanılmalarını düzenleyen BİTKİSEL İLAÇ KANUNU nun biran önce çıkarılması zorunlu görülmektedir.
Avrupa da, Amerika da olduğu gibi ülkemizde de kronik hastalıklar hızla artmaktadır.
Kronik hastalıkların tedavisi uzun zaman almaktadır. Tedavide kimyasal-sentetik ilaçlar kullanıldığında, bu ilaçların zararlı yan etkilerinin çokluğu nedeniyle ilave olarak yeni hastalıklar oluşmakta, organ hasarları meydana gelebilmektedir. Bu açılardan tedavi anlamını yitirmekte, neredeyse modern işkenceye dönmektedir.
Bitkilerin tedavi alanının geniş olması, yan etkilerinin pratik olarak yok denebilecek kadar az olması, diğer ilaçlarla uyuşmazlığının nadiren ortaya çıkması ve kolay tahammül edilebilmesi nedenleriyle kronik hastalıkların tedavisinde bitkiler öncelik almaktadır. Burada bahsedilen bitkiler Kommission E monografileri ve ESCOP monografilerinde yer alan modern tıbbi tedavide kullanılan, bilimsel-klinik çalışmaları yapılmış, güvenilirliği kanıtlanmış olan bitkilerdir ve bu blogda yer almaktadırlar.
Bu uygulama 34 sene önce Almanya da başlamış, Avrupa Birliği kurulduktan sonra yaygınlaşmıştır. Ülkemizde modern tıbbi tedavide bitkilerin kullanılmasını düzenleyen kanun olmadığı için insanlarımız bu imkandan yoksun kalmaktadırlar ve gereksiz yere büyük sıkıntılar çekmektedirler.
Ülkemizde bitkilerin modern tıbbi tedavide kullanılmalarını düzenleyen BİTKİSEL İLAÇ KANUNU nun biran önce çıkarılması zorunlu görülmektedir.
Yorgun bedenlere bitkilerle destek
BİTKİLERLE MODERN TEDAVİ
YORGUN BEDENLER
İçki, ilaç, sigara, besin zehirleri, çevreden gelen zehirli maddeler ve virüsler karaciğer hücrelerinin görevini tam yapamaz hale gelmesine neden olurlar. Karaciğer hastalıkları arasında vücudun yorgun düşmesi ve hazımsızlık sorunları da yer alır.
Bitkisel ilaçlar karaciğeri desteklemektedir (Hepatoprotektiv) istenmeyen ( Yan, zararlı) etkileri de yoktur, böylece karaciğer kendisini yenileyebilmektedir. Bitkisel ilaçlar kullanılmadan yapılan tedavilerde alınan sonuçlar yeterli olmamaktadır. Kimyasal-sentetik ilaçlar karaciğere ilave yük oluşturmaktadır.
Tedavi:
Gaz, dolgunluk hissi (şişkinlik) ve diğer hazımsızlık şikayetleriyle, vücudun zayıf düşmesinde devedikeni tohumu ve enginar yaprağı kullanılmaktadır.
Korunma tedaviden her zaman kolay, zahmetsiz ve ucuzdur. Bu nedenle sağlıklı kişilerin ve risk gruplarının korunma amaçlı olarak bu uygulamayı yapmaları önerilebilir.
Dahilen Kullanılan Bitkisel İlaçlar:
Devedikeni tohumu: Öğütülmüş 1 çay kaşığı tohum fincana konur, üzerine 150 ml kaynar su ilave edilir, 10-15 dakika demlenir, süzülerek içilir. Çayı taze hazırlanarak günde 3-4 defa içilebilir.
Karaciğer tedavisinde hazır ilaç kullanılması tavsiye edilmektedir.
Enginar yaprağı: İnce kıyılmış veya öğütülmüş 1 çay kaşığı yaprak fincana konur, üzerine 150 ml kaynar su ilave edilir, 10 dakika demlenir, süzülerek içilir. Yemeklerden 30 dakika önce tatlandırılmadan çayı içilebilir. çayı içilirken ağızda biraz tutularak acılığı hissedilmelidir.
Çayı soğuk hazırlanırsa daha acı ve daha etkili olur ve şöyle hazırlanabilir: Öğütülmüş 1 çay kaşığı yaprak 150 ml soğuk suda ara sıra karıştırılarak 2-3 saat bekletilir, süzülerek içilir.
Boldo yaprağı, karahindiba kökü ve otu, java zerdeçalı ve şahterotu çayları karaciğeri destekleyici olarak içilebilir.
Kaynak:
Alman Kanunlarına Göre
Düzenlenip İzin Verilen
BİTKİLERLE MODERN TEDAVİ
Pratik Uygulamalar
Dr. Ahmet Toptaş
Gonca Yayınevi, İstanbul 2009
YORGUN BEDENLER
İçki, ilaç, sigara, besin zehirleri, çevreden gelen zehirli maddeler ve virüsler karaciğer hücrelerinin görevini tam yapamaz hale gelmesine neden olurlar. Karaciğer hastalıkları arasında vücudun yorgun düşmesi ve hazımsızlık sorunları da yer alır.
Bitkisel ilaçlar karaciğeri desteklemektedir (Hepatoprotektiv) istenmeyen ( Yan, zararlı) etkileri de yoktur, böylece karaciğer kendisini yenileyebilmektedir. Bitkisel ilaçlar kullanılmadan yapılan tedavilerde alınan sonuçlar yeterli olmamaktadır. Kimyasal-sentetik ilaçlar karaciğere ilave yük oluşturmaktadır.
Tedavi:
Gaz, dolgunluk hissi (şişkinlik) ve diğer hazımsızlık şikayetleriyle, vücudun zayıf düşmesinde devedikeni tohumu ve enginar yaprağı kullanılmaktadır.
Korunma tedaviden her zaman kolay, zahmetsiz ve ucuzdur. Bu nedenle sağlıklı kişilerin ve risk gruplarının korunma amaçlı olarak bu uygulamayı yapmaları önerilebilir.
Dahilen Kullanılan Bitkisel İlaçlar:
Devedikeni tohumu: Öğütülmüş 1 çay kaşığı tohum fincana konur, üzerine 150 ml kaynar su ilave edilir, 10-15 dakika demlenir, süzülerek içilir. Çayı taze hazırlanarak günde 3-4 defa içilebilir.
Karaciğer tedavisinde hazır ilaç kullanılması tavsiye edilmektedir.
Enginar yaprağı: İnce kıyılmış veya öğütülmüş 1 çay kaşığı yaprak fincana konur, üzerine 150 ml kaynar su ilave edilir, 10 dakika demlenir, süzülerek içilir. Yemeklerden 30 dakika önce tatlandırılmadan çayı içilebilir. çayı içilirken ağızda biraz tutularak acılığı hissedilmelidir.
Çayı soğuk hazırlanırsa daha acı ve daha etkili olur ve şöyle hazırlanabilir: Öğütülmüş 1 çay kaşığı yaprak 150 ml soğuk suda ara sıra karıştırılarak 2-3 saat bekletilir, süzülerek içilir.
Boldo yaprağı, karahindiba kökü ve otu, java zerdeçalı ve şahterotu çayları karaciğeri destekleyici olarak içilebilir.
Kaynak:
Alman Kanunlarına Göre
Düzenlenip İzin Verilen
BİTKİLERLE MODERN TEDAVİ
Pratik Uygulamalar
Dr. Ahmet Toptaş
Gonca Yayınevi, İstanbul 2009
Ihlamur çiçeği
IHLAMUR
(Tilia cordata MİLLER ve/veya T. platyphyllos SCOPOLİ)
Alman resmi gazetesinde 01.09.1990 tarihinde yayınlanarak (Heftnummer:164, ATC-Code:R07AX) modern tıbbi tedavide kullanılmaya başlanmıştır.
Bitki: Kuzey Anadolu ve Avrupa da yetişir. 15-40 m boya erişebilen, kışın yaprağını döken, birkaç yüzyıl yaşayabilen bir ağaçtır. Çiçekleri sarımsı beyaz renkli ve hoş kokuludur. T. Platyphylloos türü Kuzey Anadolu dağlarında yetişir, yapraklarının alt yüzü mavimsi-yeşil renkli ve tüylüdür.
İlaç etkili kısmı: Kurutulmuş çiçekleri kullanılır.
Bileşiminde: Flavanoid, tanen ve yapışkan madde (polisakkarit) bulunur.
Etkisi: Terleticidir, kaygan tabakayı (mukoza) korur.
Kullanıldığı yerler: Üşütmeye bağlı hastalıklar ve bununla ilgili öksürüklerde kullanılır. Terletme ile ateşin düşmesine yardımcı olur.
Kullanılmaması gereken haller: Yok.
İstenmeyen Etkileri: Yok.
İlaçlarla uyumsuzluğu: Yok.
Kullanım miktarı: Günlük ortalama kullanım miktarı 2-4 gr çiçek.
Kullanım şekli:
Çayı şöyle hazırlanır: 1 çay kaşığı çiçek dövülür veya öğütülür, bir fincana konur, üzerine 150 ml kaynar su ilave edilip 10 dakika demlenir, süzülerek içilir. Özellikle öğleden sonra 1-2 fincan taze hazırlanarak mümkün olduğunca sıcak içilmelidir.
Kaynak:
Alman Kanunlarına Göre
Düzenlenip İzin Verilen
BİTKİLERLE MODERN TEDAVİ
Pratik Uygulamalar
Dr. Ahmet Toptaş
(Tilia cordata MİLLER ve/veya T. platyphyllos SCOPOLİ)
Alman resmi gazetesinde 01.09.1990 tarihinde yayınlanarak (Heftnummer:164, ATC-Code:R07AX) modern tıbbi tedavide kullanılmaya başlanmıştır.
Bitki: Kuzey Anadolu ve Avrupa da yetişir. 15-40 m boya erişebilen, kışın yaprağını döken, birkaç yüzyıl yaşayabilen bir ağaçtır. Çiçekleri sarımsı beyaz renkli ve hoş kokuludur. T. Platyphylloos türü Kuzey Anadolu dağlarında yetişir, yapraklarının alt yüzü mavimsi-yeşil renkli ve tüylüdür.
İlaç etkili kısmı: Kurutulmuş çiçekleri kullanılır.
Bileşiminde: Flavanoid, tanen ve yapışkan madde (polisakkarit) bulunur.
Etkisi: Terleticidir, kaygan tabakayı (mukoza) korur.
Kullanıldığı yerler: Üşütmeye bağlı hastalıklar ve bununla ilgili öksürüklerde kullanılır. Terletme ile ateşin düşmesine yardımcı olur.
Kullanılmaması gereken haller: Yok.
İstenmeyen Etkileri: Yok.
İlaçlarla uyumsuzluğu: Yok.
Kullanım miktarı: Günlük ortalama kullanım miktarı 2-4 gr çiçek.
Kullanım şekli:
Çayı şöyle hazırlanır: 1 çay kaşığı çiçek dövülür veya öğütülür, bir fincana konur, üzerine 150 ml kaynar su ilave edilip 10 dakika demlenir, süzülerek içilir. Özellikle öğleden sonra 1-2 fincan taze hazırlanarak mümkün olduğunca sıcak içilmelidir.
Kaynak:
Alman Kanunlarına Göre
Düzenlenip İzin Verilen
BİTKİLERLE MODERN TEDAVİ
Pratik Uygulamalar
Dr. Ahmet Toptaş
Böğürtlen yaprağı
BÖĞÜRTLEN
(Rubus fruticosus L.)
Alman resmi gazetesinde 01.02.1990 tarihinde yayınlanarak ( Heftnummer:2a, ATC-Code:A07XA) modern tıbbi tedavide kullanılmaya başlanmıştır.
Diğer isimleri: Avat, Diken çileği, Fiske, Gürüzüm, Karamama.
Bitki: Anadolu da yaygın bir bitkidir. Avrupa ve Kuzey Amerika da bulunur. 2 m ye kadar yüksekliği olan, çalı görünümünde, dikenli, çok yıllık bir bitkidir. Yapraklar 3-5 yaprakçıklıdır, yaprakçıklar oval şekilli olup ucu sivridir, kenarları basit veya çift dişlidir. Üst kısmı yeşil, alt kısmı tüylü veya tüysüz olabilir. Çiçekleri 5 parçalı beyaz, bazen pembedir. Meyve hamken yeşil, olgunlukta siyah-siyah viole renklidir. Haziran ayından temmuza kadar çiçek açar. Yaprakları mayıs-temmuz ayları arasında toplanır.
İlaç etkili kısmı: Çiçek açma döneminde toplanıp kurutulan, mayalanmış (fermentasyon) veya mayalanmamış yapraklardır. Bileşiminde tanen, organik asitler, flavonoid ve pentacyclische triterpen asitleri bulunur.
Etkisi: Dokuları sıkılaştırarak su kaybını önler ve mikropların üremesine engel olur.
Kullanıldığı yerler: Basit isal rahatsızlığında ve ağız ve boğazdaki hafif iltihaplanmalarda kullanılır.
Kullanılmaması gereken haller: Yok.
İstenmeyen Etkileri: Yok
İlaçlarla uyumsuzluğu: Yok
Kullanım miktarı: Günlük ortalama kullanım miktarı 4,5 gr kurutulmuş yapraktır.
Kullanım şekli: Çayı şöyle hazırlanır: 2 çay kaşığı kıyılmış kuru yaprak bir fincana konur. Üzerine 150 ml kaynar su ilave edilir. Fincanın ağzı kapalı olarak 10 dakika demlenir, süzülür ve içilir. Günde 2-3 defa taze hazırlanan çay yemek aralarında içilebilir.
Aynı şekilde hazırlanan çayla gargara yapılabilir. Gargara günde sık sık tekrarlanır.
Kullanım süresi: İsal halinde günde 1,5-2 litre su içilmelidir. İsal 3-4 günde geçmiyorsa hekime başvurulmalıdır.
Kaynak:
Alman Kanunlarına Göre
Düzenlenip İzin Verilen
BİTKİLERLE MODERN TEDAVİ
Pratik Uygulamalar
Dr. Ahmet Toptaş
(Rubus fruticosus L.)
Alman resmi gazetesinde 01.02.1990 tarihinde yayınlanarak ( Heftnummer:2a, ATC-Code:A07XA) modern tıbbi tedavide kullanılmaya başlanmıştır.
Diğer isimleri: Avat, Diken çileği, Fiske, Gürüzüm, Karamama.
Bitki: Anadolu da yaygın bir bitkidir. Avrupa ve Kuzey Amerika da bulunur. 2 m ye kadar yüksekliği olan, çalı görünümünde, dikenli, çok yıllık bir bitkidir. Yapraklar 3-5 yaprakçıklıdır, yaprakçıklar oval şekilli olup ucu sivridir, kenarları basit veya çift dişlidir. Üst kısmı yeşil, alt kısmı tüylü veya tüysüz olabilir. Çiçekleri 5 parçalı beyaz, bazen pembedir. Meyve hamken yeşil, olgunlukta siyah-siyah viole renklidir. Haziran ayından temmuza kadar çiçek açar. Yaprakları mayıs-temmuz ayları arasında toplanır.
İlaç etkili kısmı: Çiçek açma döneminde toplanıp kurutulan, mayalanmış (fermentasyon) veya mayalanmamış yapraklardır. Bileşiminde tanen, organik asitler, flavonoid ve pentacyclische triterpen asitleri bulunur.
Etkisi: Dokuları sıkılaştırarak su kaybını önler ve mikropların üremesine engel olur.
Kullanıldığı yerler: Basit isal rahatsızlığında ve ağız ve boğazdaki hafif iltihaplanmalarda kullanılır.
Kullanılmaması gereken haller: Yok.
İstenmeyen Etkileri: Yok
İlaçlarla uyumsuzluğu: Yok
Kullanım miktarı: Günlük ortalama kullanım miktarı 4,5 gr kurutulmuş yapraktır.
Kullanım şekli: Çayı şöyle hazırlanır: 2 çay kaşığı kıyılmış kuru yaprak bir fincana konur. Üzerine 150 ml kaynar su ilave edilir. Fincanın ağzı kapalı olarak 10 dakika demlenir, süzülür ve içilir. Günde 2-3 defa taze hazırlanan çay yemek aralarında içilebilir.
Aynı şekilde hazırlanan çayla gargara yapılabilir. Gargara günde sık sık tekrarlanır.
Kullanım süresi: İsal halinde günde 1,5-2 litre su içilmelidir. İsal 3-4 günde geçmiyorsa hekime başvurulmalıdır.
Kaynak:
Alman Kanunlarına Göre
Düzenlenip İzin Verilen
BİTKİLERLE MODERN TEDAVİ
Pratik Uygulamalar
Dr. Ahmet Toptaş
Griple Savaşan 5 Meyve
Eğer günlük gereken 5 meyve ve sebzeyi yemiyorsanız işte size yeni nedenler.
Meyveler kışın maruz kaldığımız grip mikroplarıyla savaşır. Vitaminler bağışıklık seviyenizi yüksek tutar ve sizi gripten ve nezleden korur. diyor Amy Howell. Meyveler aynı zamanda kalp hastalıklarını ve kanser riskini azaltır.
Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için aşağıdaki 5 meyveyi deneyin.
Elmalar
Beslenmenizdeki en popüler antioksidan kaynağı elmalardır. Bir elma 1,500 mg'lık C vitamini ile doludur. Elmalar flavonoid içerir ve bunlar da sizi hastalıklardan ve kanserden korur.
Papaya
Papayalar gribi sisteminizden atmanıza yardımcı olur. Beta-carotene, papayalardaki C ve E vitamini sisteminizdeki iltihabı ve astım etkilerini azaltır.
Kızılcık
Kızılcık (yaban mersini) sık tüketilen meyve ve sebzelerden daha çok antioksidana sahiptir. 1 porsiyonu 5 porsiyon brokoliye eşittir. Kızılcıklar doğal probiyotiklerdir, sindirim sisteminizdeki iyi bakteri seviyesini arttırır ve sizi besin zehirlenmesinden korur.
Greyfurt
Greyfurt C vitaminiyle dolu olmasının haricinde limonoid adlı bir bileşime sahiptir. Bu bileşim kolestrolü düşürebilir. Kırmızı çeşitleri ise kanserle savaşan likopen kaynağıdır.
Muz
B6 vitamini için en yüksek kaynak olan muzlar aynı zamanda yorgunluğa, depresyona, strese ve uykusuzluğa yardımcı olur. Muzlar yüksek magnezyuma sahiptir bu da kemiklerin güçlü kalmasına yardımcı olur. İçerdiği potasyum ise sizi kalp hastalığından ve yüksek tansiyondan korumaya yardımcı olur.
Meyveler kışın maruz kaldığımız grip mikroplarıyla savaşır. Vitaminler bağışıklık seviyenizi yüksek tutar ve sizi gripten ve nezleden korur. diyor Amy Howell. Meyveler aynı zamanda kalp hastalıklarını ve kanser riskini azaltır.
Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için aşağıdaki 5 meyveyi deneyin.
Elmalar
Beslenmenizdeki en popüler antioksidan kaynağı elmalardır. Bir elma 1,500 mg'lık C vitamini ile doludur. Elmalar flavonoid içerir ve bunlar da sizi hastalıklardan ve kanserden korur.
Papaya
Papayalar gribi sisteminizden atmanıza yardımcı olur. Beta-carotene, papayalardaki C ve E vitamini sisteminizdeki iltihabı ve astım etkilerini azaltır.
Kızılcık
Kızılcık (yaban mersini) sık tüketilen meyve ve sebzelerden daha çok antioksidana sahiptir. 1 porsiyonu 5 porsiyon brokoliye eşittir. Kızılcıklar doğal probiyotiklerdir, sindirim sisteminizdeki iyi bakteri seviyesini arttırır ve sizi besin zehirlenmesinden korur.
Greyfurt
Greyfurt C vitaminiyle dolu olmasının haricinde limonoid adlı bir bileşime sahiptir. Bu bileşim kolestrolü düşürebilir. Kırmızı çeşitleri ise kanserle savaşan likopen kaynağıdır.
Muz
B6 vitamini için en yüksek kaynak olan muzlar aynı zamanda yorgunluğa, depresyona, strese ve uykusuzluğa yardımcı olur. Muzlar yüksek magnezyuma sahiptir bu da kemiklerin güçlü kalmasına yardımcı olur. İçerdiği potasyum ise sizi kalp hastalığından ve yüksek tansiyondan korumaya yardımcı olur.
şifalı bitkiler A-H
Acıağaç : İştah açar, hazmı kolaylaştırır. Ateşi düşürür. Tükürük ifrazatını arttırır. Mide, bağırsak, karaciğer ve böbreklerin çalışmasını düzenler. Böbrek sancılarını keser, taşların düşürülmesine yardımcı olur. Bağırsak kurtlarını döker. Kanamaları durdurur. Haşarat kaçırıcı olarak da kullanılır. Fazla kullanılacak olursa; baş dönmesi, mide bulantısı ve kusma yapar.
Adaçayı : Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik verir. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir.
Adamotu : Zehirli bir bitkidir. Ağrı kesici, yatıştırıcı, cinsel gücü arttırıcı etkileri vardır. Rast gele kullanıldığında zararlı olur.
Ahlat (Yabanarmudu ) : Meyveleri ishal keser. Zehirli hayvan sokmalarinda, filizi ezilip yaraya sürülür.
Ahududu : Kanı temizler, vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Terletir ve idrar söktürür. Kabızlığı giderir. Vücuda dinçlik verir.
Alıç : Asabi çarpıntıları giderir. Sinir bozukluğunu geçirir. Yüksek tansiyonu düşürür. Aritmide kullanılır. Uykusuzluğu giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Damar sertliği ve göğüs nezlesinde faydalıdır.
Anason : Kullanilan kismi, meyvalari ve yapraklaridir. Meyveleri tamamen olgunlastiktan sonra toplanir ve gölgede kurutulur. Hazmi kolaylastirir. Istahsizligi giderir. Mide ve barsak gazlarini söktürür. Idrar artirir. Migren agrilarini keser. Astim, nefes darligi ve bronsitte görülen sikayetleri giderir.
Anason : Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı arttırır. Öte yandan kusmayı ve ishali keser.
Ardıç : Kozalaklari mavimsi siyah renklidir. Yenir ve idrar söktürücü özelliktedir.
Aslanağzı : Balgam söktürür. Bronşitte rahatlık verir
Asma : Yaprakları ile yapılan ilaçlar kanamayı durdurur. Vücuda kuvvet verir. Sarılığı keser. İshali durdurur.
Ayı üzümü : Kuvvet verir. İshali keser. İdrar yollarını temizler. İdrar söktürür. Ateşi düşürür. İdrar yollarındaki taşların düşmesine yardım eder. Prostat büyümesinden kaynaklanan şikayetleri giderir.
Ayrıkotu : Bitkinin etli kökleri çok eskiden beri üriner hastalıklarda kullanılan önemli bir halk ilacıdır. Kökler mesane ve böbrek iltihapları dahil, mesanedeki tas ve kumları düşürmek için kullanılan iyi bir idrar söktürücüdür.
Ayva : İshal ve dizanteriyi keser. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. İnce bağırsak iltihabını giderir. Kanı temizler. Çarpıntıyı dindirir.
Badem : Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Böbrek, mesane ve tenasül yollarındaki iltihapları giderir. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.
Badem : Aci bademin uçucu yagi, iyi bir koku ve tat giderici (balik yagina ilave edilir) ve hafif bir dezenfektandir. Badem tohumlari, badem surubu hazirlanmasinda kullanilir. Çocuklar için iyi bir müshildir. Kremlerin terkibine girer. Meyve kabugu halk arasinda bogaz agrilarina karsi kullanilmaktadir.
Bakla : İdrar yollarını temizler. Böbrek ağrılarını dindirir. Böbrek iltihaplarını giderir. Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.
Baldıran ( Ağuotu) : Nemli yerlerde yetişen, 1-2 metre boyunda zehirli bir bitkidir.Ev ilaçlarında kullanılmaz.Tıpta, özellikle dişçilik alanında kullanılır.Ağrı kesici, spazm giderici ve siyatik, tetanoz ile epilepsi hastalıklarinin tedavisinde kullanılır.
Bamya : Meyvesi beş bölmeli,tohumları yuvarlak ve yeşilimtrak gri renkte bir sebze. Faydalı bir sebzedir. Yaş veya kuru olarak sarf edilir. Konserveleri de yapılır. Meyveleri müsilajlıdır. Kabızlık tedavisi ve barsakların düzenli çalışması için faydalıdır.
Banotu : Yumuşak tüylü, otsu bir bitki. Gavur haşhaşı adıyla da bilinmektedir.Meyve çok tohumlu ve bir kapakla açılıp tohumlarını saçan bir kapsüldür.Altı türü vardır. (Siyah Banotu) ile (Mısır Banotu) tedavi sahasında kullanılır. Mısır Banotu Malatya civarında bulunmaktadır. Bilhassa alkaloit endüstrisi için önemlidir. Siyah Banotu hemen hemen bütün Anadolu ve Trakya da bulunur. Meyvaları çanak yapraklar tarafından sarılan, kapak ile açılan bir kapsüldür. Bu kapsül içinde gri esmer renkli, üzerinde küçük çukurcuklar bulunan çok miktarda tohum bulunur.Bitkinin kullanılan kısmı; yaprakları, kökü ve tohumlarıdır. Yapraklar, bitki çiçekli iken toplanır ve kurutulur. Tohumlar tamamen olgunlaştıktan sonra alınır, güneşte ya da 40-50 derecelik fırınlarda kurutulur. Kuvvetli bir uyuşturucu ve ağrı kesicidir. Bazi müshillerin tesir edebilmesini kolaylaştırır. Bilmeden kullanıldığında zehirlenmelere sebeb olan bir bitkidir.
Bezelye : Taze ve donmuş olarak kullanılabilen bezelye B1, C vitaminleri, protein, lif ve folik asit içerir. Sinir sisteminde sorunları olanlara tavsiye edilir.
Biberiye ( Kuşdili otu) : 1-2 m yüksekliğinde, kışın yapraklarını dökmeyen bir bitki.Kuşdili olarak da bilinir.Yapraklar ve çiçeklerinden uçucu yağ, tanen, acı maddeler, organik asitler ve glikozit elde edilir. Mide ve barsak uyarıcısı, idrar söktürücü ve safra artırıcı etkisi vardır. Uçucu yağ, uyarıcı olarak haricen kullanılır. Ayrıca hazımsızlığı giderir.
Çarpıntıları keser, migreni keser.İdrar ve adet söktürür.
Boru çiçeği ( çan çiçeği ) : Nefes darlığı , bronşit ve astımın sebep olduğu rahatsızlıkları giderir.
Böğürtlen : Dikenli ve çalı görünümünde bir bitki. Ekilmemis yerlerde, çit, yol ve hendek kenarlarında çok bulunur.Meyva birçok meyvanın oluşturduğu bileşik küre biçimindedir. Kullanılan kısımları yaprakları ve çiçek tomurcuklarıdır. Yapraklar çiçek açmadan toplanır, gölgede kurutulur. Yapraklarda tanen ve organik asitler ihtiva eder. Hafif kabız edici özelliği olmakla beraber; diş etleri, bademcik ve boğaz iltihaplarinda, ishal ve basurda kullanılmaktadır.
Brokoli : Kansere karşı bizi koruyan ve ömrümüzü uzatan müthiş bir sebze. Çok miktarda kalsiyum içerdiği için kemik erimesine birebir. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokoli, vitamin deposudur. Brokoli tutkunlarında ender olarak bağırsak ve akciğer kanseri görülür, kalp dolaşım hastalıklarına da pek fazla rastlanmaz. Kadınlarda göğüs kanserini önler. Göğüs kanserine ve spinabifida hastalığına karşı etkili. Brokoli bol miktarda, göğüs kanseri riskini azaltan 'indole' adlı bir madde içeriyor. İndole, göğüs kanserine neden olan östrojen bozukluklarını engelliyor. Ayrıca brokolinin diğer bir özelliği de, spinabifida hastalığını (doğuştan belkemiğinde son omurun kapanmamış olması) önlemesi.
Buğday : Lifli gıdalar sağlıklı bir beslenmenin temelidir. Buğdayın dış kabuklarından elde edilen kepek de, genellikle mısır gevreği türü yiyeceklerle tüketilir. Kepekli buğday unundan yapılan kurabiye vb. bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kabızlığı önler. Buğday tanesinin özü olağanüstü besleyicidir. Vücudun özümsediği kalsiyum, demir ve çinko burada depolanır. Besin değeri, potansiyel olarak yulaf ve mısırdan daha yüksek olan buğday, bağırsak ve rektum kanserini önleyici faktörler içerir. Ama, yulaf ve mısıra kıyasla sindirimi biraz daha zordur.
Ceviz : Yaprakları ve kabuklarıyla hazırlanan ilaçlar kanı temizler, kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hem besleyici, hem de tedavi edicidir. Saç ve elleri boyamakta da kullanılır. Bitki bilimcilere göre bol miktarda A, B1, B2, C, E ve K vitaminleri ile Chinon Juglon adlı aktif madde içeren cevizin hem içi, hem ağacının kabukları hem de yaprakları pek çok sağlık sorununa iyi geliyor. Her sabah kahvaltıda bir miktar ceviz içi yenmesinin zekayı geliştirdiğini belirten uzmanlar, yeşil ceviz meyvelerinin kabukları kaynatılarak içildiğinde erkeklerde cinsel gücü artırdığını belirtti. Vücudu besleyip güçlendiren cevizin yararlarından bazıları şöyle sıralanıyor: Nasırlar üzerine konulan ceviz yağı zamanla bunların yok olmasını sağlar. Taze dalların kabukları ve meyvelerinin kabukları ile karıştırılıp kaynatılarak elde edilen sıvı mideyi kuvvetlendirir. Ceviz yapraklarından yapılan çay iştah açar, mideyi kuvvetlendirir, boğaz hastalıklarına iyi gelir. Bir miktar ceviz yaprağı banyo suyuna karıştırılırsa cilt hastalıklarına iyi gelir. Ceviz yaprakları pişirilerek çıbanların üzerine sarılırsa iyileşmesini sağlar. Ceviz yağı yüz lekelerinin üzerine sürülüp masaj yapılırsa lekeler yok olur.
Civan Perçemi (Binbir yaprak otu, Kandil Çiçeği) : Bitkinin kullanılan kısmı, yapraklı ve çiçekli dallarıdır. Dallar ve çiçekler henüz tamamen açılmadan toplanır ve gölgede kurutulur. Bitkinin bu kısımları uçucu yağ, sabit yağ ve acı glikozit maddelerini ihtiva ederler. Kuvvet verici, uyarıcı, idrar ve gaz söktürücüdür. İçersindeki Sincolden dolayı antiseptik, balgam söktürücü ve midevidir. Yara iyi edici bir özelliği vardır. Basurda sulu hulasası fitil halinde verilir.
Çamfıstığı : Bronşit, verem, akciğer hastalıklarının çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Ruhi çöküntüyü giderir. Kalp hastalıklarında da faydalıdır.
Çemen : Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir.
Çiğdem (Mahmur Çiçeği) : Bitkinin kullanılan kısmı tohumları ve yumrusudur. İdrar söktürür, Kabızlığı giderir. Kesinlikle tavsiye edilen miktardan fazla kullanılmamalıdır. Çiğdem tohumu ve yumrusundan hazırlanan preparatlar uzun zamandan beri damla hastalığına karşı kullanılmaktadır. Daha çok ziraatta kullanılır.
Çilek : Körpe ve bol sulu çilekler sistemi temizliyor. Cilt sorunları olanlar için de iyi bir meyvedir. Böbrek, idrar yolları ve bağırsak sorunları için de birebirdir. Ayrıca diş etlerini güçlendiriyor, dişlerdeki tartarı önlüyor, ağız kokularını ve boğaz ağrılarını gideriyor. Çilekte yüksek oranda C vitamini bulunduğu gibi, yüksek tansiyon ve kolesterolü düşüren maddeler içeriyor. Çilek C vitamini ihtiyacını karşılar. Ayrıca bol miktarda potasyum içerir ve lifli besinler arasında önemli bir yer tutar. Diyabetli hastalar, çileğe şeker ilave etmemek şaartıyla bu meyveyi bol bol yiyebilirler.
Çörekotu : İştah açar. Vücuda kuvvet ve dinçlik verir. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını söker. Koklanacak olursa baş ağrısını keser.
Defne : Terletir, ateşi düşürür. Vücuda rahatlık verir. İdrar ve adet söktürür. İştah açar. Sinir ağrılarını dindirir
Deniz Kadayıfı : Solunum ve hazım sistemi nezlelerini giderir. Vücudu besleyici olarak da kullanılır.
Deniz Yosunu : Metabolizmanın işleyişini hızlandırıyor. Troid hormonundaki dengesizlikleri engellen maddelir içeren su yosunu, metabolizmayı hızlandırıyor. Ayrıca, B vitamini, kalsiyum ve çinko içeren yosun; deriye, tırnaklara ve saça karşı etkili.
Dereotu : Bitkinin kullanılan kısmı meyveleridir. Meyveler eylül sonunda toplanır ve gölgede kurutulur. Meyvelerinde söe2bit ve uçucu yağ, pektin ve azotlu bileşikler vardır. Meyveler yatıştırıcı, mide ve bağırsak gazlarını önleyici olarak kullanılır. Hazımsızlık ve hıçkırığa tesiri iyidir. Yaprakları da yemek ve salatalarda kullanılır.
Devedikeni : Ateş düşürür. Terletir ve vücuda rahatlık verir.
Domates : Kanserden koruyucu ve yaşlanmayı zihinsel ve bedensel olarak yavaşlatıcı bir sebze. C ve E vitaminleri içerir. Domates zengin bir potasyum kaynağıdır ve çok az miktarda tuz bulunur. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardımcı olur ve vücudun su tutmasını engeller. Kalp hastalıklarına ve prostat kanserine karşı etkili. 'Beta karotin'e yakın olan likopen içeriyor. Likopen vücudu kalp hastalıklarına karşı koruyan maddeler arasında yer alıyor. Araştırmalar domatesin prostat kanseri riskini azalttığını gösterdi. Haftada en az iki kez domates yiyen erkeklerin, diğerlerine oranla prostat kanserine yakalanma riskleri az
Dut : Beyaz dut yaprakları idrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak solucanlarını söktürür.
Düğün Çiçeği : Kavak merhemi ile birlikte höe2ricen basura karşı verilmektedir.
Ebegümeci : Göğsü yumuşatır. Öksürük keser. Mide bulantısı ve kusmaları önler. Ateşi düşürüp vücuda rahatlık verir. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Dişeti hastalıklarını tedavi eder.
Eğreltiotu : Barsak parazitlerine karşı çok eski töe2rihlerden beri kullanılmaktadır. Toz veya hulasa höe2linde alınır. Tavsiye edilen miktardan fazla alınmamalıdır.
Elma : Günde bir elma yemek doktoru evinizden uzak tutar. İki elma yerseniz, kalp ve dolaşım sorunlarına karşı korunmuş olursunuz. Kolesterolü yok eder ve kabızlığı önler. Sindirimi kolaylaştırır. Kokusu rahatlatır ve kan basıncını düşürür. Artrit, romatizma ve gut hastalıklarına karşı da yararlıdır.
Enginar : Kandaki üre ve kolesterolü düşürür. İdrar söktürür. Kandaki şeker miktarını ayarlar. Damar sertliği ve kalp hastalıklarını önler. Böbrekteki kumların dökülmesine yardımcı olur. Prostat, meme ve rahim ağzı kanserine karşı iyi gelir. Enginarın içinde bulunan Silymarin maddesinin, hücrelerin hasar görmesini engellediğine işaret eden araştırmacılar, ayrıca Silymarin maddesinin, prostat, meme ve rahim ağzı kanserini önleme konusunda da etkili olduğunu belirtti. Enginarın içinde, fiber, magnezyum, folate ve C vitamini bulunduğu, bu sebzeyi bol miktarda tüketenlerin, bulundukları yaşın daha altında gösterdikler.
Fesleğen : Öksürüğü keser. Baş dönmesini durdurur. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder. Fesleğen kokusu, sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratları kaçırır.
Fındık : Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Vücuda kuvvet verir. Nekahat devresinin çabuk geçmesini sağlar.
Funda ( Süpürge Otu) : Böe2zı türlerinin dalları ipek böcekçiliğinde askı olarak kullanılır. Dalları çalı süpürgesi yapımında, ayrıca yakacak olarak kullanılır. Genel olarak idrar yolları taşlarına karşı idrar söktürücü olarak kullanılır. Funda ayrıca, ishal ve böbrek taşları tedavisinde kullanılır. Zeytinyağı ile hazırlanan merhemi çıban ve egzamada faydalıdır. Zayıflamak için de kullanıldığı bilinmektedir.
Gelincik : Nefes darlığı, astım ve bronşitte rahatlık verir. Kan tükürme ve kusmayı önler. Yanıkları iyileştirir.
Greyfurt : C vitamini bakımından çok zengindir. Yarım greyfurt günlük C vitamini ihtiyacının yüzde altmışını sağlar. Kolesterol oranını düşüren pektin maddesi bulunur. Kansere karşı koruyucu özellik taşır. İştah açar.
: Gülden gülyağı ve gülsuyu elde edilir. Gülyağı kozmetik ve parfümeride kullanılır.Gülyağının antiseptik (mikrop öldürücü) etkisi vardır. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Göz kanlanmaları ve göz nezlesinde etkilidir. Döe2hilen ise hafif müshil etkilidir. Gülsuyu ve
reçelleri halk arasında yaygın olarak kullanılır.
Gülhatmi : Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir. Nezle ve öksürükten kaynaklanan şikayetleri giderir. Boğaz, bademcik ve diş eti iltihaplarında kullanılır. Barsak iltihaplarında etkilidir.
Günlük Ağacı : Ağacın yongaları kurutulur, günlük ve buhur olarak kullanılır. Nefes darlığını giderir. Tütsü olarak kullanılır.
Güzelavratotu : Ağrı kesici ilaç yapımında kullanılır. Ayrıca, mide, barsak, astım, kalp, sinir ve beyin hastalıklarının tedavisi için yapılan ilaçlarda da kullanılmaktadır.
Hanımeli : Tıpta yaprakları gargara yapmak için, çiçekleri antispazmodik olarak, meyveleri de idrar söktürücü ve kusturucu olarak kullanılır.
Haşhaş : Bitkinin kullanılan kısımları ham meyvelerinin çizilmesi ile elde edilen afyon, kurutulmuş ham meyveler, yapraklar, tohumları ve tohumlarından elde edilen yağıdır.Bilhassa höe2ricen kullanılan böe2zı merhemlerin bileşimine girer ve ağrı dindiricidir.Bileşiminde toplanma zamanına göre değişen afyon alkaloitleri vardır. Harici ağrı dindirici olarak, özellikle diş hekimliğinde kullanılır. Tohumlarının yağı ise, tohumları soğukta tazyik edilmesi söfbretiyle elde edilen yağdır. Soğukta elde edilen yağın bileşiminde asitler az, sıcakta elde edilen yağın ise asitleri fazladır. Soğukta elde edilen yağ, böe2zı merhemlerin bileşimine girer. Sıcakta elde edilen yağ, yemek yağı ve sanayide sabun yapımında kullanılır. İçerdiği zehirli maddeli dolayısıyla, hekim kontrolü ve tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır.
Hatmi : Ağız, boğaz ve dişeti iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak iltihaplarını giderir.
Havuç : Haftada beş kere yendiği takdirde Harvard'ın araştırmalarına göre kadınlarda kalp enfarktüsünü, felç tehlikesini yüzde 68 oranında azaltıyor. Günde iki havucun erkeklerde kandaki kolesterolü yüzde 10 oranında azalttığı görülmüştür. Her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor. Havuçtaki Beta-Karotin de gözleri yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruyor ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Mide ve bağırsak kanamalarını önler, kansızlığı giderir, anne sütünü arttırır, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir, idrar ve bağırsak gazlarını söktürür, ülserdeki şikayetleri giderir. Kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Beta karotin (kansere neden olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor) içeren havucun en büyük özelliklerinden biri içerdiği bu maddenin cildin kurumasını engelleyen A vitaminine dönüşebilmesi.
Hayıt : İdrar söktürür. Sancıları keser. Aybaşı kanamalarını düzenler. Anne sütünü artırır. Hazımsızlığı giderir. Karın ağrısı ve ishali keser. Ayak şişlerini indirir. Akrep ve arı sokmalarında kullanılır.
Hindistancevizi : İdrar söktürür. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Mide ağrılarını giderir.
Adaçayı : Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik verir. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir.
Adamotu : Zehirli bir bitkidir. Ağrı kesici, yatıştırıcı, cinsel gücü arttırıcı etkileri vardır. Rast gele kullanıldığında zararlı olur.
Ahlat (Yabanarmudu ) : Meyveleri ishal keser. Zehirli hayvan sokmalarinda, filizi ezilip yaraya sürülür.
Ahududu : Kanı temizler, vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Terletir ve idrar söktürür. Kabızlığı giderir. Vücuda dinçlik verir.
Alıç : Asabi çarpıntıları giderir. Sinir bozukluğunu geçirir. Yüksek tansiyonu düşürür. Aritmide kullanılır. Uykusuzluğu giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Damar sertliği ve göğüs nezlesinde faydalıdır.
Anason : Kullanilan kismi, meyvalari ve yapraklaridir. Meyveleri tamamen olgunlastiktan sonra toplanir ve gölgede kurutulur. Hazmi kolaylastirir. Istahsizligi giderir. Mide ve barsak gazlarini söktürür. Idrar artirir. Migren agrilarini keser. Astim, nefes darligi ve bronsitte görülen sikayetleri giderir.
Anason : Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı arttırır. Öte yandan kusmayı ve ishali keser.
Ardıç : Kozalaklari mavimsi siyah renklidir. Yenir ve idrar söktürücü özelliktedir.
Aslanağzı : Balgam söktürür. Bronşitte rahatlık verir
Asma : Yaprakları ile yapılan ilaçlar kanamayı durdurur. Vücuda kuvvet verir. Sarılığı keser. İshali durdurur.
Ayı üzümü : Kuvvet verir. İshali keser. İdrar yollarını temizler. İdrar söktürür. Ateşi düşürür. İdrar yollarındaki taşların düşmesine yardım eder. Prostat büyümesinden kaynaklanan şikayetleri giderir.
Ayrıkotu : Bitkinin etli kökleri çok eskiden beri üriner hastalıklarda kullanılan önemli bir halk ilacıdır. Kökler mesane ve böbrek iltihapları dahil, mesanedeki tas ve kumları düşürmek için kullanılan iyi bir idrar söktürücüdür.
Ayva : İshal ve dizanteriyi keser. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. İnce bağırsak iltihabını giderir. Kanı temizler. Çarpıntıyı dindirir.
Badem : Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Böbrek, mesane ve tenasül yollarındaki iltihapları giderir. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.
Badem : Aci bademin uçucu yagi, iyi bir koku ve tat giderici (balik yagina ilave edilir) ve hafif bir dezenfektandir. Badem tohumlari, badem surubu hazirlanmasinda kullanilir. Çocuklar için iyi bir müshildir. Kremlerin terkibine girer. Meyve kabugu halk arasinda bogaz agrilarina karsi kullanilmaktadir.
Bakla : İdrar yollarını temizler. Böbrek ağrılarını dindirir. Böbrek iltihaplarını giderir. Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.
Baldıran ( Ağuotu) : Nemli yerlerde yetişen, 1-2 metre boyunda zehirli bir bitkidir.Ev ilaçlarında kullanılmaz.Tıpta, özellikle dişçilik alanında kullanılır.Ağrı kesici, spazm giderici ve siyatik, tetanoz ile epilepsi hastalıklarinin tedavisinde kullanılır.
Bamya : Meyvesi beş bölmeli,tohumları yuvarlak ve yeşilimtrak gri renkte bir sebze. Faydalı bir sebzedir. Yaş veya kuru olarak sarf edilir. Konserveleri de yapılır. Meyveleri müsilajlıdır. Kabızlık tedavisi ve barsakların düzenli çalışması için faydalıdır.
Banotu : Yumuşak tüylü, otsu bir bitki. Gavur haşhaşı adıyla da bilinmektedir.Meyve çok tohumlu ve bir kapakla açılıp tohumlarını saçan bir kapsüldür.Altı türü vardır. (Siyah Banotu) ile (Mısır Banotu) tedavi sahasında kullanılır. Mısır Banotu Malatya civarında bulunmaktadır. Bilhassa alkaloit endüstrisi için önemlidir. Siyah Banotu hemen hemen bütün Anadolu ve Trakya da bulunur. Meyvaları çanak yapraklar tarafından sarılan, kapak ile açılan bir kapsüldür. Bu kapsül içinde gri esmer renkli, üzerinde küçük çukurcuklar bulunan çok miktarda tohum bulunur.Bitkinin kullanılan kısmı; yaprakları, kökü ve tohumlarıdır. Yapraklar, bitki çiçekli iken toplanır ve kurutulur. Tohumlar tamamen olgunlaştıktan sonra alınır, güneşte ya da 40-50 derecelik fırınlarda kurutulur. Kuvvetli bir uyuşturucu ve ağrı kesicidir. Bazi müshillerin tesir edebilmesini kolaylaştırır. Bilmeden kullanıldığında zehirlenmelere sebeb olan bir bitkidir.
Bezelye : Taze ve donmuş olarak kullanılabilen bezelye B1, C vitaminleri, protein, lif ve folik asit içerir. Sinir sisteminde sorunları olanlara tavsiye edilir.
Biberiye ( Kuşdili otu) : 1-2 m yüksekliğinde, kışın yapraklarını dökmeyen bir bitki.Kuşdili olarak da bilinir.Yapraklar ve çiçeklerinden uçucu yağ, tanen, acı maddeler, organik asitler ve glikozit elde edilir. Mide ve barsak uyarıcısı, idrar söktürücü ve safra artırıcı etkisi vardır. Uçucu yağ, uyarıcı olarak haricen kullanılır. Ayrıca hazımsızlığı giderir.
Çarpıntıları keser, migreni keser.İdrar ve adet söktürür.
Boru çiçeği ( çan çiçeği ) : Nefes darlığı , bronşit ve astımın sebep olduğu rahatsızlıkları giderir.
Böğürtlen : Dikenli ve çalı görünümünde bir bitki. Ekilmemis yerlerde, çit, yol ve hendek kenarlarında çok bulunur.Meyva birçok meyvanın oluşturduğu bileşik küre biçimindedir. Kullanılan kısımları yaprakları ve çiçek tomurcuklarıdır. Yapraklar çiçek açmadan toplanır, gölgede kurutulur. Yapraklarda tanen ve organik asitler ihtiva eder. Hafif kabız edici özelliği olmakla beraber; diş etleri, bademcik ve boğaz iltihaplarinda, ishal ve basurda kullanılmaktadır.
Brokoli : Kansere karşı bizi koruyan ve ömrümüzü uzatan müthiş bir sebze. Çok miktarda kalsiyum içerdiği için kemik erimesine birebir. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokoli, vitamin deposudur. Brokoli tutkunlarında ender olarak bağırsak ve akciğer kanseri görülür, kalp dolaşım hastalıklarına da pek fazla rastlanmaz. Kadınlarda göğüs kanserini önler. Göğüs kanserine ve spinabifida hastalığına karşı etkili. Brokoli bol miktarda, göğüs kanseri riskini azaltan 'indole' adlı bir madde içeriyor. İndole, göğüs kanserine neden olan östrojen bozukluklarını engelliyor. Ayrıca brokolinin diğer bir özelliği de, spinabifida hastalığını (doğuştan belkemiğinde son omurun kapanmamış olması) önlemesi.
Buğday : Lifli gıdalar sağlıklı bir beslenmenin temelidir. Buğdayın dış kabuklarından elde edilen kepek de, genellikle mısır gevreği türü yiyeceklerle tüketilir. Kepekli buğday unundan yapılan kurabiye vb. bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kabızlığı önler. Buğday tanesinin özü olağanüstü besleyicidir. Vücudun özümsediği kalsiyum, demir ve çinko burada depolanır. Besin değeri, potansiyel olarak yulaf ve mısırdan daha yüksek olan buğday, bağırsak ve rektum kanserini önleyici faktörler içerir. Ama, yulaf ve mısıra kıyasla sindirimi biraz daha zordur.
Ceviz : Yaprakları ve kabuklarıyla hazırlanan ilaçlar kanı temizler, kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hem besleyici, hem de tedavi edicidir. Saç ve elleri boyamakta da kullanılır. Bitki bilimcilere göre bol miktarda A, B1, B2, C, E ve K vitaminleri ile Chinon Juglon adlı aktif madde içeren cevizin hem içi, hem ağacının kabukları hem de yaprakları pek çok sağlık sorununa iyi geliyor. Her sabah kahvaltıda bir miktar ceviz içi yenmesinin zekayı geliştirdiğini belirten uzmanlar, yeşil ceviz meyvelerinin kabukları kaynatılarak içildiğinde erkeklerde cinsel gücü artırdığını belirtti. Vücudu besleyip güçlendiren cevizin yararlarından bazıları şöyle sıralanıyor: Nasırlar üzerine konulan ceviz yağı zamanla bunların yok olmasını sağlar. Taze dalların kabukları ve meyvelerinin kabukları ile karıştırılıp kaynatılarak elde edilen sıvı mideyi kuvvetlendirir. Ceviz yapraklarından yapılan çay iştah açar, mideyi kuvvetlendirir, boğaz hastalıklarına iyi gelir. Bir miktar ceviz yaprağı banyo suyuna karıştırılırsa cilt hastalıklarına iyi gelir. Ceviz yaprakları pişirilerek çıbanların üzerine sarılırsa iyileşmesini sağlar. Ceviz yağı yüz lekelerinin üzerine sürülüp masaj yapılırsa lekeler yok olur.
Civan Perçemi (Binbir yaprak otu, Kandil Çiçeği) : Bitkinin kullanılan kısmı, yapraklı ve çiçekli dallarıdır. Dallar ve çiçekler henüz tamamen açılmadan toplanır ve gölgede kurutulur. Bitkinin bu kısımları uçucu yağ, sabit yağ ve acı glikozit maddelerini ihtiva ederler. Kuvvet verici, uyarıcı, idrar ve gaz söktürücüdür. İçersindeki Sincolden dolayı antiseptik, balgam söktürücü ve midevidir. Yara iyi edici bir özelliği vardır. Basurda sulu hulasası fitil halinde verilir.
Çamfıstığı : Bronşit, verem, akciğer hastalıklarının çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Ruhi çöküntüyü giderir. Kalp hastalıklarında da faydalıdır.
Çemen : Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir.
Çiğdem (Mahmur Çiçeği) : Bitkinin kullanılan kısmı tohumları ve yumrusudur. İdrar söktürür, Kabızlığı giderir. Kesinlikle tavsiye edilen miktardan fazla kullanılmamalıdır. Çiğdem tohumu ve yumrusundan hazırlanan preparatlar uzun zamandan beri damla hastalığına karşı kullanılmaktadır. Daha çok ziraatta kullanılır.
Çilek : Körpe ve bol sulu çilekler sistemi temizliyor. Cilt sorunları olanlar için de iyi bir meyvedir. Böbrek, idrar yolları ve bağırsak sorunları için de birebirdir. Ayrıca diş etlerini güçlendiriyor, dişlerdeki tartarı önlüyor, ağız kokularını ve boğaz ağrılarını gideriyor. Çilekte yüksek oranda C vitamini bulunduğu gibi, yüksek tansiyon ve kolesterolü düşüren maddeler içeriyor. Çilek C vitamini ihtiyacını karşılar. Ayrıca bol miktarda potasyum içerir ve lifli besinler arasında önemli bir yer tutar. Diyabetli hastalar, çileğe şeker ilave etmemek şaartıyla bu meyveyi bol bol yiyebilirler.
Çörekotu : İştah açar. Vücuda kuvvet ve dinçlik verir. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını söker. Koklanacak olursa baş ağrısını keser.
Defne : Terletir, ateşi düşürür. Vücuda rahatlık verir. İdrar ve adet söktürür. İştah açar. Sinir ağrılarını dindirir
Deniz Kadayıfı : Solunum ve hazım sistemi nezlelerini giderir. Vücudu besleyici olarak da kullanılır.
Deniz Yosunu : Metabolizmanın işleyişini hızlandırıyor. Troid hormonundaki dengesizlikleri engellen maddelir içeren su yosunu, metabolizmayı hızlandırıyor. Ayrıca, B vitamini, kalsiyum ve çinko içeren yosun; deriye, tırnaklara ve saça karşı etkili.
Dereotu : Bitkinin kullanılan kısmı meyveleridir. Meyveler eylül sonunda toplanır ve gölgede kurutulur. Meyvelerinde söe2bit ve uçucu yağ, pektin ve azotlu bileşikler vardır. Meyveler yatıştırıcı, mide ve bağırsak gazlarını önleyici olarak kullanılır. Hazımsızlık ve hıçkırığa tesiri iyidir. Yaprakları da yemek ve salatalarda kullanılır.
Devedikeni : Ateş düşürür. Terletir ve vücuda rahatlık verir.
Domates : Kanserden koruyucu ve yaşlanmayı zihinsel ve bedensel olarak yavaşlatıcı bir sebze. C ve E vitaminleri içerir. Domates zengin bir potasyum kaynağıdır ve çok az miktarda tuz bulunur. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardımcı olur ve vücudun su tutmasını engeller. Kalp hastalıklarına ve prostat kanserine karşı etkili. 'Beta karotin'e yakın olan likopen içeriyor. Likopen vücudu kalp hastalıklarına karşı koruyan maddeler arasında yer alıyor. Araştırmalar domatesin prostat kanseri riskini azalttığını gösterdi. Haftada en az iki kez domates yiyen erkeklerin, diğerlerine oranla prostat kanserine yakalanma riskleri az
Dut : Beyaz dut yaprakları idrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak solucanlarını söktürür.
Düğün Çiçeği : Kavak merhemi ile birlikte höe2ricen basura karşı verilmektedir.
Ebegümeci : Göğsü yumuşatır. Öksürük keser. Mide bulantısı ve kusmaları önler. Ateşi düşürüp vücuda rahatlık verir. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Dişeti hastalıklarını tedavi eder.
Eğreltiotu : Barsak parazitlerine karşı çok eski töe2rihlerden beri kullanılmaktadır. Toz veya hulasa höe2linde alınır. Tavsiye edilen miktardan fazla alınmamalıdır.
Elma : Günde bir elma yemek doktoru evinizden uzak tutar. İki elma yerseniz, kalp ve dolaşım sorunlarına karşı korunmuş olursunuz. Kolesterolü yok eder ve kabızlığı önler. Sindirimi kolaylaştırır. Kokusu rahatlatır ve kan basıncını düşürür. Artrit, romatizma ve gut hastalıklarına karşı da yararlıdır.
Enginar : Kandaki üre ve kolesterolü düşürür. İdrar söktürür. Kandaki şeker miktarını ayarlar. Damar sertliği ve kalp hastalıklarını önler. Böbrekteki kumların dökülmesine yardımcı olur. Prostat, meme ve rahim ağzı kanserine karşı iyi gelir. Enginarın içinde bulunan Silymarin maddesinin, hücrelerin hasar görmesini engellediğine işaret eden araştırmacılar, ayrıca Silymarin maddesinin, prostat, meme ve rahim ağzı kanserini önleme konusunda da etkili olduğunu belirtti. Enginarın içinde, fiber, magnezyum, folate ve C vitamini bulunduğu, bu sebzeyi bol miktarda tüketenlerin, bulundukları yaşın daha altında gösterdikler.
Fesleğen : Öksürüğü keser. Baş dönmesini durdurur. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder. Fesleğen kokusu, sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratları kaçırır.
Fındık : Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Vücuda kuvvet verir. Nekahat devresinin çabuk geçmesini sağlar.
Funda ( Süpürge Otu) : Böe2zı türlerinin dalları ipek böcekçiliğinde askı olarak kullanılır. Dalları çalı süpürgesi yapımında, ayrıca yakacak olarak kullanılır. Genel olarak idrar yolları taşlarına karşı idrar söktürücü olarak kullanılır. Funda ayrıca, ishal ve böbrek taşları tedavisinde kullanılır. Zeytinyağı ile hazırlanan merhemi çıban ve egzamada faydalıdır. Zayıflamak için de kullanıldığı bilinmektedir.
Gelincik : Nefes darlığı, astım ve bronşitte rahatlık verir. Kan tükürme ve kusmayı önler. Yanıkları iyileştirir.
Greyfurt : C vitamini bakımından çok zengindir. Yarım greyfurt günlük C vitamini ihtiyacının yüzde altmışını sağlar. Kolesterol oranını düşüren pektin maddesi bulunur. Kansere karşı koruyucu özellik taşır. İştah açar.


Gülhatmi : Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir. Nezle ve öksürükten kaynaklanan şikayetleri giderir. Boğaz, bademcik ve diş eti iltihaplarında kullanılır. Barsak iltihaplarında etkilidir.
Günlük Ağacı : Ağacın yongaları kurutulur, günlük ve buhur olarak kullanılır. Nefes darlığını giderir. Tütsü olarak kullanılır.
Güzelavratotu : Ağrı kesici ilaç yapımında kullanılır. Ayrıca, mide, barsak, astım, kalp, sinir ve beyin hastalıklarının tedavisi için yapılan ilaçlarda da kullanılmaktadır.
Hanımeli : Tıpta yaprakları gargara yapmak için, çiçekleri antispazmodik olarak, meyveleri de idrar söktürücü ve kusturucu olarak kullanılır.
Haşhaş : Bitkinin kullanılan kısımları ham meyvelerinin çizilmesi ile elde edilen afyon, kurutulmuş ham meyveler, yapraklar, tohumları ve tohumlarından elde edilen yağıdır.Bilhassa höe2ricen kullanılan böe2zı merhemlerin bileşimine girer ve ağrı dindiricidir.Bileşiminde toplanma zamanına göre değişen afyon alkaloitleri vardır. Harici ağrı dindirici olarak, özellikle diş hekimliğinde kullanılır. Tohumlarının yağı ise, tohumları soğukta tazyik edilmesi söfbretiyle elde edilen yağdır. Soğukta elde edilen yağın bileşiminde asitler az, sıcakta elde edilen yağın ise asitleri fazladır. Soğukta elde edilen yağ, böe2zı merhemlerin bileşimine girer. Sıcakta elde edilen yağ, yemek yağı ve sanayide sabun yapımında kullanılır. İçerdiği zehirli maddeli dolayısıyla, hekim kontrolü ve tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır.
Hatmi : Ağız, boğaz ve dişeti iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak iltihaplarını giderir.
Havuç : Haftada beş kere yendiği takdirde Harvard'ın araştırmalarına göre kadınlarda kalp enfarktüsünü, felç tehlikesini yüzde 68 oranında azaltıyor. Günde iki havucun erkeklerde kandaki kolesterolü yüzde 10 oranında azalttığı görülmüştür. Her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor. Havuçtaki Beta-Karotin de gözleri yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruyor ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Mide ve bağırsak kanamalarını önler, kansızlığı giderir, anne sütünü arttırır, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir, idrar ve bağırsak gazlarını söktürür, ülserdeki şikayetleri giderir. Kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Beta karotin (kansere neden olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor) içeren havucun en büyük özelliklerinden biri içerdiği bu maddenin cildin kurumasını engelleyen A vitaminine dönüşebilmesi.
Hayıt : İdrar söktürür. Sancıları keser. Aybaşı kanamalarını düzenler. Anne sütünü artırır. Hazımsızlığı giderir. Karın ağrısı ve ishali keser. Ayak şişlerini indirir. Akrep ve arı sokmalarında kullanılır.
Hindistancevizi : İdrar söktürür. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Mide ağrılarını giderir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)