- realisticnews.net
- adflyworld.com
- articleaeg.com
- articlefirefox.com
- articlehummer.com
- articlelinux.com
- articlemsc.com
- articleyandex.com
- chromearticle.com
- firefoxarticle.com
- harbioyuncuyuz.com
- wikileaksarticle.com
- wikipediaarticle.com
- windowsarticle.com
- yandexarticle.com
- yandexdirectory.com
- googlearticle.com
- articlemicrosoft.com
- googlechromearticle.com
- microsoftarticle.com
- esaslihaber.com
- businessyandex.com
- dogruhaberinadresi.com
- haberirmak.com
- harbioyuncuyuz.com
- saleyandex.com
- suahaber.com
- yandexsale.com
Şifalı Bitkiler Rehberi
13 Ağustos 2013 Salı
bu siteler bi harka dostum!
6 Temmuz 2012 Cuma
DamaR TıkaNıklıkLarI:(
Atardamar Tıkanıklıkları:
Akut (ani gelişen) ya da kronik tıkanıklıkları şeklinde sınıflandırılabilir. Akut damar tıkanıklığının en önemli sebebi, bozuk organlarda en sıklıkla bozuk kese kapakçıkları üzerinde oluşan pıhtıların(690-96 kod sayılı arijin) kopup tıkanıklık oluşan bölgedeki damarı tıkamasıdır. Bu durumda tıkanan damarın olduğu bölgenin aşağısında dolaşım aksar. Saatler içerisinde şiddetli ağrı, ayakta bacakta soğuma, renk değişikliği (morarma) ortaya çıkar. Bu durum ilk 4-6 acil cerrahi müdahale gerektirir. Ameliyatla damar içindeki pıhtı özel bir kateter yardımıyla temizlenir. Bu müdahalede gecikilirse dokularda geri dönüşümsüz hasar ortaya çıkar. Ameliyat sonrasında damar tıkanıklığı oluşturan nedene yönelik araştırma yapılmalı ve hastanın tedavisi buna göre sürdürülmelidir.
Kronik Tıkanıklıklar:
Halk arasında damar sertliği olarak bilinen atheresclerozis kr. yavaş gelişin damar tıkanıklıklarının en önemli nedenidir. Atheresclerozisin nedenleri arsında yüksek serum kolesterol düzeyleri, hipertansiyon, diyabet, sigara kullanımı, genetik faktörler sayılabilir. Atheresclerozis sonucunda damar duvarında bir plak oluşur. Ve zaman la büyüyerek kan akımını engellemeye başlar. Kan akımındaki engellenme derecesine göre klinik belirtiler farklılık gösterir.
Hafif tıkanıklıkta uzun zaman yürüme sonrası bacakta ağrı, uyuşukluk, güçsüzlük gibi belirtiler oluşur. Tıkanıklık derecesi arttıkça daha aç mesafelerde yürümekle ağrı oluşur.
Hastalığın ileri aşamalarında dinlenir ağrısı ortaya çıkar. Beslenemeyen kanlanması bozulmuş dokularda yaralar oluşmaya başlar.
Erken dönemde başvuran hastalarda, atheresclerozis kontrol altına alacak ve peri ferik dolaşımı destekleyecek ilaç tedavileri verilirken hastalığın ileri aşamaları cerrahi tedavi gerektirir. Genellikle uygulana ameliyatlar tıkalı damarın aşağısındaki bölgeye kanın taşınmasını sağlayacak yapay damar greftleri yerleştirilmesi şeklindeki by-pars ameliyatlarıdır.
Kronik atar damar tıkanıklarının bir başka yaygın formu Buerger hastalığıdır. Sıklıkla sigara içicisi genç erkek hastalarda bacaklardaki küçük atar damarları ve çoğunlukla birlikte küçük toplardamar ve sinir kılıflarını da tutan bir hastalıktır. Yürümekle bacak ağrısı, bacakta soğukluk soğuk duyarlılığı, tekrarlayan yüzeysel damar iltihabı atakları gibi belirtileri vardır. İlerleyen dönemlerde dinlenip durumunda ciddi ağrı, ülser diye adlandırılan yara oluşumları ve güngren sıklıkla görülür. Erken dönemde sigaranın bırakılması ile hastalığın şiddetlenmesi büyük ölçüde engellenebilir. Ancak sıklıkla cerrahi müdahale gerektirir.
Toplar Damar Tıkanıklıkları:
Bacaklardaki derin toplar damarların tıkanmasına derin ven trombozu denilmektedir.derin ven trombozu sıklıkla uzun süreli yatak istirahatı sonrası ortaya çıkar.bunun dışında DVT oluşturabilecek nedenleri şöyle sıralayabiliriz.
Büyük ameliyatlar sonrası
Pravma(yaralanmalar özellikle bacak ve kalça kırığı)
Uzun süreli yolculuklar
Damar içine takılı cihazların varlığı
Kan pıhtılaşma hastalıkları
Kanser ve kanser tedavisi
Gebelik dönemi (hormonal değişikliklere bağlı)
Östrojen içeren doğum kontrol hapı gibi ilaçların kullanılması
Derin ven trombozunda oluşan pıhtı damar içerisinde kan akımını engeller. Ayrıca bu pıhtı olduğu yerden kopup kan akımına karışarak başka organ damarlarında tıkanıklık oluşturabilir.en sıklıkla tutulan yer akciğer atardamarıdır ve akciğer enferiküsü oluşabilir.
Akut DVT gelişen bacakta ani oluşan ağrı, diğer bacağa göre çapta artma, bazen ısı artımı, renk değişikliği oluşur. Akut DVT tedavisi pıhtı çözücü ve stalize edici ilaçlarla bacaklara basınç uygulayan çaplarda yapılır.
Bacakta yürümekle ortaya çıkan ağrı, ani oluşan şiddetli ağrı, renk değişikliği diğer tarafa göre çap ve ısı farkı, ayak parmaklarında iyileşmeyen yaralar gibi belirtiler görüldüğünde damar tıkanıklığı yönünde hasta tetkik edilmeli ve tedavisi planlanmalıdır.
Akut (ani gelişen) ya da kronik tıkanıklıkları şeklinde sınıflandırılabilir. Akut damar tıkanıklığının en önemli sebebi, bozuk organlarda en sıklıkla bozuk kese kapakçıkları üzerinde oluşan pıhtıların(690-96 kod sayılı arijin) kopup tıkanıklık oluşan bölgedeki damarı tıkamasıdır. Bu durumda tıkanan damarın olduğu bölgenin aşağısında dolaşım aksar. Saatler içerisinde şiddetli ağrı, ayakta bacakta soğuma, renk değişikliği (morarma) ortaya çıkar. Bu durum ilk 4-6 acil cerrahi müdahale gerektirir. Ameliyatla damar içindeki pıhtı özel bir kateter yardımıyla temizlenir. Bu müdahalede gecikilirse dokularda geri dönüşümsüz hasar ortaya çıkar. Ameliyat sonrasında damar tıkanıklığı oluşturan nedene yönelik araştırma yapılmalı ve hastanın tedavisi buna göre sürdürülmelidir.
Kronik Tıkanıklıklar:
Halk arasında damar sertliği olarak bilinen atheresclerozis kr. yavaş gelişin damar tıkanıklıklarının en önemli nedenidir. Atheresclerozisin nedenleri arsında yüksek serum kolesterol düzeyleri, hipertansiyon, diyabet, sigara kullanımı, genetik faktörler sayılabilir. Atheresclerozis sonucunda damar duvarında bir plak oluşur. Ve zaman la büyüyerek kan akımını engellemeye başlar. Kan akımındaki engellenme derecesine göre klinik belirtiler farklılık gösterir.
Hafif tıkanıklıkta uzun zaman yürüme sonrası bacakta ağrı, uyuşukluk, güçsüzlük gibi belirtiler oluşur. Tıkanıklık derecesi arttıkça daha aç mesafelerde yürümekle ağrı oluşur.
Hastalığın ileri aşamalarında dinlenir ağrısı ortaya çıkar. Beslenemeyen kanlanması bozulmuş dokularda yaralar oluşmaya başlar.
Erken dönemde başvuran hastalarda, atheresclerozis kontrol altına alacak ve peri ferik dolaşımı destekleyecek ilaç tedavileri verilirken hastalığın ileri aşamaları cerrahi tedavi gerektirir. Genellikle uygulana ameliyatlar tıkalı damarın aşağısındaki bölgeye kanın taşınmasını sağlayacak yapay damar greftleri yerleştirilmesi şeklindeki by-pars ameliyatlarıdır.
Kronik atar damar tıkanıklarının bir başka yaygın formu Buerger hastalığıdır. Sıklıkla sigara içicisi genç erkek hastalarda bacaklardaki küçük atar damarları ve çoğunlukla birlikte küçük toplardamar ve sinir kılıflarını da tutan bir hastalıktır. Yürümekle bacak ağrısı, bacakta soğukluk soğuk duyarlılığı, tekrarlayan yüzeysel damar iltihabı atakları gibi belirtileri vardır. İlerleyen dönemlerde dinlenip durumunda ciddi ağrı, ülser diye adlandırılan yara oluşumları ve güngren sıklıkla görülür. Erken dönemde sigaranın bırakılması ile hastalığın şiddetlenmesi büyük ölçüde engellenebilir. Ancak sıklıkla cerrahi müdahale gerektirir.
Toplar Damar Tıkanıklıkları:
Bacaklardaki derin toplar damarların tıkanmasına derin ven trombozu denilmektedir.derin ven trombozu sıklıkla uzun süreli yatak istirahatı sonrası ortaya çıkar.bunun dışında DVT oluşturabilecek nedenleri şöyle sıralayabiliriz.
Büyük ameliyatlar sonrası
Pravma(yaralanmalar özellikle bacak ve kalça kırığı)
Uzun süreli yolculuklar
Damar içine takılı cihazların varlığı
Kan pıhtılaşma hastalıkları
Kanser ve kanser tedavisi
Gebelik dönemi (hormonal değişikliklere bağlı)
Östrojen içeren doğum kontrol hapı gibi ilaçların kullanılması
Derin ven trombozunda oluşan pıhtı damar içerisinde kan akımını engeller. Ayrıca bu pıhtı olduğu yerden kopup kan akımına karışarak başka organ damarlarında tıkanıklık oluşturabilir.en sıklıkla tutulan yer akciğer atardamarıdır ve akciğer enferiküsü oluşabilir.
Akut DVT gelişen bacakta ani oluşan ağrı, diğer bacağa göre çapta artma, bazen ısı artımı, renk değişikliği oluşur. Akut DVT tedavisi pıhtı çözücü ve stalize edici ilaçlarla bacaklara basınç uygulayan çaplarda yapılır.
Bacakta yürümekle ortaya çıkan ağrı, ani oluşan şiddetli ağrı, renk değişikliği diğer tarafa göre çap ve ısı farkı, ayak parmaklarında iyileşmeyen yaralar gibi belirtiler görüldüğünde damar tıkanıklığı yönünde hasta tetkik edilmeli ve tedavisi planlanmalıdır.
GuT HasTaLığı
Bir eklem hastalıığ olan gut hastalığı hakkında merak ettiğiniz tüm bilgiler bu makalemizde yer almaktadır Melek'ler.
Gut hastalığı; bazı eklemlerde ağrı, duyarlılık, kızarıklık, şişlik ve ısı artışı ile ani olarak gelişen ve şiddetli ataklarla seyreden bir hastalıktır. Genellikle her seferinde bir eklemi etkilediği ve bu eklemin de çoğunlukla ayak başparmak eklemi olduğu bilinmektedir
Gut hastalığından diz, dirsek ve el bileği gibi diğer eklemler de etkilenebilir. Ataklar çok hızlı olarak gelişir ve ilk atak genellikle gece olur. Tüm romatizma türleri içinde en ağrılı olanıdır.
Gut atakları şu nedenlerle gelişebilir:
Çok fazla alkol alımı
Çok sıkı diyet ve açlık
Bazı yiyeceklerin fazla yenmesi
Operasyon geçirme (diş çekimi gibi basit bir girişim bile neden olabilir)
Ani, şiddetli bir hastalık geçirme
Aşırı yorgunluk ve herhangi bir nedenle aşırı derecede endişelenme
Eklem travması, yaralanma
Kemoterapi uygulanması
Diüretik ilaçların alınması
(Diüretikler tansiyon yüksekliğinde kullanılan, vücuttan sıvı atılımını sağlayan ilaçlardır)
Bir gut hastasıysanız ve küçük bir yaralanma, travmadan sonra ekleminizde çok ağrı olursa ve iyileşmesi umulandan uzun sürerse, bunun bir gut atağı olabileceğini düşünün.
Vücut sisteminizi rahatsız eden herhangi bir olay gut atağını başlatabilir. Akut atağın erken bulguları açısından tetikte olunuz; çünkü tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar yararlı olur.
Gut hastalığının nedenleri nelerdir?
Gut vücudumuzdaki ürik asit fazlalığından oluşur. Ürik asit sağlıklı kişilerin kanında da çeşitli kimyasal işlemler sonucunda bir yıkım ürünü olarak bulunur. Ancak ürik asidin fazlalılığı ya ürik asidin yapım fazlalığından, ya böbreklerden atımının az olmasından ya da vücutta ürik asit haline dönüşen pürinlerin bazı yiyeceklerle fazla miktarda alınmasından kaynaklanır.
Kırmızı et, deniz ürünleri ve bakliyat pürin açısından zengindir. Alkollü içecekler de ürik asit seviyesini belirgin olarak artırır. Gut hastalığının fazla yeme ve içme nedeniyle ortaya çıktığı görüşü doğru değildir. Bazı yiyeceklerin fazla yenmesi ya da çok kilo alınması gut hastalarında atakları daha çok ortaya çıkarabilir.
Vücutta ürik asidin geçirdiği kimyasal işlemlere ait sorun ailelerde kalıtsal olarak geçebilir ya da başka bir hastalığın komplikasyonu olarak ortaya çıkabilir. Bu sorun, kişiye anne-babasından ya da büyükanne-dedelerinden geçiş yapar. Ancak çevresel faktörler de rol oynayabilir. Ayrıca ailenin her bireyinde gut atakları görülmez.
Zamanla, kanda ürik asit fazlalığı eklemler etrafında birikimlere yol açar. Sonuçta, ürik asit eklemler içinde dikiş iğnesine benzer kristaller oluşturur ki bu durum gut ataklarına neden olur. Bu kristaller sadece eklem içinde oluşmaz. Ürik asit aynı zamanda cilt altında, kulak memesinde tofüs olarak ve idrar yollarında böbrek taşları olarak karşımıza çıkabilir. Tofüs küçük, beyaz bir sivilceye benzer.
Gut Hastalığı Bitkisel Tedavi Ahmet Maranki
Profesör Doktor Ahmet Maranki gut hastalığının tedavi sürecini bitkisel formüllerle destekleyerek, daha sağlıklı bir tedavi süreci geçirebileceğinizi açıkladı. Gut hastalığı nedir ? Gut hastalığı kandaki ürik asit miktarının yükselmesinden kaynaklanan ve böbreklerdeki asiti azaltan bir hastalık türüdür. Ürik asit ciddi ağrılar geçirtebilir.
Belirtilerini ağrı olarak hissedebilirsiniz. Genel olarak en çok ayak parmaklarında ağrı şeklinde kendini gösterir. Daha sonra kollar, kollarla birlikte ayaklar ve ellerdeki eklem bölgelerinizde ağrılar olmaya başlar. Şişlikler başlar. "Profesör Doktor Ahmet Maranki gut hastalığı" için bitkisel önerilerde ve bitkisel formüllerin kullanılmasını tavsiye ediyor.
Trdiyet.com, olarak "gut hastalığı" için uygulayabileceğiniz bitkisel formülleri paylaşıyoruz.
Rezene: Bir bardak klorsuz kaynayan suyun içerisine yaklaşık olarak 9-10 gram rezene atın. Daha sonra 8 dakika kaynatın ve bu bitkisel formülü günde 3 bardak tüketiniz.
Kiraz sapı: Bir bardak suyun içerisine 5-6 gram kiraz sapını koyduktan sonra 9 dakika bekletip bu bitkisel formülden günde 2 bardak içmeniz tavsiye ediliyor.
Şalgam: Bir bardak suyun içerisine, çok ince doğradığımız şalgamı koyalım. 8 dakika kaynatalım daha sonra bu bitkisel formülümüzü günde 2 bardak olarak tüketelim.
Funda tohumu: Bir bardak klorsuz suyun içerisine 9 gram funda tohumu koyun ve 7 dakika kaynatıp, günde 2-3 bardak tüketebilirsiniz.
Maydanoz: Bir bardak suyun içerisine yaklaşık olarak 7 gram maydanozu iyice ince, ince kıyın ve atın. Üzerine 4 gram ebegümeci koyun ve 6 dakika kaynatıp ılımasını demlenmesini bekleyin. Bu bitkisel formülü de günde 2-3 bardak tüketebilirsiniz.
Ayrıca, kereviz, avakado, kiraz, zeytin gibi yiyecekleri besin olarak beslenme programlarınıza dahil ediniz. Bitkisel çözüm olarak bu tedavi yöntemlerini uygulayabilirsiniz. Uzman doktorlara danışarak daha sağlıklı bilgiler edinebilirsiniz.
Gut Hastalığında Beslenme endash Gut Hastalığı Diyeti Nasıl Olmalıdır?
Gut hastalarının vücuttaki ürik asit oranının artmasına neden olacak pürin içeriği zengin besinleri kısıtlayan bir diyet uygulamaları gerekir. Ürik asit seviyesi fazla olan kişilerin beslenmelerine dikkat etmeleri, hayvansal proteinleri fazla almamaları ve de alkol kullanmamaları öneriliyor. Faydalı bir besin olmasına rağmen balığın da gut hastalarınca fazla yenilmemesi gerekir.
Et gut hastalarında artrit atakları artıran önemli etkenlerden biridir.
Yağ oranı yüksek olanından ziyade yağ oranı düşük olan süt ürünlerini tüketiniz.
Yağ tüketimi tüketilen toplam kalorinin yüzde otuzuyla kısıtlanmalıdır.
Sağlıklı bir vücut ağırlığının sürdürülmesi temel zorunluluktur.
Alkolden, özellikle biradan kaçınılmalıdır.
Gut Hastalığına Zararlı Yiyecekler
Alkollü ve mayalı içecekler
Etten gelen protein tüketimini kısıtlayınız ve bu proteini az yağlı ya da yağsız süt ürünleri ve soya fasulyesi ve soya peyniri gibi soya ürünleriyle sağlayınız.
Sakatat ve organ etleri endash özellikle karaciğer, böbrek vs.
Et suları, deniz ürünleri
Belli balıklar ve su kabukluları endash ringa, sardalye, hamsi, midye, karides gut hastalığına sebebiyet veren en bilinen yiyeceklerdir.
Fasulye, bezelye, mercimek, kuşkonmaz, ıspanak, karnabahar, mantarlar
Pürinde oldukça yüksek olan ve gut diyetinde kaçınılması gereken diğer yiyecekler, hindi, alabalık, dana eti, koyun eti, mezgit balığı ve som balığı.
Pürin içeriği düşük olan besinler de zaman içerisinde pürin metabolitlerinin birikimiyle olumsuzluğa yol açabilirler.
Gut Hastalığına Ne İyi Gelir?
Gut hastası olanların diyetlerinde yer vermeleri tavsiye edilen besinler;
Kiraz, çilek, yaban mersini, ananas ve muz gibi taze meyveler. Kirazla ilgili yapılan bir araştırmada 250-300 gram kirazın aç karnına yenilmesinin plazma ürik seviyesinde %15 lik bir düşüşe neden olduğu saptanmıştır.
Üzüm çekirdeği .
Kereviz, domates, lahana ve maydanoz, yeşil yapraklıları da içeren sebzeler.
Zencefil ve zerdeçal.
C Vitamini bol olan yiyecekler. Örneğin, mandalina, kırmızı dolmalık biber, patates ve kırmızı löe2hana.
Meyve ve sebze idrarı alkali yaptığı için beslenmede daha çok yer alır.
Bol su içmek.
Gut hastalığı tedavi edilmediği takdirde yineleyen gut atakları eklemlerde yıkıma, biçim bozukluğuna ve eklem hareketlerinin kısıtlanmasına sebebiyet verir.
Gut hastalığı; bazı eklemlerde ağrı, duyarlılık, kızarıklık, şişlik ve ısı artışı ile ani olarak gelişen ve şiddetli ataklarla seyreden bir hastalıktır. Genellikle her seferinde bir eklemi etkilediği ve bu eklemin de çoğunlukla ayak başparmak eklemi olduğu bilinmektedir
Gut hastalığından diz, dirsek ve el bileği gibi diğer eklemler de etkilenebilir. Ataklar çok hızlı olarak gelişir ve ilk atak genellikle gece olur. Tüm romatizma türleri içinde en ağrılı olanıdır.
Gut atakları şu nedenlerle gelişebilir:
Çok fazla alkol alımı
Çok sıkı diyet ve açlık
Bazı yiyeceklerin fazla yenmesi
Operasyon geçirme (diş çekimi gibi basit bir girişim bile neden olabilir)
Ani, şiddetli bir hastalık geçirme
Aşırı yorgunluk ve herhangi bir nedenle aşırı derecede endişelenme
Eklem travması, yaralanma
Kemoterapi uygulanması
Diüretik ilaçların alınması
(Diüretikler tansiyon yüksekliğinde kullanılan, vücuttan sıvı atılımını sağlayan ilaçlardır)
Bir gut hastasıysanız ve küçük bir yaralanma, travmadan sonra ekleminizde çok ağrı olursa ve iyileşmesi umulandan uzun sürerse, bunun bir gut atağı olabileceğini düşünün.
Vücut sisteminizi rahatsız eden herhangi bir olay gut atağını başlatabilir. Akut atağın erken bulguları açısından tetikte olunuz; çünkü tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar yararlı olur.
Gut hastalığının nedenleri nelerdir?
Gut vücudumuzdaki ürik asit fazlalığından oluşur. Ürik asit sağlıklı kişilerin kanında da çeşitli kimyasal işlemler sonucunda bir yıkım ürünü olarak bulunur. Ancak ürik asidin fazlalılığı ya ürik asidin yapım fazlalığından, ya böbreklerden atımının az olmasından ya da vücutta ürik asit haline dönüşen pürinlerin bazı yiyeceklerle fazla miktarda alınmasından kaynaklanır.
Kırmızı et, deniz ürünleri ve bakliyat pürin açısından zengindir. Alkollü içecekler de ürik asit seviyesini belirgin olarak artırır. Gut hastalığının fazla yeme ve içme nedeniyle ortaya çıktığı görüşü doğru değildir. Bazı yiyeceklerin fazla yenmesi ya da çok kilo alınması gut hastalarında atakları daha çok ortaya çıkarabilir.
Vücutta ürik asidin geçirdiği kimyasal işlemlere ait sorun ailelerde kalıtsal olarak geçebilir ya da başka bir hastalığın komplikasyonu olarak ortaya çıkabilir. Bu sorun, kişiye anne-babasından ya da büyükanne-dedelerinden geçiş yapar. Ancak çevresel faktörler de rol oynayabilir. Ayrıca ailenin her bireyinde gut atakları görülmez.
Zamanla, kanda ürik asit fazlalığı eklemler etrafında birikimlere yol açar. Sonuçta, ürik asit eklemler içinde dikiş iğnesine benzer kristaller oluşturur ki bu durum gut ataklarına neden olur. Bu kristaller sadece eklem içinde oluşmaz. Ürik asit aynı zamanda cilt altında, kulak memesinde tofüs olarak ve idrar yollarında böbrek taşları olarak karşımıza çıkabilir. Tofüs küçük, beyaz bir sivilceye benzer.
Gut Hastalığı Bitkisel Tedavi Ahmet Maranki
Profesör Doktor Ahmet Maranki gut hastalığının tedavi sürecini bitkisel formüllerle destekleyerek, daha sağlıklı bir tedavi süreci geçirebileceğinizi açıkladı. Gut hastalığı nedir ? Gut hastalığı kandaki ürik asit miktarının yükselmesinden kaynaklanan ve böbreklerdeki asiti azaltan bir hastalık türüdür. Ürik asit ciddi ağrılar geçirtebilir.
Belirtilerini ağrı olarak hissedebilirsiniz. Genel olarak en çok ayak parmaklarında ağrı şeklinde kendini gösterir. Daha sonra kollar, kollarla birlikte ayaklar ve ellerdeki eklem bölgelerinizde ağrılar olmaya başlar. Şişlikler başlar. "Profesör Doktor Ahmet Maranki gut hastalığı" için bitkisel önerilerde ve bitkisel formüllerin kullanılmasını tavsiye ediyor.
Trdiyet.com, olarak "gut hastalığı" için uygulayabileceğiniz bitkisel formülleri paylaşıyoruz.
Rezene: Bir bardak klorsuz kaynayan suyun içerisine yaklaşık olarak 9-10 gram rezene atın. Daha sonra 8 dakika kaynatın ve bu bitkisel formülü günde 3 bardak tüketiniz.
Kiraz sapı: Bir bardak suyun içerisine 5-6 gram kiraz sapını koyduktan sonra 9 dakika bekletip bu bitkisel formülden günde 2 bardak içmeniz tavsiye ediliyor.
Şalgam: Bir bardak suyun içerisine, çok ince doğradığımız şalgamı koyalım. 8 dakika kaynatalım daha sonra bu bitkisel formülümüzü günde 2 bardak olarak tüketelim.
Funda tohumu: Bir bardak klorsuz suyun içerisine 9 gram funda tohumu koyun ve 7 dakika kaynatıp, günde 2-3 bardak tüketebilirsiniz.
Maydanoz: Bir bardak suyun içerisine yaklaşık olarak 7 gram maydanozu iyice ince, ince kıyın ve atın. Üzerine 4 gram ebegümeci koyun ve 6 dakika kaynatıp ılımasını demlenmesini bekleyin. Bu bitkisel formülü de günde 2-3 bardak tüketebilirsiniz.
Ayrıca, kereviz, avakado, kiraz, zeytin gibi yiyecekleri besin olarak beslenme programlarınıza dahil ediniz. Bitkisel çözüm olarak bu tedavi yöntemlerini uygulayabilirsiniz. Uzman doktorlara danışarak daha sağlıklı bilgiler edinebilirsiniz.
Gut Hastalığında Beslenme endash Gut Hastalığı Diyeti Nasıl Olmalıdır?
Gut hastalarının vücuttaki ürik asit oranının artmasına neden olacak pürin içeriği zengin besinleri kısıtlayan bir diyet uygulamaları gerekir. Ürik asit seviyesi fazla olan kişilerin beslenmelerine dikkat etmeleri, hayvansal proteinleri fazla almamaları ve de alkol kullanmamaları öneriliyor. Faydalı bir besin olmasına rağmen balığın da gut hastalarınca fazla yenilmemesi gerekir.
Et gut hastalarında artrit atakları artıran önemli etkenlerden biridir.
Yağ oranı yüksek olanından ziyade yağ oranı düşük olan süt ürünlerini tüketiniz.
Yağ tüketimi tüketilen toplam kalorinin yüzde otuzuyla kısıtlanmalıdır.
Sağlıklı bir vücut ağırlığının sürdürülmesi temel zorunluluktur.
Alkolden, özellikle biradan kaçınılmalıdır.
Gut Hastalığına Zararlı Yiyecekler
Alkollü ve mayalı içecekler
Etten gelen protein tüketimini kısıtlayınız ve bu proteini az yağlı ya da yağsız süt ürünleri ve soya fasulyesi ve soya peyniri gibi soya ürünleriyle sağlayınız.
Sakatat ve organ etleri endash özellikle karaciğer, böbrek vs.
Et suları, deniz ürünleri
Belli balıklar ve su kabukluları endash ringa, sardalye, hamsi, midye, karides gut hastalığına sebebiyet veren en bilinen yiyeceklerdir.
Fasulye, bezelye, mercimek, kuşkonmaz, ıspanak, karnabahar, mantarlar
Pürinde oldukça yüksek olan ve gut diyetinde kaçınılması gereken diğer yiyecekler, hindi, alabalık, dana eti, koyun eti, mezgit balığı ve som balığı.
Pürin içeriği düşük olan besinler de zaman içerisinde pürin metabolitlerinin birikimiyle olumsuzluğa yol açabilirler.
Gut Hastalığına Ne İyi Gelir?
Gut hastası olanların diyetlerinde yer vermeleri tavsiye edilen besinler;
Kiraz, çilek, yaban mersini, ananas ve muz gibi taze meyveler. Kirazla ilgili yapılan bir araştırmada 250-300 gram kirazın aç karnına yenilmesinin plazma ürik seviyesinde %15 lik bir düşüşe neden olduğu saptanmıştır.
Üzüm çekirdeği .
Kereviz, domates, lahana ve maydanoz, yeşil yapraklıları da içeren sebzeler.
Zencefil ve zerdeçal.
C Vitamini bol olan yiyecekler. Örneğin, mandalina, kırmızı dolmalık biber, patates ve kırmızı löe2hana.
Meyve ve sebze idrarı alkali yaptığı için beslenmede daha çok yer alır.
Bol su içmek.
Gut hastalığı tedavi edilmediği takdirde yineleyen gut atakları eklemlerde yıkıma, biçim bozukluğuna ve eklem hareketlerinin kısıtlanmasına sebebiyet verir.
ayak bileği ağrısı, nedenler ve tedavisi:)
Ayak ve ayak bileği bütün vücut yükünü taşıdığı için hemen her spor dalında zedelenebilir. Yürüme, atlama, koşma sırasında eklemler ve bağlar etkilenir. Mesela koşarken ayak yere tam bastığı sırada ayakta yoğunlaşan kuvvet vücut ağırlığının 2-3 katıdır. Bu büyük kuvvet dokular, ayakkabı ve zemin arasında dağılır. Bir koşucunun saatte 5000 den fazla adım attığını düşünürsek doğru bir koşu tekniğinden hafif bir sapmanın bile ayakta aşırı yüklenme yapabileceğini görebiliriz.
Ayakta oluşan zedelenmelerde ayağın anatomik özelliği, vücut ağırlığı, ayakkabılar, spor yapılan zemin, antrenman şekli ve tekniğine bağlı faktörler etkilidir.
ANATOMİK FAKTÖRLER
Ayak yapısında ufak bozukluklar bile uzun sürekli veya tekrarlanan yüklenmelere neden olur. Düztabanlık (Pes planus) veya pence ayak (Pes cavus) gibi durumlarda ayak ağrıları sık görülür.
ANTRENMANLAR
Antrenman hataları ayak yaralanmalarının başta gelen nedenlerindendir. Çok fazla antrenman yapmak, engebeli yerlerde koşmak veya koşu sırasında zemin değişmesi en çok rastlanan antrenman hatalarındandır.
ZEMİN
Spor sırasında ayak yerle temas ederken bir şok dalgası oluşur. Ayağın yerden destek aldığı bu süre sprinterlerde 0.11 saniye, orta mesafe koşucularında 0.14 saniye, yüksek atlayanlarda 0.21 saniye kadardır. Bu çok kısa zaman süresinde oluşan şok dalgasından sonar kompresyon dalgaları meydana gelir. Bu dalgaların zemin, ayakkabı ve ayak dokuları arasında dağılması gerekir. Eğer zemin sertse ayağın korunabilmesi için ayakkabılara çok iş düşer. Ama çok yumuşak zeminde de şok dalgasının gücünü engelleyeceği için başka problemler ortaya çıkar. Mesela yumuşak kuma topuk batacağı için ayak yerden kalkarken kayma olur bu da Aşil tendonunda zorlanmaya neden olur. Islak, buzlu ve kaygan yüzeylerin herbiri ayak, ayak bileği, diz ve tüm bacak kas ve bağlarında hasara yol açabilir. Yokuş yukarı koşmak baldır kasları ve Aşil tendonu kısa sporcular için zorlayıcıdır. Yokuş aşağı koşmalar ise diz eklemini zorlar ve aşırı yüklenmelere neden olur.
AYAKKABILAR
Hemen bütün spor dallarında en önemli gereç ayakkabılar. Ayakkabılar ayağa gelen yükü vücudu koruyacak biçimde dağıtmalıdır. Spor yapılan zeminin sertliğine göre ayakkabı tabanları seçilmelidir. Mesela sert zeminlerde ayakkabıların şok-emen özellikte olması gerekir. Ayakkabı ve zemin ilişkisi sporcunun yaralanması açısından da son derece önemlidir. Yaralanma riski yüksek olan sporlarda ayakkabıların stabilize edici kalitede olması gerekir.
VÜCUT AĞIRLIĞI
Aşırı kilolar ayak dokuları üzerine daha fazla yük getirerek daha çabuk yorulmalarına neden olur. Bu şekilde aşırı kullanım yaralanmaları ortaya çıkabilir. Aşırı kullanmaya bağlı yaralanmalar bir yapıdaki dokunun mikroskopik yırtılması ve gözle belirlenemeyecek yaralanmalarına yol açacak tekrarlayan normal veya normal dışı hareketlerinden olur.
KAS KISALIK TESTİ
Kaslarda kısalma, özellikle kötü postürleri (duruş bozukluğu) olanlarda ve germe egzersizleri yapmayanlarda görülür. Kas kısalıklarının postür bozukluğuna mı yoksa alışkanlık pozisyonuna mı bağlı olduğunu ayırd etmek zordur. Özellikle uzun süreli oturarak çalışanlarda kısalıklar daha çok görülmektedir. Burada basit bir test ile kaslarınızın durumuna bakabilirsiniz.
PEKTORAL KASLAR
Yere sırtüstü yatınız. Elinizi ensede birleştiriniz. Dizlerinizi çok hafif bükerek belinizi mümkün olduğu kadar düzleştiriniz. Eğer göğüs kaslarınızda kısalık yoksa dirsekleriniz yere değmelidir.
KALÇA FLEKSÖRLERİ (Uyluğu öne getiren kaslar)
Sırtüstü yerde yatarken bir bacağınız düz yerde dursun, diğer dizinizi göğsünüze doğru çekiniz. Eğer kalça fleksör kaslarınızda kısalık yoksa yerde düz duran bacak yerden kalkmaz. Eğer kısalık varsa bacağın yerle teması kesilir, bacak yukarı doğru kalkar.
HAMSTRİNGLER (Arka uyluk kasları)
Sırtüstü yerde yatarken kolları yana açın dirsekleri 90 dereceye getirin. (Ters T). Bir bacağınız düz yerde dururken diğerini düz olarak (diz bükülmeden) yukarı başınıza doğru kaldırınız. Gençlerde 90 derece normal iken yaşlı bireylerde 70 derece normal kabul edilir.
GASTROCNEMİUS VE SOLEUS (Alt bacak arka kasları)
Yerde, bacaklar düz oturunuz. Hafif arkaya ellerinizle yaslanarak bacak kaslarınızı gevşetiniz. Dizler hiç bükülmeden ayak bileğinizi 90 dereceye çekebilmeniz gerekir.
Bu testte yapamadığınız hareketler varsa, hareketlerde aşırı zorlanma ve ağrı oluyorsa kas kısalığı probleminiz olabilir, bir uzmana danışınız.
Yük taşıyan ayak, tüm yapılarının birbiri ile bağlantılı olduğu karmaşık bir yapıdadır. Ayak ağrılarının çoğu yumuşak doku kaynaklıdır. Bu yumuşak dokular kaslar, bağlar, tendonlar, sinirler, eklem zarları ve kan damarlarıdır.
AYAK ZORLANMALARI (Strain)
Ayak ve ayakbileği ağrılarının en açık nedenlerinden biri travma (darbe) veya az fakat devamlı stesle zorlanmadır. Ayak zorlanmaları : 1. Akut (ani) 2. Kronik (süregen) olabilir. Akut ayak zorlanmalarında uzun süreli hareketsizlik sonrasında birden fazla egzersiz yapma ile ağrı ortaya çıkar. Uzun süredir sakin bir yaşam sürerken bir hafta sonu koşu yapan hafta sonu atletlerinde ayakta zorlanma olur.
Kronik zorlanmalarda ise sürekli tekrarlayan stesler veya ayakta yapı bozukluğu varsa normal streslerle bile uzun sürede zorlanma başlar. Başlangıçta ayak normal olsa da zamanla yapısal bozukluklara neden olur. Yapısal bozukluklar arttıkça da zorlanmalar artar.
Ayak eklem ve bağlarını istirahate almak için yapışkan bandajlama, ayakkabılarda eklemeler ve değişiklikler, özel destekler kullanılabilir. Ağrıların kaynaklandığı anatomik yapılar kesin biliniyorsa skedoid ve/veya lokal anestezik enjeksiyonları yapılabilir.
DÜZ TABANLIK (Pes Planus)
Ayak bireyden bireye farklılıklar gösterir. Bazı kişilerde ayakta bulunan uzunlamasına kemer basık olabilir ama ayak yine de fonksiyoneldir. Eğer ayak sert zeminlerde hatalı zorlanırsa, aşırı vücut ağırlığı veya uzun süre ayakta kalmak gibi nedenler varsa bu kemer daha çökebilir ve düztabanlık ortaya çıkar. Bunu basit bir ıslaklık testi ile açığa çıkarabilirsiniz.
Düz Tabanlık için Islaklık Testi: Ayak suya daldırılır. Kuru bir zemin üzerinde tam vücut ağırlığı ile basılır, ayağın izi alınır. Bu ayak izi tabandaki yük dağılımını açıkça gösterir. Ayak normalse iç taraftaki uzunlamasına kemer iz bırakmaz. Aşırı düşüklük varsa ayak tabanı tümüyle gözükür.
PENÇE AYAK (Pes cavus)
Düz tabanlığın tam tersidir. Ayak uzunlamasına kemeri yükselmiştir. Çoğu zaman doğuştandır. Ayak kasları, baldır kasları serttir. Ağırlık taşıyan yüzey küçülmüştür.
NASIRLAR
Deri basınç karşısında tepki olarak kalınlaşır ve sertleşir. Nasır denilen bu oluşumlar dar ayakkabı basınçları ile oluşur. Nasırlar çeşitli yerlerde oluşabilirse de en çok 5. parmakların üst yüzeylerinde, topukta bükülmüş parmakların en üst yüzeylerinde, ayak tabanında 2. parmak başlangıç yerinde, başparmak dış yanındaki aşırı çıkıntı (hallux valgus) üzerinde görülür. Ayakta sürekli basınç yapan her yerde olabilen sert nasırlardan başka parmaklar arasında da nasır olabilir. Bir parmaktaki sert çıkıntılar diğer parmağın yumuşak dokuları üzerinde basınç yapması ile oluşurlar. Parmaklar arasındaki neme bağlı yumuşak olsalar da ağrılı olabilirler.
TIRNAK BATMASI
Ayak parmaklarında tırnak batması oldukça sık görülür. Genellikle ayağa iyi uymayan, tırnağı bastıran ayakkabılara bağlı gelişir. En çok başparmak tırnağının iç veya dış kenarının deriye doğru batması vardır. Tırnağın ön köşeleri yumuşak parmak dokularına batınca enfeksiyon ve şişmeye neden olur. Tırnak batması çok ağrı yapabilir.
YÜRÜYÜŞ KIRIKLARI (march fracture)
Her bakımdan sağlıklı ve kemikleri normal olan kişilerde bir darbe olmadan uzun süreli stres sonrası kırıklar olabilir. Bu tip kırıklar ayağın uzun süre ve tekrarlayan zorlanmaya maruz kalması ile olur. Sporcularda bu tip stres kırıkları daha çok alt bacak ve ayak kemiklerinde görülür. Yürüyüşler sonrası askerlerde ayak kemiği kırıkları görüldüğü için yürüyüş kırıkları denmiştir. En çok ikinci ve üçüncü ayak tarak kemiğinde görülür. Bu tip kırıkta kırılan parça yerindedir ve ince bir kısım kırılmıştır. İlk çekilen röntgen filminde belirti görülmeyebilir. Daha sonra kırık etrafında tamir dokusu (kal) oluşmaya başlayınca filmde fark edilebilir
Ayakta kısalık
2 yaşında geçirdiğim felç sonucu sağ bacağımda kısalık oluştu. Şu anda 22 yaşındayım. Sağ bacağım aynı zamanda incelmiş. Bu kısalık ve incelik için ne yapabilirim?
Geçirmiş olduğunuz çocuk felci sebebi ile sağ ayağınızın kullanılamaması yüzünden adaleler incelmiş. Adaleler çalışmadığı zaman erir. Gene felç sebebi ile eklemdeki bozukluk bacağı kısaltmış. Hastalığın başlangıcında fizik tedavi ve adale güçlendirici hareketler bu kısalık ve incelik asgariye indirilebilirdi. Siz kısa olan ayağınıza hafif ve yüksek tabanlıklı bir ayakkabı giyerek dengenizi sağlamaya çalışın. Sağlam ayağı kesip kısalttırmak olmaz. Bacağınızdaki inceliği gidermek için de bol bol yürüyüş yapmak, ayakla ağırlık çalışmak faydalı olur. Fizik tedavi bölümünden yardım istiyebilirsiniz. Adaleler çalışma ile kalınlaşınca bacaktaki incelik azalır.
Ayakta ağrı
6 ay önce çok süratli giderken bisikletten düştüm. İlk bir hafta sol ayağımın üzerine basamadım. Röntgende bir şey çıkmadı. Çekilen MR grafisinde ise sol ayak kıkırdağında çatlak olduğu tespit edildi. Fazla yürüdüğüm zaman ağrı yapıyor ve dinlenmedikçe geçmiyor. Benim bu şikayetlerden kurtulmam mümkün mü?
Düşme sonucu kemiklerde kırık, çatlama, etraftaki yumuşak dokularda ezilmeler olabilir. Bunların hepsi de yürümede zorluk ve ağrı yapabilir. Yumuşak doku travmaları genellikle kısa bir süre içinde düzelir ve ağrılar kaybolur. Çatlamalarda ise üzerine fazla yük bindirilmezse 1-2 ay içinde kaynama başlar ve şikayetler giderek azalır, 6-8 ay içinde tamamen geçer. Eğer kemikte kırık var ise ya alçıya alınır ya da ameliyat ile kırık uçları düzeltilir. Bunda da 4-6 hafta içinde kaynama başlar ve ağrılar giderek azalır. Çekilen normal filmde bir şey bulunmaması kırık olmadığını göstermektedir. Kırıklar normal filmlerde mutlaka görünür. MR filminde sol ayak kıkırdağında çatlak var diyorsunuz. Eğer çatlak geniş ise ameliyat ile düzeltmek lazım, aksi halde kaynama olmaz veya uzun sürer. Eğer fazla ayrık değilse şimdiye kadar kaynaması lazımdı. Bu ağrılarınız ayak bağlarının zedelenmesinden veya yırtılmasından olabilir. Yeniden bir sol ayak MR filmi çektirin, kıkırdaktaki çatlak dediğiniz şeyin ne olduğuna baktırın. Eğer tamamen düzelmiş ise, bağları incelemek gerekirse fizik tedavi yaptırmak iyi olur. Size tavsiyemiz bir üniversite hastanesinin ortopedi ve travmatoloji bölümüne gitmeniz, gerekli tahlilleri yaptırmanız, filmleri çektirmenizdir. Oradan verilecek egzersizleri yaparak şikayetlerinizden kurtulmaya çalışmanızdır.
Ayaklardaki refleks bölgelerine masaj yapmak kan dolaşımını yükseltir, sinir sistemindeki gerilimi rahatlatır. Ayaktaki reflekslere masaj yapmak vücuttaki potansiyel tedavi edici güçleri uyarır. Refleksoloji aynı zamanda teşhis konusunda da olağanüstü faydalıdır. Refleksoloji, hastalıkları iyileştirmede, tüm vücut sağlığını korumada doğal ve ilaçsız bir yöntemdir.
Ayaklarınıza iyi bakın
Refleksolojinin felsefesi, ayaklarınızın vücudunuzun aynası olduğunu söyler. Ayaklarınızı birleştirip üzerine vücudun bir taslağını yerleştirerek, ayak parmaklarının başa denk geldiğini görebilirsiniz. Parmakların ayak ile birleştiği yer omuz çizgisidir. Alt kısmı çiğerlerdir. Ayaklardan aşağı inildikçe belirlenmiş bölgeler vücudun diğer bölümlerine ve organlarına tekabül eder.
Her ayakta 7.000ün üzerinde sinir ucu, 26 kemik, 107 bağ ve 19 kas bulunur.
Refleksoloji aynı zamanda vücudun artıklarını atmasına ve vücut fonksiyonlarının daha sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. Muayene ve işlem sonrasında artıkların atılması için fazladan su içilmesi tavsiye edilir.
Ayaklarda şişmeye bitkisel tedavi
Ayak şişmesi, uzun süre ayakta durma, dolaşım sisteminin yetersiz olması; gebelik, uzun süre hareketsiz kalmak veya incinme, burkulma sonucu ortaya çıkar.
Tedavi için, önce sebebi tesbit etmek gerekir. Sebep, dokularda su toplanmış olması ise, aşağıdaki reçete uygulanır:
6 su bardağı suya; 1 tatlı kaşığı atkuyruğu, 1 tatlı kaşığı biberiye, 1 tatlı kaşığı ardıç yemişi, 1 tatlı kaşığı yavşanotu ve 1 tatlı kaşığı yaban mürveri konur. Kaynatılır, ince ve temiz bir tülbentten süzülür. Günde 3 kere, birer çay bardağı içilir.
Ayaklar, yorgunluktan şişmişse, aşağıdaki reçeteler uygulanır.
8 su bardağı suya; 1 avuç ufalanmış kuru mürver yaprağı ve 1 tatlı kaşığı sofra tuzu konur. 5 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Ayaklar, içine sokulup, su ılıyıncaya kadar ovulur.
8 bardak kaynak suya; 1 avuç ufalanmış pelin konur. 15 dakika bekletildikten sonra süzülür. Ayaklar, suyun içine sokulup, 15 dakika bekletilir.
AYRICA; Kaval kemiğinin arka kısmını, yukarıdan aşağı doğru ovmak da çok faydalıdır.
Şişen ayaklar için şişen ayakkabı
Ayaklar gün içinde şişiyor, büyüyor. İşte bunu gözönünde bulunduran Amerikan Bcam firması, ayakla birlikte büyüyüp, esneyen bir ayakkabı geliştirdi. Tüm bunlar ise, ayakkabının içinde bulunan bir sensor, pil, pnömatik sübop ve mikroçip sayesinde oluyor. Sensor, ayaklardaki şişmeyi saptadıktan sonra ayakkabıyı ayağa uydurmak için şişiriyor.
Ayaktan tedavi
Başağrınızı geçirmek için ayaklarınıza masaj yapmanızı söyleyenler olmuştur. Refleksoloji adı verilen bilim dalı, ayaklarla vücudun diğer kısımları arasındaki bağlantıyı esas alıyor. Haftada on beş dakika ayaklara masaj yapmanın stresi azaltabileceğini unutmayın.
1- Tiroid bezi Baş parmağın hemen altındaki şişkin kısma masaj yapmak, metabolizmayı hızlandırır, enerjinizi artırır ve sindirimi kolaylaştırır.
2- Belkemiği Baş parmaktan topuğa doğru ayağın iç kısımlarına yapılacak baskı, sırt ağrılarını azaltabilir, hatta geçirebilir.
3- Omuzlar Küçük parmağın altındaki bölgede yer alan refleks noktasına masaj yapmak, stresi azaltır.
Bütün bir kış kapalı kalan ayaklar, sandaletlerle yaz aylarında günlerinde rahatlıyorlar, ama bu kez de başka sorunlar çıkıyor. Örneğin parmaklar arasında kaşıntı yapan su dolu kabarcıklar, son derece rahatsız ediyor. Yalın ayak dolaşmak, ayakların mikrop kapmalarına neden oluyor. Bu durumda, mantarlara karşı kullanılan merhem, losyon ve tozlardan yararlanabilirsiniz. Ayakları yıkadıktan sonra iyice kurulamaya dikkat etmelisiniz
Ayrıca sıcak günlerde açık sandal ayakkabı giymek ayakları rahatlatır. Eğer kapalı ayakkabı giyecekseniz, mutlaka gerçek deri ayakkabı kullanmalısınız. Yürüyüş yapacaksanız, pamuklu soket çorap giyin.
Ayak baş parmağının öbür parmaklara doğru yönelmesi, parmak ile ayak arasındaki eklemi zedeler, o bölgede kızarma görülür. Bir süre sonra eklemin üzerinde şişlik meydana gelir ve acı çekmeye başlarsınız.
Uzun yıllar ayaklara tam uymayan ayakkabılar giymek problem yaratır. Özellikle de sivri burunlu ayakkabılar. Şişliklerin üzerini bantla kapatmak ya da ayak üzerine küçük sünger parçası koymak acıyı hafifletir. Buz torbası koyun.
Nasırlar için
Topuklarınızın altında biriken kitle sizi rahatsız eder. Parmaklar üzerinde beliren nasırlar ise daha çok canınızın acımasına neden olur. Nasırlı ayaklarla yürümeye çalışmak, başka ayak problemlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Nasırların nedeni, dar ve küçük ayakkabı giymektir. Ayaklarınızı sıcak suya sokup nasırların yumuşamasnı bekleyin ve sonra da topuklarınızdaki nasırı pomza taşıyla temizleyin. Topuklarınız yumuşatıcı krem sürün.
Ayak ağrıları
Çoğunlukla yorgunluk, eklem bağlarının zorlanması veya fazla kilo almak gibi sebeplerden kaynaklanan ayak ağrıları, bazen başka türlü rahatsızlıkların da habercisi olabilir. Önemli bir hastalıktan kaynaklanmayan ağrılarda, masaj ve dinlenme çok faydalı olur. Ayrıca aşağıdaki reçeteleri uygulamak, şikayetlerin kısa sürede geçmesine yardımcı olur.
Bir kahve fincanı zeytinyağı, bir kahve fincanı amonyak, 2 kahve fincanı ispirto, 4 çorba kaşığı toz haline getirilmiş köe2fur ve bir kahve fincanı gazyağı konur. İyice karıştırılır. Elde edilen karışımla ağrıyan yerler ovulur. Üşütmemek için yünlü bir bez parçası ile sarılır.
Yarım kilo siyah turp, iyice yıkandıktan sonra kabuklarıyla birlikte rendelenir. Üzerine 3 fincan soğuk su ilave edilip hafif ateşte lapa haline gelinceye kadar pişirilir. Hazırlanan lapadan bir avuç alarak ağrıyan yere konur ve üzeri sarılır. Bir gece bekledikten sonra ılık su ile yıkanır.
Bir litre suya 2 avuç söğüt yaprağı koyup kaynatılır. Sonra kaynamış yapraklar ağrıyan yere konup bağlanır.
Ayakta oluşan zedelenmelerde ayağın anatomik özelliği, vücut ağırlığı, ayakkabılar, spor yapılan zemin, antrenman şekli ve tekniğine bağlı faktörler etkilidir.
ANATOMİK FAKTÖRLER
Ayak yapısında ufak bozukluklar bile uzun sürekli veya tekrarlanan yüklenmelere neden olur. Düztabanlık (Pes planus) veya pence ayak (Pes cavus) gibi durumlarda ayak ağrıları sık görülür.
ANTRENMANLAR
Antrenman hataları ayak yaralanmalarının başta gelen nedenlerindendir. Çok fazla antrenman yapmak, engebeli yerlerde koşmak veya koşu sırasında zemin değişmesi en çok rastlanan antrenman hatalarındandır.
ZEMİN
Spor sırasında ayak yerle temas ederken bir şok dalgası oluşur. Ayağın yerden destek aldığı bu süre sprinterlerde 0.11 saniye, orta mesafe koşucularında 0.14 saniye, yüksek atlayanlarda 0.21 saniye kadardır. Bu çok kısa zaman süresinde oluşan şok dalgasından sonar kompresyon dalgaları meydana gelir. Bu dalgaların zemin, ayakkabı ve ayak dokuları arasında dağılması gerekir. Eğer zemin sertse ayağın korunabilmesi için ayakkabılara çok iş düşer. Ama çok yumuşak zeminde de şok dalgasının gücünü engelleyeceği için başka problemler ortaya çıkar. Mesela yumuşak kuma topuk batacağı için ayak yerden kalkarken kayma olur bu da Aşil tendonunda zorlanmaya neden olur. Islak, buzlu ve kaygan yüzeylerin herbiri ayak, ayak bileği, diz ve tüm bacak kas ve bağlarında hasara yol açabilir. Yokuş yukarı koşmak baldır kasları ve Aşil tendonu kısa sporcular için zorlayıcıdır. Yokuş aşağı koşmalar ise diz eklemini zorlar ve aşırı yüklenmelere neden olur.
AYAKKABILAR
Hemen bütün spor dallarında en önemli gereç ayakkabılar. Ayakkabılar ayağa gelen yükü vücudu koruyacak biçimde dağıtmalıdır. Spor yapılan zeminin sertliğine göre ayakkabı tabanları seçilmelidir. Mesela sert zeminlerde ayakkabıların şok-emen özellikte olması gerekir. Ayakkabı ve zemin ilişkisi sporcunun yaralanması açısından da son derece önemlidir. Yaralanma riski yüksek olan sporlarda ayakkabıların stabilize edici kalitede olması gerekir.
VÜCUT AĞIRLIĞI
Aşırı kilolar ayak dokuları üzerine daha fazla yük getirerek daha çabuk yorulmalarına neden olur. Bu şekilde aşırı kullanım yaralanmaları ortaya çıkabilir. Aşırı kullanmaya bağlı yaralanmalar bir yapıdaki dokunun mikroskopik yırtılması ve gözle belirlenemeyecek yaralanmalarına yol açacak tekrarlayan normal veya normal dışı hareketlerinden olur.
KAS KISALIK TESTİ
Kaslarda kısalma, özellikle kötü postürleri (duruş bozukluğu) olanlarda ve germe egzersizleri yapmayanlarda görülür. Kas kısalıklarının postür bozukluğuna mı yoksa alışkanlık pozisyonuna mı bağlı olduğunu ayırd etmek zordur. Özellikle uzun süreli oturarak çalışanlarda kısalıklar daha çok görülmektedir. Burada basit bir test ile kaslarınızın durumuna bakabilirsiniz.
PEKTORAL KASLAR
Yere sırtüstü yatınız. Elinizi ensede birleştiriniz. Dizlerinizi çok hafif bükerek belinizi mümkün olduğu kadar düzleştiriniz. Eğer göğüs kaslarınızda kısalık yoksa dirsekleriniz yere değmelidir.
KALÇA FLEKSÖRLERİ (Uyluğu öne getiren kaslar)
Sırtüstü yerde yatarken bir bacağınız düz yerde dursun, diğer dizinizi göğsünüze doğru çekiniz. Eğer kalça fleksör kaslarınızda kısalık yoksa yerde düz duran bacak yerden kalkmaz. Eğer kısalık varsa bacağın yerle teması kesilir, bacak yukarı doğru kalkar.
HAMSTRİNGLER (Arka uyluk kasları)
Sırtüstü yerde yatarken kolları yana açın dirsekleri 90 dereceye getirin. (Ters T). Bir bacağınız düz yerde dururken diğerini düz olarak (diz bükülmeden) yukarı başınıza doğru kaldırınız. Gençlerde 90 derece normal iken yaşlı bireylerde 70 derece normal kabul edilir.
GASTROCNEMİUS VE SOLEUS (Alt bacak arka kasları)
Yerde, bacaklar düz oturunuz. Hafif arkaya ellerinizle yaslanarak bacak kaslarınızı gevşetiniz. Dizler hiç bükülmeden ayak bileğinizi 90 dereceye çekebilmeniz gerekir.
Bu testte yapamadığınız hareketler varsa, hareketlerde aşırı zorlanma ve ağrı oluyorsa kas kısalığı probleminiz olabilir, bir uzmana danışınız.
Yük taşıyan ayak, tüm yapılarının birbiri ile bağlantılı olduğu karmaşık bir yapıdadır. Ayak ağrılarının çoğu yumuşak doku kaynaklıdır. Bu yumuşak dokular kaslar, bağlar, tendonlar, sinirler, eklem zarları ve kan damarlarıdır.
AYAK ZORLANMALARI (Strain)
Ayak ve ayakbileği ağrılarının en açık nedenlerinden biri travma (darbe) veya az fakat devamlı stesle zorlanmadır. Ayak zorlanmaları : 1. Akut (ani) 2. Kronik (süregen) olabilir. Akut ayak zorlanmalarında uzun süreli hareketsizlik sonrasında birden fazla egzersiz yapma ile ağrı ortaya çıkar. Uzun süredir sakin bir yaşam sürerken bir hafta sonu koşu yapan hafta sonu atletlerinde ayakta zorlanma olur.
Kronik zorlanmalarda ise sürekli tekrarlayan stesler veya ayakta yapı bozukluğu varsa normal streslerle bile uzun sürede zorlanma başlar. Başlangıçta ayak normal olsa da zamanla yapısal bozukluklara neden olur. Yapısal bozukluklar arttıkça da zorlanmalar artar.
Ayak eklem ve bağlarını istirahate almak için yapışkan bandajlama, ayakkabılarda eklemeler ve değişiklikler, özel destekler kullanılabilir. Ağrıların kaynaklandığı anatomik yapılar kesin biliniyorsa skedoid ve/veya lokal anestezik enjeksiyonları yapılabilir.
DÜZ TABANLIK (Pes Planus)
Ayak bireyden bireye farklılıklar gösterir. Bazı kişilerde ayakta bulunan uzunlamasına kemer basık olabilir ama ayak yine de fonksiyoneldir. Eğer ayak sert zeminlerde hatalı zorlanırsa, aşırı vücut ağırlığı veya uzun süre ayakta kalmak gibi nedenler varsa bu kemer daha çökebilir ve düztabanlık ortaya çıkar. Bunu basit bir ıslaklık testi ile açığa çıkarabilirsiniz.
Düz Tabanlık için Islaklık Testi: Ayak suya daldırılır. Kuru bir zemin üzerinde tam vücut ağırlığı ile basılır, ayağın izi alınır. Bu ayak izi tabandaki yük dağılımını açıkça gösterir. Ayak normalse iç taraftaki uzunlamasına kemer iz bırakmaz. Aşırı düşüklük varsa ayak tabanı tümüyle gözükür.
PENÇE AYAK (Pes cavus)
Düz tabanlığın tam tersidir. Ayak uzunlamasına kemeri yükselmiştir. Çoğu zaman doğuştandır. Ayak kasları, baldır kasları serttir. Ağırlık taşıyan yüzey küçülmüştür.
NASIRLAR
Deri basınç karşısında tepki olarak kalınlaşır ve sertleşir. Nasır denilen bu oluşumlar dar ayakkabı basınçları ile oluşur. Nasırlar çeşitli yerlerde oluşabilirse de en çok 5. parmakların üst yüzeylerinde, topukta bükülmüş parmakların en üst yüzeylerinde, ayak tabanında 2. parmak başlangıç yerinde, başparmak dış yanındaki aşırı çıkıntı (hallux valgus) üzerinde görülür. Ayakta sürekli basınç yapan her yerde olabilen sert nasırlardan başka parmaklar arasında da nasır olabilir. Bir parmaktaki sert çıkıntılar diğer parmağın yumuşak dokuları üzerinde basınç yapması ile oluşurlar. Parmaklar arasındaki neme bağlı yumuşak olsalar da ağrılı olabilirler.
TIRNAK BATMASI
Ayak parmaklarında tırnak batması oldukça sık görülür. Genellikle ayağa iyi uymayan, tırnağı bastıran ayakkabılara bağlı gelişir. En çok başparmak tırnağının iç veya dış kenarının deriye doğru batması vardır. Tırnağın ön köşeleri yumuşak parmak dokularına batınca enfeksiyon ve şişmeye neden olur. Tırnak batması çok ağrı yapabilir.
YÜRÜYÜŞ KIRIKLARI (march fracture)
Her bakımdan sağlıklı ve kemikleri normal olan kişilerde bir darbe olmadan uzun süreli stres sonrası kırıklar olabilir. Bu tip kırıklar ayağın uzun süre ve tekrarlayan zorlanmaya maruz kalması ile olur. Sporcularda bu tip stres kırıkları daha çok alt bacak ve ayak kemiklerinde görülür. Yürüyüşler sonrası askerlerde ayak kemiği kırıkları görüldüğü için yürüyüş kırıkları denmiştir. En çok ikinci ve üçüncü ayak tarak kemiğinde görülür. Bu tip kırıkta kırılan parça yerindedir ve ince bir kısım kırılmıştır. İlk çekilen röntgen filminde belirti görülmeyebilir. Daha sonra kırık etrafında tamir dokusu (kal) oluşmaya başlayınca filmde fark edilebilir
Ayakta kısalık
2 yaşında geçirdiğim felç sonucu sağ bacağımda kısalık oluştu. Şu anda 22 yaşındayım. Sağ bacağım aynı zamanda incelmiş. Bu kısalık ve incelik için ne yapabilirim?
Geçirmiş olduğunuz çocuk felci sebebi ile sağ ayağınızın kullanılamaması yüzünden adaleler incelmiş. Adaleler çalışmadığı zaman erir. Gene felç sebebi ile eklemdeki bozukluk bacağı kısaltmış. Hastalığın başlangıcında fizik tedavi ve adale güçlendirici hareketler bu kısalık ve incelik asgariye indirilebilirdi. Siz kısa olan ayağınıza hafif ve yüksek tabanlıklı bir ayakkabı giyerek dengenizi sağlamaya çalışın. Sağlam ayağı kesip kısalttırmak olmaz. Bacağınızdaki inceliği gidermek için de bol bol yürüyüş yapmak, ayakla ağırlık çalışmak faydalı olur. Fizik tedavi bölümünden yardım istiyebilirsiniz. Adaleler çalışma ile kalınlaşınca bacaktaki incelik azalır.
Ayakta ağrı
6 ay önce çok süratli giderken bisikletten düştüm. İlk bir hafta sol ayağımın üzerine basamadım. Röntgende bir şey çıkmadı. Çekilen MR grafisinde ise sol ayak kıkırdağında çatlak olduğu tespit edildi. Fazla yürüdüğüm zaman ağrı yapıyor ve dinlenmedikçe geçmiyor. Benim bu şikayetlerden kurtulmam mümkün mü?
Düşme sonucu kemiklerde kırık, çatlama, etraftaki yumuşak dokularda ezilmeler olabilir. Bunların hepsi de yürümede zorluk ve ağrı yapabilir. Yumuşak doku travmaları genellikle kısa bir süre içinde düzelir ve ağrılar kaybolur. Çatlamalarda ise üzerine fazla yük bindirilmezse 1-2 ay içinde kaynama başlar ve şikayetler giderek azalır, 6-8 ay içinde tamamen geçer. Eğer kemikte kırık var ise ya alçıya alınır ya da ameliyat ile kırık uçları düzeltilir. Bunda da 4-6 hafta içinde kaynama başlar ve ağrılar giderek azalır. Çekilen normal filmde bir şey bulunmaması kırık olmadığını göstermektedir. Kırıklar normal filmlerde mutlaka görünür. MR filminde sol ayak kıkırdağında çatlak var diyorsunuz. Eğer çatlak geniş ise ameliyat ile düzeltmek lazım, aksi halde kaynama olmaz veya uzun sürer. Eğer fazla ayrık değilse şimdiye kadar kaynaması lazımdı. Bu ağrılarınız ayak bağlarının zedelenmesinden veya yırtılmasından olabilir. Yeniden bir sol ayak MR filmi çektirin, kıkırdaktaki çatlak dediğiniz şeyin ne olduğuna baktırın. Eğer tamamen düzelmiş ise, bağları incelemek gerekirse fizik tedavi yaptırmak iyi olur. Size tavsiyemiz bir üniversite hastanesinin ortopedi ve travmatoloji bölümüne gitmeniz, gerekli tahlilleri yaptırmanız, filmleri çektirmenizdir. Oradan verilecek egzersizleri yaparak şikayetlerinizden kurtulmaya çalışmanızdır.
Ayaklardaki refleks bölgelerine masaj yapmak kan dolaşımını yükseltir, sinir sistemindeki gerilimi rahatlatır. Ayaktaki reflekslere masaj yapmak vücuttaki potansiyel tedavi edici güçleri uyarır. Refleksoloji aynı zamanda teşhis konusunda da olağanüstü faydalıdır. Refleksoloji, hastalıkları iyileştirmede, tüm vücut sağlığını korumada doğal ve ilaçsız bir yöntemdir.
Ayaklarınıza iyi bakın
Refleksolojinin felsefesi, ayaklarınızın vücudunuzun aynası olduğunu söyler. Ayaklarınızı birleştirip üzerine vücudun bir taslağını yerleştirerek, ayak parmaklarının başa denk geldiğini görebilirsiniz. Parmakların ayak ile birleştiği yer omuz çizgisidir. Alt kısmı çiğerlerdir. Ayaklardan aşağı inildikçe belirlenmiş bölgeler vücudun diğer bölümlerine ve organlarına tekabül eder.
Her ayakta 7.000ün üzerinde sinir ucu, 26 kemik, 107 bağ ve 19 kas bulunur.
Refleksoloji aynı zamanda vücudun artıklarını atmasına ve vücut fonksiyonlarının daha sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. Muayene ve işlem sonrasında artıkların atılması için fazladan su içilmesi tavsiye edilir.
Ayaklarda şişmeye bitkisel tedavi
Ayak şişmesi, uzun süre ayakta durma, dolaşım sisteminin yetersiz olması; gebelik, uzun süre hareketsiz kalmak veya incinme, burkulma sonucu ortaya çıkar.
Tedavi için, önce sebebi tesbit etmek gerekir. Sebep, dokularda su toplanmış olması ise, aşağıdaki reçete uygulanır:
6 su bardağı suya; 1 tatlı kaşığı atkuyruğu, 1 tatlı kaşığı biberiye, 1 tatlı kaşığı ardıç yemişi, 1 tatlı kaşığı yavşanotu ve 1 tatlı kaşığı yaban mürveri konur. Kaynatılır, ince ve temiz bir tülbentten süzülür. Günde 3 kere, birer çay bardağı içilir.
Ayaklar, yorgunluktan şişmişse, aşağıdaki reçeteler uygulanır.
8 su bardağı suya; 1 avuç ufalanmış kuru mürver yaprağı ve 1 tatlı kaşığı sofra tuzu konur. 5 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Ayaklar, içine sokulup, su ılıyıncaya kadar ovulur.
8 bardak kaynak suya; 1 avuç ufalanmış pelin konur. 15 dakika bekletildikten sonra süzülür. Ayaklar, suyun içine sokulup, 15 dakika bekletilir.
AYRICA; Kaval kemiğinin arka kısmını, yukarıdan aşağı doğru ovmak da çok faydalıdır.
Şişen ayaklar için şişen ayakkabı
Ayaklar gün içinde şişiyor, büyüyor. İşte bunu gözönünde bulunduran Amerikan Bcam firması, ayakla birlikte büyüyüp, esneyen bir ayakkabı geliştirdi. Tüm bunlar ise, ayakkabının içinde bulunan bir sensor, pil, pnömatik sübop ve mikroçip sayesinde oluyor. Sensor, ayaklardaki şişmeyi saptadıktan sonra ayakkabıyı ayağa uydurmak için şişiriyor.
Ayaktan tedavi
Başağrınızı geçirmek için ayaklarınıza masaj yapmanızı söyleyenler olmuştur. Refleksoloji adı verilen bilim dalı, ayaklarla vücudun diğer kısımları arasındaki bağlantıyı esas alıyor. Haftada on beş dakika ayaklara masaj yapmanın stresi azaltabileceğini unutmayın.
1- Tiroid bezi Baş parmağın hemen altındaki şişkin kısma masaj yapmak, metabolizmayı hızlandırır, enerjinizi artırır ve sindirimi kolaylaştırır.
2- Belkemiği Baş parmaktan topuğa doğru ayağın iç kısımlarına yapılacak baskı, sırt ağrılarını azaltabilir, hatta geçirebilir.
3- Omuzlar Küçük parmağın altındaki bölgede yer alan refleks noktasına masaj yapmak, stresi azaltır.
Bütün bir kış kapalı kalan ayaklar, sandaletlerle yaz aylarında günlerinde rahatlıyorlar, ama bu kez de başka sorunlar çıkıyor. Örneğin parmaklar arasında kaşıntı yapan su dolu kabarcıklar, son derece rahatsız ediyor. Yalın ayak dolaşmak, ayakların mikrop kapmalarına neden oluyor. Bu durumda, mantarlara karşı kullanılan merhem, losyon ve tozlardan yararlanabilirsiniz. Ayakları yıkadıktan sonra iyice kurulamaya dikkat etmelisiniz
Ayrıca sıcak günlerde açık sandal ayakkabı giymek ayakları rahatlatır. Eğer kapalı ayakkabı giyecekseniz, mutlaka gerçek deri ayakkabı kullanmalısınız. Yürüyüş yapacaksanız, pamuklu soket çorap giyin.
Ayak baş parmağının öbür parmaklara doğru yönelmesi, parmak ile ayak arasındaki eklemi zedeler, o bölgede kızarma görülür. Bir süre sonra eklemin üzerinde şişlik meydana gelir ve acı çekmeye başlarsınız.
Uzun yıllar ayaklara tam uymayan ayakkabılar giymek problem yaratır. Özellikle de sivri burunlu ayakkabılar. Şişliklerin üzerini bantla kapatmak ya da ayak üzerine küçük sünger parçası koymak acıyı hafifletir. Buz torbası koyun.
Nasırlar için
Topuklarınızın altında biriken kitle sizi rahatsız eder. Parmaklar üzerinde beliren nasırlar ise daha çok canınızın acımasına neden olur. Nasırlı ayaklarla yürümeye çalışmak, başka ayak problemlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Nasırların nedeni, dar ve küçük ayakkabı giymektir. Ayaklarınızı sıcak suya sokup nasırların yumuşamasnı bekleyin ve sonra da topuklarınızdaki nasırı pomza taşıyla temizleyin. Topuklarınız yumuşatıcı krem sürün.
Ayak ağrıları
Çoğunlukla yorgunluk, eklem bağlarının zorlanması veya fazla kilo almak gibi sebeplerden kaynaklanan ayak ağrıları, bazen başka türlü rahatsızlıkların da habercisi olabilir. Önemli bir hastalıktan kaynaklanmayan ağrılarda, masaj ve dinlenme çok faydalı olur. Ayrıca aşağıdaki reçeteleri uygulamak, şikayetlerin kısa sürede geçmesine yardımcı olur.
Bir kahve fincanı zeytinyağı, bir kahve fincanı amonyak, 2 kahve fincanı ispirto, 4 çorba kaşığı toz haline getirilmiş köe2fur ve bir kahve fincanı gazyağı konur. İyice karıştırılır. Elde edilen karışımla ağrıyan yerler ovulur. Üşütmemek için yünlü bir bez parçası ile sarılır.
Yarım kilo siyah turp, iyice yıkandıktan sonra kabuklarıyla birlikte rendelenir. Üzerine 3 fincan soğuk su ilave edilip hafif ateşte lapa haline gelinceye kadar pişirilir. Hazırlanan lapadan bir avuç alarak ağrıyan yere konur ve üzeri sarılır. Bir gece bekledikten sonra ılık su ile yıkanır.
Bir litre suya 2 avuç söğüt yaprağı koyup kaynatılır. Sonra kaynamış yapraklar ağrıyan yere konup bağlanır.
nefes darlığı beLirTileri
Nefes darlığı her türlü solunum güçlüğünü anlatmak için kullanılan bir terimdir. Hasta genellikle yardımcı solunum kasları aracılığıyla soluk alıp verir ve hava açlığı denen bir boğulma duygusuna kapılır.Çoğu durumda nefes darlığı daha derin soluk alıp verme ve daha sık soluma biçiminde ortaya çıkar. Ama solumanın seyrekleştiği ya da normal sıklıkta kaldığı nefes darlıkları da vardır. Olguların çoğunda hasta soluma güçlüğünü duyar, yani hava açlığının farkındadır, ama bazen, Örneğin bilinç kaybı söz konusuysa bu Öznel duygu bulunmayabilir. Nefes darlıklarının birçok türünde hasta yatar konumda duramaz, solunum kaslarının kolay çalışması için oturur ya da yarı oturur bir konum almak zorundadır. Nefes darlığı normal solumanın engellenmesine ya da kandaki oksijen gereksiniminin artmasına bağlı olarak solunumun zorlamalı hale gelmesidir.
Nefes Darlığı Tipleri
Nefes darlıklan başlıca özelliklerine göre iki grupta incelenebilir: Zorlamalı soluk alma ve zorlamah soluk verme.Zorlamalı soluk alma: Soluk alma süresiyle soluk verme süresi arasındaki normal oran (5:6) bozulmuş, soluk alma süresi uzamıştır. Ayrıca soluk alma zorlaşmış ve gürültülü hale gelmiştir. Yardımcı solunum kasları (boyun, göğüs, kann kasları) da soluk almaya katılmaktadır. Bu tür nefes darlığı genellikle havanın solunum yollarmdan geçişini zorlaştıran bir engelin varlığında ortaya çıkar; örneğin gırtlak ya da soluk borusu darlığında durum böyledir.Zorlamalı soluk verme: Soluk verme süresi uzamış, soluk verme zor ve gürültülü hale gelmiştir. Başta kann kaslan olmak üzere yardımcı solunum kaslan da soluk verme eylemine katılmaktadır. Bu tür nefes darlığı akciğer anfizemi gibi akciğer dokusunun esnekliğinin azaldığı ya da astım gibi küçük bronşlarda spazma bağlı olarak havanın hava keseciklerinden (alveol) çıkmasının engellendiği durumlarda ortaya çıkar.
Nöbetler halinde gelen nefes darlığı: Normal soluma dönemleri arasında nöbetler halinde ortaya çıkar. Kalp astımında, akciğer Şminde, üremiye bağlı astımda ve gırtlak spazmında vb görülür. Ama bu tür nefes darlığının en tipik Örneği bronş astımıdır. Bu hastalıkta nöbetler genellikle geceleri tutar, 10 dakikadan birkaç saate kadar sürebilir. Önce yapışkan, daha sonra hafif köpüklü beyaz bir balgam çıkarılmasıyla nöbet sona erer. Nöbetin günlerce sürmesi status asthmaticus (astım durumu) olarak bilinir.
Sürekli nefes darlığı : Genellikle ağır kalp, dolaşım ve solunum yetmezliklerinin ileri evrelerinde görülür.
Soluma güçlüğü olarak da tanımlanan nefes darlığı (dispne) nedir?
Nefes darlığı hekimden yardım istemini gerektiren ve sık rastlanan belirtiler*den biridir. Her şeyden önce nefes darlığını doğru tanımlamak gerekir. Nefes darlığı hızlı soluma anlamına gelen takipne değildir; metabolizmanın artma*sına bağlı olarak daha sık ve derin soluma anlamına gelen hiperpne de değil*dir. Nefes darlığı öznel bir olgudur; hasta bilinçli bir biçimde, nefes alma ça*basını güçlendirmeye çalışır. Akciğerlerin yeterli oksijen sağlayamadığı du*rumlarda ortaya çıkar. Solunum güçlükle ve rahatsız bir biçimde gerçekleşir.
böbrek şişmesi nasıL oLur_?
Böbrek ağrısını çeken bilir melekler.Taş düşürmüş ve kom dökmüş birisi olarak tüm böbrek hastalarına acil şifalar dileyerek
Bir böbreğin veya iki böbreğin görevlerini yaparken, idrar yolunun tıkanması sonucu idrarın, idrar kesesine akamaması sonucu böbreğin şişerek birkaç misli büyüklüğe çıkmasına tıpda hidronefroz denir.
Bu durum genellikle böbrekten taş düşürmeler sırasında meydana gelir. Böbreğin havuzcuğundan idrar yoluna geçen bir taş veya parçası, idrar yolunun darlık yerinde tıkanmaya sebep olur.
İdrar yolundaki urlar, dışardan baskılarla böyle bir olayı meydana getirebilirler. Hidronefroz sağlık bakımından tehlikeli bir durumdur. Tıkanma zamanında ve birkaç gün içinde ameliyatla açılmaz veya taş düşmezse tıkanan böbrek tahrip olmaya başlar ve işe yaramaz hale gelir. Sonunda bu böbreğin de alınması gerekir.
Bir diğer tehlike de refleks ile sağlam böbreğin de çalışmasının durmasıdır. Hemen üre yükselmeye başlar.
Hidronefrozu olan kişiler karınlarında sanki bir taş varmış hissini belirtirler. Karın mauayenesi sırasında da böbrek kolayca ele gelir. Ciddi bir durumdur, hemen hekime başvurmalıdır.
Lenf KanseRi
Lenf Kanseri Lenfoma Belirtileri Tedavisi
Lenfoma , onkolojik hastalıklar içinde yaşamın uzatılması ve daha kaliteli yaşam sağlanması ve hastaların kurtarılmaları açısından daha fazla başarı elde edilmiş bir hastalıktır. Lenf sisteminden köken alan habis bir hastalıktır. Lenfoma öncelikle 2 gruba ayrılır. Hastaların az bir kısmı Hodgkin Hastalığı denilen lenfoma türüne sahiptir. Çoğunluk, Hodgkin dışı (Nonhodgkin) denilen lenfoma grubunda yer alır ve hastaya sadece lenfoma deniliyorsa genellikle bu grup kastedilmektedir.
LENFATİK, İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞMAKTADIR
Lenfatik, immun sistem , vücudun enfeksiyonlara karşı mücadele etmesini sağlayan sistemin içinde yer alır. Lenfatik sistemde lenf bezeleri denilen boyun, koltuk altı, kasık bölgelerimizde normalde erişkinlerde genellikle ele gelmeyen küçük yapılar vardır. Ayrıca lenfatik sisteme dahil olan organlar vardır. Bunlar bademcikler, dalak, karaciğer, kemik iliği ve göğüs boşluğumuzda bulunan ve çocuklukta aktif olan bir organ timusdur. Ayrıca mide, ince barsak ve cildimiz katmanları arasında bu lenfatik yapılar yer almaktadır. Hastalık , yukarda bulunan lenfatik yapılardaki normal hücrelerin yerinde anormal şekil, yada hızlı bölünme özellikleri olan hücrelerin ortaya çıkması ile gelişmektedir. Bu hücreler ayrıca dalağa, karaciğer ve kemik iliğine yayılma özelliği gösterebilmektedir.
HODGKİN DIŞI LENFOMALAR VE BELİRTİLERi NELERDİR ?
En sık görülen belirti boyun, koltuk altı ve kasık bölgelerindeki lenf bezelerinin ağrısız şişerek ele gelmesidir. Hastalarda diğer bulunabilen belirtiler ise söyledir; sebebi tam açıklanamayan ateş, kilo kaybı, gece terlemesi, halsizlik, ciltte kaşıntı. Bu şikayetler, grip gibi başka hastalıkların seyrinde de görülebilir. Bu nedenle bu tür bulguları olan hastalarda lenfoma teşhisini ancak doktor koyabilir.
TEŞHİS NASIL KONUR ?
Lenfoma olasılığı düşünülen hastada kesin tanı konulabilmesi için büyüyen lenf bezinin tümünün çıkartılması ya da her hangi bir organda yerleşmiş ise parça alınması ilk işlemdir. Yapılan bu işleme biyopsi denir. Elde edilen dokuların patolog tarafından çeşitli işlemlere tabi tutularak mikroskop altında incelenmesiyle tanı konur.
Hodgkin dışı lenfoma için çok farklı sınıflamalar vardır. Patolog tarafından hangi tipi olduğu tanı raporunda verilir. Bu tiplerin önemi; hangi tedavi seçeneğinin hasta için uygun olacağını göstermesidir. Doktor hangi tedavi seçeneğini uygulayacağına patoloji raporunda belirtilen tiplemeye göre karar verir.
GELİŞİMİ NEDİR VE NASIL YAPILIR ?
Evreleme hastalığın yaygınlığının belirlenmesi işlemidir. Hastada lenf bölgeleri taranmalıdır. Hastanın el ile saptanabilecek boyun, koltuk altı, kasık vb bölgelerindeki lenf bezlerine muayene sırasında bakılır. Elle saptanamıyan diğer bölgelerinde ise basit direkt röntgen grafileri, ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT) yada magnetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi çeşitli görüntüleme yöntemleri kullanılır. Görüntüleme yöntemleri ile genellikle boyun, göğüs (toraks), karın (abdomen) ve alt karının (pelvis) bölgeleri incelenir. Ayrıca kemik iliği biyopsisi yapılarak kemik iliğinde yayılım olup olmadığı araştırılır.
TEDAVİSİ ?
Her lenfoma hastası için tedavi kendine özgündür. Çünkü hastalığın evresine, hücre tipine, hastanın yaşına, hastanın tedaviyi kaldırıp kaldıramayacağına ve lenfoma tipinin hızlı yada yavaş seyirli oluşuna göre doktor tedavinin şeklini ve verilecek ilaçları belirler.
Hodgkin dışı lenfomanın tedavisi ilaçlarla (kemoterapi), ışın tedavisiyle (radyoterapi) veya ikisi birlikte olarak yapılmaktadır. Ayrıca hastadan kök hücre toplanarak yüksek doz kemoterapi sonrası bu kök hücreleri tekrar hastaya verme işlemi (yüksek doz kemoterapi ve otolog periferik kök hücre transplantasyonu), biyolojik ilaçlarlai ve cerrahi olarak da tedavi edilebilmektedir. Bazen yavaş seyirli lenfomalarda hastaya tedavi verilmez ve hasta belli aralarla doktor tarafından kontrol edilerek izlenir. Hastanın tedavisine karar veren uzmanlar tıbbi onkolog ve radyasyon onkoloğu olmaktadır.
TEDAVİ YAN ETKİLERİ NELERDİR ?
Tedavi sırasında kullanılan ilaçları tipine ve dozuna göre bazı istenmeyen etkiler olabilmektedir. Bunlara yan etkiler denir. Burada sık görülenler belirtilecektir. Ancak siz bu tedaviler sırasında fark ettiklerinizi doktorunuza bildirerek bunlarında değerlendirilmesini ve bunlar için yapılabilecek tedavileri öğreneceksiniz.
Hodgkin dışı lenfoma tedavisinde kullanılan ilaçların bulantı ve kusma yan etkisi genellikle hafif ve kısa süreli olmaktadır. Saç dökülmesi bazı tedavilerde hafif bazılarında tamamen dökülme tarzındadır. Ancak tedavi bittikten sonra 6 ay içerisinde genellikle eskisi kadar güzel saçlarınızın geri geleceği bilinmelidir. Kemoterapi sırasında kan hücrelerinin üretim yeri olan kemikiliği de tedaviden etkilenmektedir. Bu karşımıza kırmızı küreciklerin azalması (anemi), beyaz kürelerimizin azalması (lökopeni), enfeksiyonlarla savaşan beyaz küreler içinde önemli bir grup olan nötrofillerin azalması (nötropeni) ve kanama olmasını önleyen trombosit denilen küçük kan hücrelerinin azalması (trombositopeni) olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu kan hücrelerindeki azalma, doktorunuz tarafından belli aralarla yapılan kan sayımları ile izlenecek ve gerekli görülen kan ürünleri başkasından elde edilerek size verilecektir. Kemoterapi böbrek ve karaciğer işlevlerini etkileyebilir ; bu durum gerekli kan tetkikleri ile izlenir. Hastalarda iştahsızlık, damak tat alımında değişiklik, cilt ve tırnaklarda renk koyulaşması, geçici yada kalıcı fertilite(üreyebilirlik) değişiklikleri olabilmektedir. Burada bildirilmiş olan yan etkiler her hastada mutlaka olacak belirtiler olarak düşünülmemelidir.
Radyoterapiye bağlı yan etkiler, ışın yapılan bölge ve verilen doza göre değişkenlik gösterir. Genellikle hastalarda radyoterapinin ilerleyen günlerinde yorgunluk hali gelişmektedir. Hastaya dinlenmesi, yapabildiği kadar hareket etmesi önerilir. Radyaterapi yapılan alanlarda kıl ve saç kaybı, kızarma, kuruluk, duyarlılık ve kaşıntı, cilt koyulaşması sık görülen yanetkilerdir. Boyun ve göğüs bölge radyoterapisi sonrası boğazda kuruluk ve yutma güçlüğü olmaktadır. Karın bölgesine yapılan radyoterapilerde bulantı, kusma, ishal ve idrar şikayetleri ortaya çıkabilmektedir. Kan hücreleri etkilenebileceğinden kan sayımları ile yakın takip edilir.
Ateş yükselmesi ve beklenmeyen kanamalar olduğunda takip eden doktorun hastalar tarafından uyarılması gerekir.
Biyolojik tedaviler aşı tarzında (interferon) uygulanır. Bunların yan etkileri soğuk algınlığı bulgularını andırır. Kırıklık, yorgunluk, titreme, ateş, kas ve eklem ağrıları, iştah kaybı, bulantı, kusma ve ishal olabilir.
Yüksek doz kemoterapi ve periferik kök hücre transplantasyonunda yan etkiler normal dozda kemoterapi tedavisinden daha fazladır. Hastalar kanama, infeksiyon organ yanetkileri açısından yakın takibe alınır.
HODGKİN HASTALIĞI
Lenfomalar içinde yer alan bir alt gruptur. Diğer lenfomalara hodgkin dışı lenfomalar denir. Hodgkin hastalığı lenfomaların yaklaşık dörtte birini ,yani oldukça azını oluşturmaktadır. Vücudumuzdaki lenf organlarından köken alır, genellikle tek veya birkaç adet lenf bezesinin büyümesi hasta tarafından fark edilen ilk olaydır.
RİSK ELEMENTLERİ NELERDİR?
Hastalığın sebebi tam olarak bilinmemektedir. Bulaşıcı değidir. Kardeşlerinde hodgkin hastalığı olanların bu hastalığa yakalanma riski daha fazladır. Ebstein Barr adlı virusun hastalığa yakalanmayı arttırdığı düşünülmektedir. Hastalar genellikle 15 ile 34 yaşları arasındaki genç erişkinlerdir.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ TEŞHİS VE TEDAVİLERİ
Hodgkin hastalığının belirtileri, tanısı, evrelemesi ve tedavisi (kemoterapi ve radyoterapi) ve yan etkileri Hodgkin dışı lenfoma ile benzerdir (bakınız lenfoma).
Ancak tedavide kullanılan ilaç ve şemalar, veriliş zamanları farklıdır. Hastalığın genel seyri hodgkin dışı lenfomalara nazaran daha iyidir. Hastaların büyük çoğunluğu uygun tedaviyle iyileşmektedir.
Lenfoma , onkolojik hastalıklar içinde yaşamın uzatılması ve daha kaliteli yaşam sağlanması ve hastaların kurtarılmaları açısından daha fazla başarı elde edilmiş bir hastalıktır. Lenf sisteminden köken alan habis bir hastalıktır. Lenfoma öncelikle 2 gruba ayrılır. Hastaların az bir kısmı Hodgkin Hastalığı denilen lenfoma türüne sahiptir. Çoğunluk, Hodgkin dışı (Nonhodgkin) denilen lenfoma grubunda yer alır ve hastaya sadece lenfoma deniliyorsa genellikle bu grup kastedilmektedir.
LENFATİK, İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞMAKTADIR
Lenfatik, immun sistem , vücudun enfeksiyonlara karşı mücadele etmesini sağlayan sistemin içinde yer alır. Lenfatik sistemde lenf bezeleri denilen boyun, koltuk altı, kasık bölgelerimizde normalde erişkinlerde genellikle ele gelmeyen küçük yapılar vardır. Ayrıca lenfatik sisteme dahil olan organlar vardır. Bunlar bademcikler, dalak, karaciğer, kemik iliği ve göğüs boşluğumuzda bulunan ve çocuklukta aktif olan bir organ timusdur. Ayrıca mide, ince barsak ve cildimiz katmanları arasında bu lenfatik yapılar yer almaktadır. Hastalık , yukarda bulunan lenfatik yapılardaki normal hücrelerin yerinde anormal şekil, yada hızlı bölünme özellikleri olan hücrelerin ortaya çıkması ile gelişmektedir. Bu hücreler ayrıca dalağa, karaciğer ve kemik iliğine yayılma özelliği gösterebilmektedir.
HODGKİN DIŞI LENFOMALAR VE BELİRTİLERi NELERDİR ?
En sık görülen belirti boyun, koltuk altı ve kasık bölgelerindeki lenf bezelerinin ağrısız şişerek ele gelmesidir. Hastalarda diğer bulunabilen belirtiler ise söyledir; sebebi tam açıklanamayan ateş, kilo kaybı, gece terlemesi, halsizlik, ciltte kaşıntı. Bu şikayetler, grip gibi başka hastalıkların seyrinde de görülebilir. Bu nedenle bu tür bulguları olan hastalarda lenfoma teşhisini ancak doktor koyabilir.
TEŞHİS NASIL KONUR ?
Lenfoma olasılığı düşünülen hastada kesin tanı konulabilmesi için büyüyen lenf bezinin tümünün çıkartılması ya da her hangi bir organda yerleşmiş ise parça alınması ilk işlemdir. Yapılan bu işleme biyopsi denir. Elde edilen dokuların patolog tarafından çeşitli işlemlere tabi tutularak mikroskop altında incelenmesiyle tanı konur.
Hodgkin dışı lenfoma için çok farklı sınıflamalar vardır. Patolog tarafından hangi tipi olduğu tanı raporunda verilir. Bu tiplerin önemi; hangi tedavi seçeneğinin hasta için uygun olacağını göstermesidir. Doktor hangi tedavi seçeneğini uygulayacağına patoloji raporunda belirtilen tiplemeye göre karar verir.
GELİŞİMİ NEDİR VE NASIL YAPILIR ?
Evreleme hastalığın yaygınlığının belirlenmesi işlemidir. Hastada lenf bölgeleri taranmalıdır. Hastanın el ile saptanabilecek boyun, koltuk altı, kasık vb bölgelerindeki lenf bezlerine muayene sırasında bakılır. Elle saptanamıyan diğer bölgelerinde ise basit direkt röntgen grafileri, ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT) yada magnetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi çeşitli görüntüleme yöntemleri kullanılır. Görüntüleme yöntemleri ile genellikle boyun, göğüs (toraks), karın (abdomen) ve alt karının (pelvis) bölgeleri incelenir. Ayrıca kemik iliği biyopsisi yapılarak kemik iliğinde yayılım olup olmadığı araştırılır.
TEDAVİSİ ?
Her lenfoma hastası için tedavi kendine özgündür. Çünkü hastalığın evresine, hücre tipine, hastanın yaşına, hastanın tedaviyi kaldırıp kaldıramayacağına ve lenfoma tipinin hızlı yada yavaş seyirli oluşuna göre doktor tedavinin şeklini ve verilecek ilaçları belirler.
Hodgkin dışı lenfomanın tedavisi ilaçlarla (kemoterapi), ışın tedavisiyle (radyoterapi) veya ikisi birlikte olarak yapılmaktadır. Ayrıca hastadan kök hücre toplanarak yüksek doz kemoterapi sonrası bu kök hücreleri tekrar hastaya verme işlemi (yüksek doz kemoterapi ve otolog periferik kök hücre transplantasyonu), biyolojik ilaçlarlai ve cerrahi olarak da tedavi edilebilmektedir. Bazen yavaş seyirli lenfomalarda hastaya tedavi verilmez ve hasta belli aralarla doktor tarafından kontrol edilerek izlenir. Hastanın tedavisine karar veren uzmanlar tıbbi onkolog ve radyasyon onkoloğu olmaktadır.
TEDAVİ YAN ETKİLERİ NELERDİR ?
Tedavi sırasında kullanılan ilaçları tipine ve dozuna göre bazı istenmeyen etkiler olabilmektedir. Bunlara yan etkiler denir. Burada sık görülenler belirtilecektir. Ancak siz bu tedaviler sırasında fark ettiklerinizi doktorunuza bildirerek bunlarında değerlendirilmesini ve bunlar için yapılabilecek tedavileri öğreneceksiniz.
Hodgkin dışı lenfoma tedavisinde kullanılan ilaçların bulantı ve kusma yan etkisi genellikle hafif ve kısa süreli olmaktadır. Saç dökülmesi bazı tedavilerde hafif bazılarında tamamen dökülme tarzındadır. Ancak tedavi bittikten sonra 6 ay içerisinde genellikle eskisi kadar güzel saçlarınızın geri geleceği bilinmelidir. Kemoterapi sırasında kan hücrelerinin üretim yeri olan kemikiliği de tedaviden etkilenmektedir. Bu karşımıza kırmızı küreciklerin azalması (anemi), beyaz kürelerimizin azalması (lökopeni), enfeksiyonlarla savaşan beyaz küreler içinde önemli bir grup olan nötrofillerin azalması (nötropeni) ve kanama olmasını önleyen trombosit denilen küçük kan hücrelerinin azalması (trombositopeni) olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu kan hücrelerindeki azalma, doktorunuz tarafından belli aralarla yapılan kan sayımları ile izlenecek ve gerekli görülen kan ürünleri başkasından elde edilerek size verilecektir. Kemoterapi böbrek ve karaciğer işlevlerini etkileyebilir ; bu durum gerekli kan tetkikleri ile izlenir. Hastalarda iştahsızlık, damak tat alımında değişiklik, cilt ve tırnaklarda renk koyulaşması, geçici yada kalıcı fertilite(üreyebilirlik) değişiklikleri olabilmektedir. Burada bildirilmiş olan yan etkiler her hastada mutlaka olacak belirtiler olarak düşünülmemelidir.
Radyoterapiye bağlı yan etkiler, ışın yapılan bölge ve verilen doza göre değişkenlik gösterir. Genellikle hastalarda radyoterapinin ilerleyen günlerinde yorgunluk hali gelişmektedir. Hastaya dinlenmesi, yapabildiği kadar hareket etmesi önerilir. Radyaterapi yapılan alanlarda kıl ve saç kaybı, kızarma, kuruluk, duyarlılık ve kaşıntı, cilt koyulaşması sık görülen yanetkilerdir. Boyun ve göğüs bölge radyoterapisi sonrası boğazda kuruluk ve yutma güçlüğü olmaktadır. Karın bölgesine yapılan radyoterapilerde bulantı, kusma, ishal ve idrar şikayetleri ortaya çıkabilmektedir. Kan hücreleri etkilenebileceğinden kan sayımları ile yakın takip edilir.
Ateş yükselmesi ve beklenmeyen kanamalar olduğunda takip eden doktorun hastalar tarafından uyarılması gerekir.
Biyolojik tedaviler aşı tarzında (interferon) uygulanır. Bunların yan etkileri soğuk algınlığı bulgularını andırır. Kırıklık, yorgunluk, titreme, ateş, kas ve eklem ağrıları, iştah kaybı, bulantı, kusma ve ishal olabilir.
Yüksek doz kemoterapi ve periferik kök hücre transplantasyonunda yan etkiler normal dozda kemoterapi tedavisinden daha fazladır. Hastalar kanama, infeksiyon organ yanetkileri açısından yakın takibe alınır.
HODGKİN HASTALIĞI
Lenfomalar içinde yer alan bir alt gruptur. Diğer lenfomalara hodgkin dışı lenfomalar denir. Hodgkin hastalığı lenfomaların yaklaşık dörtte birini ,yani oldukça azını oluşturmaktadır. Vücudumuzdaki lenf organlarından köken alır, genellikle tek veya birkaç adet lenf bezesinin büyümesi hasta tarafından fark edilen ilk olaydır.
RİSK ELEMENTLERİ NELERDİR?
Hastalığın sebebi tam olarak bilinmemektedir. Bulaşıcı değidir. Kardeşlerinde hodgkin hastalığı olanların bu hastalığa yakalanma riski daha fazladır. Ebstein Barr adlı virusun hastalığa yakalanmayı arttırdığı düşünülmektedir. Hastalar genellikle 15 ile 34 yaşları arasındaki genç erişkinlerdir.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ TEŞHİS VE TEDAVİLERİ
Hodgkin hastalığının belirtileri, tanısı, evrelemesi ve tedavisi (kemoterapi ve radyoterapi) ve yan etkileri Hodgkin dışı lenfoma ile benzerdir (bakınız lenfoma).
Ancak tedavide kullanılan ilaç ve şemalar, veriliş zamanları farklıdır. Hastalığın genel seyri hodgkin dışı lenfomalara nazaran daha iyidir. Hastaların büyük çoğunluğu uygun tedaviyle iyileşmektedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)